GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
22 Kasım 2021 Pazartesi

Koca Başkan'ın romanı!

O’na “Aziz” adı koymuşlar…

Alfabenin ilk harfiyle başlayan…

Son harfiyle biten…

Kısacık dört harfli bir ad…

“Sayılan” olsun…

“Çok sevilen” olsun…

Ve de…

“Değerli” olsun dualarıyla…

“Aziz…” diye fısıldamışlar kulağına…

***

Tokat Erbaa…

50’li yılların ilk basamakları…

Henüz 6 yaşındayken…

Kapı kapı dolaşıp oy pusulalarını taşıyan Aziz’in…

Politikaya kanı nasıl kaynamaz?

***

Damardan girmiş kanına taa o yaşta…

Siyaset’in çekici yanı…

Acaba, o tarihlerde…

“Sen belediye reisi olacaksın!” deselerdi; inanır mıydı?

İnanırdı?

Neden?

Çünkü…

Büyük dedesi, 1872 yılında ilçe olan Erbaa’nın…

İlk belediye başkanıydı…

Dedesi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Tokat’ta İl Genel Meclisi üyesiydi…

Babası İhsan Kocaoğlu ise…

1980 Askeri Darbesi’ne kadar…

CHP’den iki dönem belediye başkanı seçilmişti Erbaa’da…

Her daim siyasetin içindeydi…

Devlet nasıl bi’şidir?

Hükümet nasıl kurulur?

İktidar ne yapar, muhalefet ne demek?

Bacak kadarken…

Sular, seller gibi öğrendi hepsini…

***

68 kuşağının aktif bir öğrenci lideriydi…

Ekonomi okudu, tacir oldu ama hepsinden önemlisi…

70’li yılların başından itibaren İzmirli oldu…

Ne siyaset O’nun peşini bıraktı…

Ne de O siyaset’in peşini…

Sonuçta…

CHP’den Bornova’nın Reisi seçildi…

Kader O’nu 90 gün sonra…

Rahmetli Ahmet Piriştina’nın koltuğuna taşıdı…

O sırada 56 yaşındaydı…

Kesintisiz 15 yıl İzmir’i “Koca Başkan” unvanıyla yönetti…

150 yaşının üstündeki İzmir Belediyesi’nde…

“Eşref Paşa’nın asırlık rekoru”nu kıran başkan olarak…

Tarihe geçti…

AK Parti hükümetleriyle…

En uzun soluklu çalışan “muhalif” belediye başkanı olarak…

Öyle bir deneyim kazanmıştı ki…

Başkanlığının 14’üncü yılında söylediği…

“AK Parti uzmanı bir belediye başkanıyım… Onlar göz kırptığında niye kırptıklarını biliyorum…” cümlesi…

Unutulacak gibi değildi…

***

Belediye’yi…

Ağır borç yükünden kurtardı…

Karar vermek zorundaydı…

Kendi ayakları üzerinde duracaksa eğer…

Ana Muhalefet partisine mensup bir belediye başkanı olarak…

Önce merkezi hükümet karşısında güçlü olmalıydı…

Herkesten çok çalışmak ve…

Kendi tabiriyle…

Kuyruğu dik tutmak zorundaydı…

***

Tam 10 yıl önce bugündü…

Takvimler, 22 Kasım 2011’i gösteriyordu…

Sabahın köründe…

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne…

Operasyon çekti polis…

Çoğu üst düzey görevli 42 kişi gözaltına alındı…

Aziz Başkan, o yıldırım harekatı…

İzmir’in EXPO 2020 adaylığı için gittiği Paris’te öğrendi…

Ertesi sabah İzmir’deydi…

Kendisi de 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandı…

Cezaevine girmese de…

Çok acılar çekti…

Hiç aksatmadan, her pazartesi…

Cezaevinde yatan bürokratlarını ziyaret etti, moral verdi…

Ruhunda fırtınalar kopsa da…

Arkadaşlarına içindeki acıyı hissettirmeye çalışıyordu…

Aslında…

Herkes adına varsa bir bedel ödemeye hazırdı!

Ve…

Kumpaslar çözüldü…

Dört buçuk yıl önce…

Kocaoğlu dahil…

129 sanıklı davada herkes beraat etti…

***

Fırtınalı bir siyasi yaşam…

15 yılda O’nun saçlarını bembeyaz yaptı!

O günlerden kalma bir hikayesi var…

Yakın çevresine yeri geldiğinde hep hatırlatır…

Bilenler bilir; hikaye şöyle:

Adamın birinin suratığını yumrukla darmadağın ediyorlar…

O da sürekli “Ah arkam! Ah arkam!” diye bağırıyor…

Sonunda dayak atmayı bırakıp soruyorlar adama:

“Biz senin suratına vuruyoruz ama sen sürekli arkandan yakınıyorsun…”

Dayak yiyen adam perişan yine de cevap veriyor:

“Benim arkam olsaydı, siz bana böyle vurabilir miydiniz?”

Kesintisiz 15 yıl…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaparken…

Ne zaman yalnız kaldığını hissetse…

İçinden sık sık…

“Ah arkam! Ah arkam!” diye geçirdi durdu Aziz Kocaoğlu…

Yine de…

Kendi ifadesiyle hep “engelli” koştu.

Doğuştan CHP’li olmasına rağmen…

Siyasi fanatizmden çok uzak bir isimdi aslında…

Halk’tan biri olmanın şeref olduğunu söyledi, durdu…

***

Kendine özgü, bir “Başkan Abi” idi…

Sadeydi, doğaldı…

Hareketlerini ve söylemlerini hiç frenlemedi…

İçinden “Acaba ne derler?” endişesini hiç geçirmedi…

Yürekten konuşmasıyla ünlüydü…

İçtendi…

Riski sever, hesabını da iyi yapardı…

Tokat Erbaa’da okurken…

Matematik öğretmeni Güner Basa’nın…

Defterinin üstüne yazdığı…

“Yapamam deme, yapan senden üstün değildir!” sözü…

O’nun yaşam boyu rehberi oldu…

Bugün de o sözün arkasını bırakmıyor…

***

Koca Başkanlık döneminde önce…

“Dürüst Başkan”

Daha sonra da “Çalışkan Başkan” olarak anıldı…

Karşısındaki kendinden küçük de olsa…

Hep ya “Abi…” dedi ya da “Abla…”

Bu hitap şeklinden hiç vazgeçmedi…

Çocukluk yıllarından kalan alışkanlıkla…

Hala çok hızlı yemek yiyor…

***

Belediyecilik Zanaatı’nın kilitli kapılarını açmayı…

Çok çabuk öğrendi…

Başarıyı yakalamak için üç ana strateji yürüttü:

Borçların ödenmesine titizlik gösterdi…

Kayırmacı politikalardan uzak durdu…

Dosyalara hakim oldu…

İşadamı kimliğinin getirdiği avantajla “para hesabı”nı iyi yaptı…

Ortam ne kadar gerilirse gerilsin…

Arada sırada da olsa…

Kendi partisinden gelen eleştirilere bile kulak asmadan yürüdü…

İzmir’i ziyaret eden cumhurbaşkanlarını…

Başbakanları, bakanları havaalanında karşıladı…

Yabancı devletlerin temsilcileriyle görüşürken…

Asla ve asla…

Ne mevcut hükümeti eleştirdi ne de…

Eleştirilmesine izin verdi…

Türkiye’nin alışılmış siyasetine taban tabana zıt…

Aykırı bir başkan olarak iz bıraktı…

***

Bitiriyoruz…

“Aziz”

Varyant Yayınları’ndan bugünden itibaren raflarda…

(Belediye’ye düzenlenen operasyonun tam 10’uncu yılında…)

İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun…

15 yıllık Reislik döneminin…

Bir yerde “özgün” romanı…

Kimi sayfalarında gözleri nemlendiren…

Bazılarında gülümseten…

Ustalık dönemini yaşayan meslektaşım Reşat Yörük’ün…

Aziz Kocaoğlu için…

Duygu seliyle örülmüş…

Gözler önündeki hayatının iniş ve çıkışlarıyla geleceğe mirasıdır…

O miras…

Kitaplığınızda olmalı…

Nokta…

Sonsöz: “İnsan iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır… / Yunus Emre – Anadolu’da Türkçe şiirin öncüsü ünlü tasavvuf ve halk şairi…