GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Mart 2015 Cuma

Kılıçdaroğlu sonrası İzmir…

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun adaylık için İzmir’i ve önseçimi tercih etmesinin yarattığı şok dalgası azalsa da sürüyor.
Hem CHP’lilerin hem de diğer partilerin yaptığı tüm hesaplar alt üst oldu. Çarşı tam anlamıyla karıştı. Bakmayın siz AK Partililerin “Geleceği varsa göreceği de vardır” çıkışlarına… Kılıçdaroğlu’nun gelişi onların da hesaplarını alt üst etti. Aday profilinden stratejiye kadar her şeyi gözden geçirmek kaçınılmaz oldu. İzmir’in tabanında oluşacak siyasi yangını artık ‘Su Bakanı Veysel Eroğlu’ ile söndüremezler. Daha güçlü lokomotiflere ihtiyaç duyacakları kesin.
Hatta yerel seçimde yakaladığı yukarı yönlü ivmeyi ‘yeni ve yerli adaylarla’ sürdürmeyi düşleyen MHP de bu hamleden payını alacaktır. CHP’nin ‘genel başkan düzeyinde’ sahaya inmesi onları da en azından liste başlarına ‘yeni ve güçlü’ figürler bulmaya zorlayacaktır.
Hatta İzmir’de en uygun isimlerle kentin huzuruna çıkmaya hazırlanan HDP’nin de Kılıçdaroğlu’nun gelişinden etkilenmemesi mümkün değil.
Tam siyasi tsunamidir yaşanan…
CHP uzun zaman sonra ilk kez bu denli derli toplu bir görüntü sergiliyor. Sonuçta Kılıçdaroğlu’na yönelik tabanda belirli bir dozda rahatsızlık var. Dahası Kılıçdaroğlu ile hesaplaşmak isteyenler… Ama yerel seçimden ama parti içi meselelerden… Lakin yine de ‘İzmir’e gelen genel başkanın’ yarattığı sinerji öteki partileri kara kara düşündürmeye yetiyor.
Ama sırf Kılıçdaroğlu’nun gelişi değil CHP’yi sürecin en güçlüsü, en hazırlıklısı yapan…
CHP ilk kez topuyla, tüfeğiyle sahaya iniyor İzmir’de…
Kılıçdaroğlu’nu İzmir’e davet eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, partisinin il yönetim kurulu toplantılarına katılmaya başladı.
Yani Kocaoğlu sahaya indi.
2011’de vekil listesinin yanlışlığından daha çok eleştirilmişti Aziz Başkan… Seçimin sonucundan sorumlu tutulmuştu hatta. Yok, otobüsler çalışmadı yok trenler gelmedi vs…
2007’de sürecin bu denli içinde değildi. Bu kez sürecin göbeğinde…
Kılıçdaroğlu’nu İzmir’e davet edip, “Başbakan yapma sözü vererek” sadece ‘elini değil kolunu taşın altına koydu’ desek yeri. Sadece Aziz Başkan mı? Hemen tüm başkanlar… Tüm örgütler…
Yani ‘şimdilik’ müthiş bir sinerji yaratılmış görünüyor. Tabi ki CHP’lilerin her şeyi bir anda ellerine yüzlerine bulaştırma gibi bir ihtimali her zaman vardır.
Hele 29 Mart’ı bir görelim… Liste netleşsin hele!
*
AK Partiye baktığımızda müthiş bir bilinmezlik hatta kısmi bir çaresizlik görüyoruz.
Kuruluşundan itibaren girdiği en zor seçim bu… Ülke genelinde de durum öyle görünüyor ama İzmir’de biraz daha zorlanacaklar. Çok cephede savaşılıyor.
Ve az ya da çok kan kaybı söz konusu…
Bir yandan muhafazakâr Kürt seçmeni kapmaya çalışan HDP’ye karşı direnç cepheleri kurmaya çalışırken bir yandan da CHP’nin Genel Başkan düzeyinde geldiği kente uygun lokomotif bulma telaşı var. Düne kadar adı geçen Veysel Eroğlu, Mehmet Müezzinoğlu hatta İsmet Yılmaz gibi isimlerin dışında Lütfi Elvan gibi bir seçenek çıktı ortaya.
Çiçeği burnunda Bakan Elvan’ın selefi Binali Yıldırım’ın ardından yürümek istemediğini biliyoruz. Lakin selefi Yıldırım nedeniyle kentteki kamu yatırımlarının önemli bölümünün ulaştırma bakanlığında kalması ister istemez Lütfü Elvan’ı akla getiriyor.
Doğrusu AK Parti kabinesinde lokomotif olacak isim konusunda da sorun var. Birçok apoletli ismin üçüncü dönem nedeniyle siyasete mola vereceği süreçte, Kılıçdaroğlu’nun karşısına kimin konulacağı büyük bir soru işareti.
Davutoğlu bizzat gelemez mi? Aslında en doğrusu budur.
Keza Başbakan Davutoğlu’nun ‘lider olma yolunda’ birkaç ‘muharebe’ kazanmaya ihtiyacı var.
Kaldı ki Erdoğan’a karşı alerjisi olan İzmir’in Davutoğlu’na daha normal bakma hatta bir parça meyletme ihtimali vardır. İl Kongresi’nde yaptığı ‘Başbakanlık ofisi’ sözünün kentte nasıl yankı bulduğunu biliyoruz.
Ama Davutoğlu’nun bu savaşı matematiksel olarak kazanma ihtimali tabi ki yok. İzmir sandığından her hâlükârda ikinci çıkacak. Belki partisinin bu konjonktürde alabileceği en yüksek oyu alsa da bu kazanç Davuoğlu’na yetmeyecek ‘başbakan olarak girdiği yarışta’  ‘ikinci çıkmaya’ tahammül edemeyecek. Ama bizzat gelse, Kılıçdaroğlu ile yarışsa fevkaladenin fevkinde olur.
AK Parti’nin Kılıçdaroğlu hamlesine vereceği yanıtı göreceğiz.
İl Başkanı Bülent Delican’ın haklılık payı var.
Kılıçdaroğlu ile yarışmak AK Parti teşkilatını tabi ki fazladan motive edecektir. Lakin doğru bir liste ile çıkılmazsa teşkilatın da yapacak bir şeyi kalmaz.
AK Parti’nin ayrıca İzmir’de mücadele ettiği tek parti CHP de değil.
Önceki yıllarda oylarını önemli ölçüde devşirdiği HDP’ye karşı da özel önlem almak zorundalar bu kez. HDP’nin gelişiyle MHP’den devşirdiği milliyetçi tabanının rahatsızlığını nasıl tedavi edecekler onu da izleyeceğiz. Şimdilik ‘Kürt sorunu diye bir şey yoktur’un ötesinde bir şey göremedik.
Ama bu üç dengeyi de listelerde göreceğimizi düşünüyorum.
AK Parti ilk kez her cephede savaşıyor. Ve her muharebe zorlu…
Lideri yeni… Kadrosu değişiyor. Cumhurbaşkanı gibi bir fenomeni de idare etmek zorunda. İçerideki yangın büyüyor. Kol kırılıyor ama eskisi gibi yen içinde kalmıyor. Ekonomi iç açıcı grafikler sunmuyor. Dış politikada ‘stratejik derinlik’ ve ‘değerli yalnızlık’ süreci, içeride ‘çözüm bekleyen’ çözüm süreci gibi ‘bir arpa boyu yol kat edilemeyen’ meseleler var.
Paralel devlet, adalet, emniyet gibi giderek büyüyen sorunlar da cabası…
Tek şansı muhalefet…
Dahası hala muhalefetsizlik!
Anketlere bakarsak AK Parti yine birinci görünüyor.
Ama müthiş bir siyasi arayış var tabanda…
Listeler, kampanyalar ve HDP’nin barajı aşması, Kılıçdaroğlu’nun İzmir merkezli batıdan estireceği rüzgâr gibi faktörler siyasi tabloda umulmadık değişiklikler yapabilir.
Erdoğan 400 vekil istese de aklı selim AK Partililer bile HDP’nin barajı geçmesiyle AK Parti’nin 300’ün altına düşeceği ihtimalini göz ardı etmiyor artık.

Ve HDP… Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i ve de önseçimi tercih ettiği ana kadar İzmir’de en çok konuşulan partiydi. Barajı geçecek mi? İzmir’den vekil çıkarabilecek mi?
Sırrı Süreyya mı gelecek Figen Yüksekdağ mı?
Yoksa Cumhurbaşkanlığında 187 bin oy alan Selahattin Demirtaş’ı mı sürecekler sahaya…
Onlar da AK Parti gibi ‘yarışmak şereftir’ çıkışı yapmalar da kentin gündeminden biraz olsun düştüler.
Dahası CHP maçı berabere getirdi.

Kılıçdaroğlu sonrası karşı cephede durum bu…
Ya içeride? Orası da allak bullak oldu. Anahtarlar, anahtarcılar, çilingirler, anahtarlıklar hepsi birbirine karıştı. Kılıçdaroğlu’na hesap sormak isteyen bir grup sahayı örgütlemeye çalışıyor. Hem eski defterler üzerinden hem 5 yıllık ‘genel başkanlık karnesi’ üzerinden hem de idare ettiği 4 seçim ‘referandum, 2011, 2014 ve de cumhurbaşkanlığı’ seçimleri üzerinden CHP üyesi bir nevi genel başkanına not verecek. İzmir’in sandıklarından ‘misafire’ uygun ev sahipliğine yakışır bir tablonun çıkacağını düşünsem de en az genel başkan kadar oy alması beklenen bir isim daha var. Gazeteci Mustafa Balbay… Kimsenin hesap sorma psikolojisine giremediği, ‘kumpas davalarının mağduru’ İzmir’in dokusuna uygun yapısı ve duruşuna uygun sloganlarıyla alanı yangın yerine çeviren Balbay’ın en az Kılıçdaroğlu kadar belki biraz fazla oy alması benim için sürpriz değil.
İzleyip, göreceğiz.