GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
31 Mayıs 2010 Pazartesi

Kerem’’in yasını tutmaya gidiyorum’…

Tüm sıkıntılara mola verdiren, hayatın başka türlü aktığı bir yerdeydim hafta sonunda. Urla’’da.
Cemal’’in tek derdi, akşam rakısına kadar bahçedeki çimleri biçmek, ayrık otlarını temizlemekti mesela.
Evin temizliğinden sorumlu devlet bakanı kılığındaydım bense.
Temizlik bitsin, haftalardır kapalı olan ev bir an önce ışıldasın, ışıldasın ki yemeğe kadar bir koşu gidip havuza ’‘coss’’ yapayım, saçımın diplerinden akan teri, soğuk suda bırakayım.
Kuş sesleriyle uyanmak, bahçede uçuşan kentte artık hiç göremediğimiz kelebeklere sarılma isteği duymak, daldan dala seken serçelere ekmek kırıntılarını servis etmek, balığın başını bekleyen kedilere akşamki nevaleyi kaptırmamak için göz kulak olmak, balkonlara tazyikli hortumu tutarken, sanki içini de yıkıyormuşsun, bütün dertlerini/tasalarını/kaygılarını sularla gideriyormuşsun gibi serinlemek, hafiflemek’…
Kederli haberlerle karşılanacağımızı biliyormuşçasına, zamanı tüketmemeye çalışarak’…

Ve karşılandık.
İskenderun’’da Deniz Üs Komutanlığı’’na bağlı İkmal Birliği'ne önce roketatarlı, ardından uzun namlulu silahlarla açılan ateş sonucu 6 askerin şehit olduğu, 9 askerimizin de yaralandığı haberiyle. İlerleyen saatlerde yaralı askerlerimizden birinin daha hayatını kaybettiğiyle...
 
Ölen, yaralanan evlatlarımızın kimlikleri belli olduğunda; ajanslar, 7 ateşten birinin İzmir’’e düştüğünü geçerken, o ateşin yanı başımıza düşeceğini bilmeden’…
’“Ah canlarım. Siz öldünüz, anneniz/babanız da sizlerle öldü. 7 şehit diyorlar. Aslında 14 ölü demek o. Evladı ölen bir anne/baba için hayatın bir anlamı kalır mı ki nüfus kütüğünde yaşıyor yazmasının dışında’” diye diye baktım isimlere.
7 şehitten Kerem Oğuz Erbay’’ın, çalışma arkadaşım/can dostum Aysun Erbay’’ın yeğeni, bir akşam aynı masayı paylaşıp ortalığı kahkahalarıyla donatan Ekrem Erbay’’ın oğlu olduğunu öğrendiğimde, oturduğum yere çakıldım kaldım.
Aklımda ne Türkiye’’nin resmen Arap-İsrail anlaşmazlığında ’‘taraf’’ olması var, ne de Ortadoğu bataklığına doğru adım adım çekişimizin bizi bekleyen sonuçları’…
Aklım, kalbim Aysun’’da. Onun; kırılan bir dalın, ezilen bir karıncanın bile yasını tutabilen inceliklerle örülü temiz kalbinde.
’“Dursun artık bu kan. Bu ülkenin evlatları ölmesin’” diyen güzel arkadaşım, bir şehidin halası artık.
Acının beşiğinde bu kez, tüm kalbiyle hep ’“barış’” isteyen can arkadaşım da var.
 
Cenaze İskenderun’’dan geldi.
Kendi askerliğini de yaptığı, PKK teröründen uzak olduğunu düşündüğü İskenderun’’dan oğlunun cesedini aldı geldi Ekrem Erbay.
Yanında Aysun, kardeşleri, ahir ömründe torun acısı yaşayan annesiyle birlikte Narlıdere’’deki evinde şimdi.
Oraya gidiyorum.
İlk kez bir şehit evine.
Arkadaşıma sarılmak, acısını paylaşmak için yanına gidiyorum.
Ne diyeceğimi bilmeden. Sırtından vurulup ölen Kerem için, yas tutmaya’…
Aysun’’uma sarılıp ağlamaya gidiyorum’…