GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
8 Eylül 2018 Cumartesi

İzmir kurtuldu da…

Sanayi Odası seçimleri yapıldığında,  Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Genel kurul üyeleri arasında seçilen tek kadın, İdil Yiğitbaşı idi…

Ticaret Odası seçimleri yapıldı; İTO Meclisi’nde 2 kadın var. Yönetime seçilen kadın yok…

Ama dişi olmakla ün yapmış bir şehirdir, İzmir…

 

İzmir bir deniz şehridir. Oysa deniz kültürüne yabancı yöneticilerin elinde, deniz, İzmir insanına adeta yasaklanmıştır. Şehir denize giderek yabancılaşıyor.

Mesela, Çin Seddi misali uzanan binalar yetmiyormuş gibi, sahil yolunda yapılan düzenlemeler ve Tramvay hattının güzergâhıyla, denize ulaşımı enikonu engellemeyi becermişler.

 

Meydanlar yayalarındır. Gelin görün ki Konak Meydanı’nda yürümenin yayalar için bir işkenceden farkı yok. Üst geçit meydanı böldü, Konak’ın ortasından arabalar hızla akıyor; Şehrin ruhuna aykırı.

 

Sokaktaki insanla barışık değil, takım elbiseli, asık suratlı yöneticiler. Otoriter ve tepeden bakan bir anlayış hâkim şehir yönetimine. Bütün işler adeta insansız planlanıyor. Sanki insanlıkla sorunları var.

Dahası kadın geri planda tutuluyor. Kenti yönetenlerin dili ne söylerse söylesin, fiili durum böyle…

Asık suratlı yönetim, beton yığınları arasında ve insansız yollarda hızla akan trafiğin yarattığı o kirliliği ve gürültüyü seviyor ve bunu gelişme olarak algılıyor.

 

Şehrin kaldırımlarında yürümek bir zulüm, ne engelliler ne engelsizler rahat hareket edebiliyor. Ve şehir hiç de temiz değil. Oysa İzmirli sokakta yaşamayı sever.

Sen misin sokakta yaşamayı seven!.. Nasıl başardılarsa, İzmir’in her tarafı lağım kokuyor.

Alışveriş sokaklardan AVM’lere taşınıyor, mahalleler ıssızlaşıyor, şehir yavaş yavaş yatakhaneye dönüşüyor. Ve bu olan bitene metropolleşme, deniyor.

Ne AVM aşkı varmış İzmir’i yönetenlerde ki yeni AVM tam Üçkuyular’ın orta yerinde yükseliyor. Tramvay, metro falan hepsi de AVM’ye müşteri taşıyacak… Şehrin merkezine bu kadar yakın AVM’ye izin verilmesi ise bir başka garabet.

Zamanında, şehri yönetenlere inanıp Balçova’da AVM kuranlar da başının çaresine bakacak artık.

Gündelik hayat, siteler, rezidanslar, AVM’ler arasında yeniden inşa ediliyor. İzmir’de mahalleler biterse, şehri şehir yapan sokaklarında da hayat biter. Şehir otele döner. Ama asık suratlı, ciddi görünümlü yöneticiler hiç oralı değiller. Onların aklında sadece iktidarlarını sürdürmek var.

9 Eylül, İzmir’in kurtuluşu ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinin başlangıcı… Şimdi, o yöneticiler, kuruluş ve kurtuluşu kutlamak için düzenlenen tören ve programlarda boy gösterecekler; şehre yaptıkları onca kötülüğün hesabını vermeyi bir an bile akıllarından geçirmeden.

Şehrin lağım kokan havasını içlerine çekerken, sağda solda kendilerine el sallayan Belediye çalışanlarına ve partililere gülümseyecekler…

Aslında, eleştirinin bir yararı olacağına inanmadığım için bu tür yazılar yazmaktan uzak duruyorum. Baksanıza, İzmir’in asık suratlı yönetimi billboardlara ne yazdırmış; “Her yer İzmir gibi olsun!”

Şakaları bile buz gibi…

Neyse, kurtuluş yıldönümü diye yazmış bulundum.