Zor geçen bir kış mevsiminin ardından bahar aylarının vedası ile yaz mevsimi geliverdi.
Doğanın matematiksel işleyişinde hiçbir aksama olmadan...
Dünyanın kendi ekseni ve güneşin etrafında dönmesi ile ...
Geceler sabaha, baharlar yaza kavuşurken...
Hiç vaktini şaşırmadan, matematiksel periyotlarına sadık kalarak uyanışa geçen doğa.
Tüm gücü ile insanoğlununa varlığını hatırlatıyordu...
Marmara denizinin köpüren öfkesi olan deniz salyası ile...
Kendisine yapılan hoyratlıkları, insanoğlunun yüzüne vuruyor...
Ve yaptığı en ince matematik hesapları ile...
Dengesini bozan tüm yanlışların üzerine gidiyordu.
Doğanın o muhteşem matematiksel işleyişine dair
İnsanlığın dikkatine sunulan bilimsel araştırmalara göre...
La Fontaine masallarında tembelliği ile tanıdığımız Ağustos böceği...
Toprak altında yıllarca süren larva dönemini tamamlayarak ...
Dünyanın her yerinde aynı anda birlik beraberlik içinde...
Ve senkronize bir biçimde yeryüzüne çıkarlar…
Ve her bir ağustos böceği çıkardığı sesler ile adeta bir doğal termometre görevlisidir...
Sekiz saniyede sayılan cırcır böceği ötüş sayısına 5 ekleyerek hava sıcaklığının kaç derece olduğunu bulabilirsiniz.
Arı kovanlarındaki altıgen bölümlerin her birinin aynı ölçüde oluşu,
En az malzeme ile peteğin birim alanından azami istifade etmek isteyen arıların ince bir hesabıdır...
Archimedes’e ilham olan örümcek ağlarının spiral düzenleri...
Kar tanelerinin içindeki eşkenar üçgenler ile...
Güne bakan çiçeğindeki sayısal veriler ise…
İlahi düzenin, muhteşem geometri örnekleridir…
Bir filin ayağının çapını ölçüp 2π sayısı ile çarptığınızda filin yüksekliğini yaklaşık olarak tahmin etmenin mümkün olduğu...
Ve büyük bir ormanda, aynı kütleye sahip ağaçların arasındaki ortalama uzaklıkların…
Güneş ışınlarının geçebilmesi için, gövde çapları ile orantılı olduğu...
Bilim adamlarınca yapılan tespitlerden sadece birkaçıdır...
Velhasılı...
Bir yağmur damlasının yeryüzüne iniş hızından, narin bir papatyanın yapraklarının dizilişine...
İnsan anatomisindeki muhteşem işleyişe ve altın orana kadar...
Müzikten şiire, resimden mimariye, heykeltraşlıktan mühendislik bilimlerine kadar…
Büyük bir nizam ve intizam içinde, tüm müspet bilimlerde var olan matematik...
Biz modern toplum bireylerinin hayatında nasıl bir yer tutuyordu?
Ne yazık ki, çeşitli kaygılar ile yatıp kalktığımız bu hayat düzeninde...
Memleketin cari açığı, ticari hayatın kâr / zarar hesapları, kredi kartlarımızın extreleri ile…
İstatistiki verileri can yakan yoksulluk ve işsizlik rakamları ile...
Yıllar öncesinden gelen rant hesapları ile...
Dış siyasetin parametreleri ile...
Ve çocuklarımızın geleceğine tahvil edilen
Politik hayatın dip dalgaları ile ...
Hercümerç hayatlar yaşadığımız bu zor zamanlarda...
Coronaya bağlı ölümlerden, kadın cinayetlerinden, çocuk istismarından...
Ve şehit evlatlarımızdan... Sayısal verilerle söz eden haberlerin acısını yaşarken...
Hesapsızca;
Yok ettiğimiz ormanlarımızın, kirlettiğimiz denizlerimizin...
Yarattığımız çevre kirliliğinin sebep olduğu iklim değişiklerinin...
Vebalini hep birlikte ödemekteyiz.
Oysa ki...
Geçtiğimiz yıllarda da, bir türlü olumlu sonuçlar alamadığımız…
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) yürüttüğü..
Ve her üç yılda bir yapılan uluslararası PISA testi sonuçlarında...
Matematik, fen ve okuma dallarında OECD ortalamasına giremeyen ülkemde...
Kaliteli eğitime verilmesi gereken önemin öncelikli yerini alması...
Yine..
Tarımsal ve sınai üretim alanında yüksek ihracatın gerçekleşmesi ...
Ve bunların getirdiği döviz girdisi ile Türk lirasının değerinin korunması ...
Ve de...
Mesul olduğumuz görevlerimizde yaratacağımız katma değerler...
Tek matematik konumuz ve tek kaygımız olmalıdır.
Sosyal demokrat bir ülkenin vatandaşları olarak yaşamak istiyorsak..
Ali Nesin’in “Matematik sadece hesap kitap değildir, doğru öğretildiğinde bir demokrasi dersidir” sözünün derinlerine inmek suretiyle... Tüm yanlış ve noksanlarımızı arayıp bularak...
Ülkemizi ileriye taşıyacak olan matematiksel verilerle gururlanabileceğimiz zamanlar...
Hayallerin ötesinde değildir!
Böyle bir cümleyi inanarak kurabilmek için...
“Eşref-i mahlukat” denilen biz insanoğlunun...
En önemli yetisi olan DÜŞÜNEBİLME yetimiz ile ...
Doğanın ihtar mesajlarını asla göz ardı etmeden...
Doğaya ve ülkeye dair, fayda / maliyet hesaplarını kişisel çıkarlarımızın önünde tutarak,
“İnsani” denklemlerimizi kurabilmek... En ince hesabımız olsun...
***
“İnsanın öğretmeninin doğa, kitabının insanlık ve okulunun yaşam olduğu bir gün gelecek mi?” / Halil Cibran