GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Adnan SÖKMEN
YAZARLAR
28 Kasım 2017 Salı

İki şehrin hikayesi...

Charles Dickens'ın "İki Şehrin Hikayesi" romanı gibidir benim için İstanbul ve İzmir...

Ama romanın içeriğiyle alakası yoktur bunun...

Sadece, eserin adı çağrışım yapar bende bu iki şehri...

 

Biri, bir zamanlar hiç ayrılmak istemediğim çocukluğumun ve gençliğimin Symirna'sı...

Diğeri de, defalarca kaçıp gitsem de tekrar dönüp geldiğim Konstantinopolis...

 

Birindeyken diğerini, diğerindeyken de ötekini özlerim hep...

 

İki kadını sevmek gibi bir şey benimkisi!..

Yani biraz romantik, çokça aşağılıkça!..

Romantik; çünkü ikisine de aşkım gerçek...

Aşağılıkça; Çünkü ikisini de birbiriyle aldatıyorum...

 

Ne yapayım!..

Bu da benim günahım olsun...

 

Ve bazen düşünüyorum, "Seçmek zorunda kalsam, hangisini seçerim" diye...

 

Sonra sıralıyorum kafamın içinde şu soruları: 

 

İstanbul'un Nevizade'si mi sarhoş...

İzmir'in Kıbrıs Şehitleri mi…

 

Kordon boyu mu huzur verir...

Bebek sahili mi...

 

Eminönü'ndeki aktar mı şifalı..

Kemeralı'ndaki turşucu mu...

 

İkiçeşmelik'teki Hamza'da mı içmeli kelle paçayı..

Yoksa Balat'ta mı...

 

Sevmek mi daha güzel Konak'ta...

Ya da beklemek mi sevgiliyi Beşiktaş'ta...

 

Uçmak mı heyecanlı Galata'dan kanat takıp...

İnmek mi Asansör'den süzülüp...

 

Pasaport'ta mı içmeli acı kahveyi...

Pier Loti'de mi...

 

İstanbul'un simiti mi...

İzmir'in gevreği mi...

 

Kumpir mi daha lezzetli...

Dilden, yanaktan söğüş mü...

 

Alsancak'ta boyoz mu yesem...

Sarıyer'de börek mi...

 

İzmir'in kızı mı daha cilveli...

İstanbul'un vicdansızı mı...

 

Kadifekale'den mi çıkılır mehtaba...

Heybeli'den mi...

 

Eşrefpaşa'nın delikanlısı mı daha bıçkın...

Dolapdere'nin esmer çocuğu mu...

 

Rakı, Tulumbalı Meyhane'de mi içilir...

Yedikule'deki Safa'da mı...

 

İmbat mı...

Lodos mu...

 

Ada vapuru mu yandan çarklı...

Körfez vapuru mu caf caflı...

 

Trene mi binmeli Basmane'den...

Taksim'e mi çıkmalı Tünel'den...

 

Atilla İlhan mı "mecbur" Karşıyaka'ya...

Yahya Kemal mi bakmalı "yine bir tepeden" İstanbul'a...

 

Valla bunları düşününce çıkamıyorum işin içinden...

 

Bi yardımcı olun Memedali bey!..