GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
22 Kasım 2021 Pazartesi

Hayatımın aşkı

Üniversitede Elektronik Mühendisliği okudum. Girmesi de mezun olması da zordu, emek istiyordu. Dahası erkek egemen bir alandı, zor derslerin yanı sıra izolasyon da vardı bir miktar, erkek egemen dünyanın ortasında. Mezun oldum, elime diplomamı aldım ama içimden bir ses “Öğretmen ol” diyordu. Diyordu da öğretmen olmak için eğitim fakültesi çıkışlı olmak gerekti, mühendisler öğretmenlik yapamıyordu. Eğitim Fakültesinin yolunu tuttum, öğretmen olmak için master yaptım ve 22 yaşımda ilk sınıfıma girip, ilk dersimi verdim. Dizlerim titriyordu…

Bugün, 62 yaşımda, çalışırken ve çocuklarımı büyütürken yaptığım ikinci master ve bu master üstüne bir de doktoradan sonra hocalığımın tam 40. Yılını kutluyorum, hala öğretiyorum yani hala çalışıyorum. Büyük mutlulukla… Mesleğim benim hobim oldu, öğrencilerim çiçeklerim, başka hobi, başka uğraş gerekmedi. O kadar keyifle öğrettim çiçeklerime, öğretiyorum ki, bu benim yaşamımın ışığı oldu, aşkı oldu, tutkusu oldu.

Yaşamımın en sevdiğim, en anlamlı iki sözcüğü “Anne” ve “Hocam” oldu. Sıradan bir mühendis olacağıma, mutluluğu dışarıda farklı uğraşlarda arayacağıma sıra dışı bir hoca oldum, çünkü mutlulukla koştum işime. Bir öğrencim itü sözlükte “Berna Bridge’in cennetinde büyüyen bizler…” yazmış. Ne mutlu bana, eğer sığınabilecek bir cennet yaratabildiysem bu zor dünyada… Üniversite, lise, ilköğretim, anaokulu, yetişkinlere profesyonel eğitim, TV de eğitim üzerine canlı yayın haftalık program yapmaya, 16 kitap yazmaktan uluslararası sempozyumlarda konuşma yapmaya eğitimin her alanında heyecanla ve hiçbirini ayırmadan, birini diğerine üst tutmadan var oldum…

Hiçbirini küçümsemedim yani, üniversitekadar anaokulunda dahocalık yapmak eşit derecede keyif verdi, Oxford’da Avrupa Birliği projelerinde dünyanın her yanından gelen hocalara hocalık yapmak da keyif verdi, veriyor, her birinin tadı farklı…Binlerce öğrenci, çiçek yetiştirdim, rengarenk, her yaştan, hem anneleri oldum, hem öğretmenleri, çoğunluğu hala sevgi ve saygı ile sarılır beni her gördüğünde, bazıları “anne” der. İnsan başka ne ister bu yaşamda…

Bir gün bile “Keşke mühendislik yapsaydım” demedim, içimden bile geçirmedim. Tersine hep şükrettim, zaman yitirmeden hayallerimin peşinden koştuğum, belirli kalıplara saplanıp kalmadığım için. 17 yaşımdayken ilk sevgilim bana bir kitap hediye etmişti, “Barbiana Öğrencilerinden Mektuplar”. İtalya’da hoş bir okuldu Barbiana. Yıllar sonra kurduğum ve 25 yıl özveriyle yönettiğim, hayallerimi gerçekleştirebildiğim Deniz Koleji bir Barbiana okuluydu sanki, yüzlerce mektup biriktirdim öğrencilerimden…

24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladığımız bu günlerde gençlere de en büyük önerim budur: Hayallerinizin peşinden gidin, mesleğiniz aşkınız olsun, tutkunuz olsun, kalıplara, gösterişe kapılmayın, sevin mesleğinizi yeter. Bu yolda giderken sizi hırpalayanlar olacaktır, dayanıklı olun. Seçtiğiniz mesleği siz de belki 40 yıl yapacaksınız, sevilmeyen bir meslekle 40 yıl çok zor geçer, parayı, gösterişi değil, sevdiğiniz işi öne koyun ve o işi aşkla yapın…