GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
21 Temmuz 2009 Salı

Halis Toprak Davulcu mu Zurnacı mı?

Ahlak terzilerinin ille de kadınlar için biçtiği namus gömleğine yeni rütuşu (biliriz ki son olmayacak) Başbakan Erdoğan yaptı, malumunuz.’¶

İlk teğeli atan, şimdilerin Osmaniye Valisi, İstanbul eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’tı hatırlarsanız.
Münevver Karabulut’u kesip biçen Cem Garipoğlu’nun neden hala yakalanamadığını, adli güçlerin daha ilk günden yaptığı hataları hiç durmadan kafalarına kafalarına vuran medyaya çemkirmişti aslan bıyıklı müdür/vali:
 
-Aile de kızlarına biraz sahip çıksaydı!!!
Vali Muammer Güler’in, medyada bu sözlerle kopan kızılca kıyamet üzerine belli ki okşayarak kulak çektiği Cerrah, ertesi gün gönülsüzce, sözlerinin yanlış anlaşıldığı yollu ebelek gübelek, kimseleri tatmin etmeyen açıklamalar yapmıştı.
Evlatlarını, vicdan sahibi herkesin “Allah düşmanımın başıma vermesin” dedirtecek biçimde vahşi bir cinayetle yitiren Karabulut ailesinin ciğerini bu kez bambaşka boyutta yakan o sözlerin mürekkebi kurumadan; bu kez de, evladı olan her anne babayı can evinden vuracak sözler yola çıktı Başbakan’ın ağzından.
 
Çanak çömlek, bir kez daha patladı.
 
Ankara İl Kongresi’ndeki konuşmasında Münevver Karabulut cinayeti gibi son zamanlarda işlenen cinayetleri ima eden Erdoğan, bolca saçtığı veciz cümlelerine, şunu ekledi bu kez de:
 
“Bu ülkede bir başbakan olarak, bir baba olarak çocuklarımızın yarınları için özellikle bir şey vurgulamak istiyorum. Hiçbir görsel medya patronu gençliğimizin ahlaki erozyonuna fırsat vermemeli. Yarın öyle bir bela olur ki bu bela onların başına da vurur. Anneler babalar olarak bizim de üzerimizde görevler var. Son zamanlarda bazı arzu edilmeyen cinayetler, katliamlar duyuyorsak anne baba olarak kendimizi hesaba çekmeliyiz. ‘Acaba biz nerede hatalar yaptık’ diye üzerinde durmalıyız. Sınırsız, kontrolsüz bir ahlaki erozyonun olduğu yapılanma gerçekten bizi dertlendiriyor. Onun için aileye sahip çıkacağız. Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya. Davulcu, zurnacı kızmasın. Bununla ne demek istediğimi anlıyorsunuz…”
 
Elbette anladık.
Bu ülkede doğup büyümüş, iki çocuk annesi bir kadın olarak ne demek istediğinizi şahsım gayet iyi anladı...
Ailelerin kız/erkek fark etmeden tartışmasız yol gösterici olması gerektiği üzerine konuşmak yerine, sadece kızları hedef alan aşağılayıcı bir atasözünden yola çıkarak Karabulut ailesini bir kez daha derinden sarsacak sözlerinizin hangi dünya görüşünden beslendiğine, çoktan vakıftım zaten.
Bu kadar vahşi bir dil kullanabilmeniz için, vahşi bir cinayetin işlenmesi gerekiyormuş sadece.
“Evlenme çağındaki kız eğlenceye düşkün olur. Büyükleri onu uyarmazlarsa, hoşlandığı, uygun olmayan birisiyle evlenir. Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya” diyen atalarımıza gönderme yaparak, “kızlarınıza sahip çıkın, yoksa oynaşıp fingirdeşirken alimallah biri çıkar yavrunuzu ikiye kesiverir” demeye getiren tarihi saptamanızla;
Kızlarını çarşafa/türbana saran, eve hapseden, zamanı gelince de kızının değil, kendi gönüllerinin çektiği (çoğu kez cebi yağlı) biriyle başgöz eden ailelerin yüreklerine sular seller serptiniz.
Sırf bu yüzden bile çok yaşayın siz.
 
Veciz sözleriniz üzerine ne yazsak/ne kadar yazsak boş biliyorum da…
Yine de sormadan edemiyorum.
Torunu yaşında, kendisinden 54 yaş küçük bir kızla halvet olan Halis Toprak’la 17 yaşındaki çocuklarını evlendirmek için imza atan kız ailesi için de var mı söyleyecek bir lafınız?
Tamam. Halis Ağa, ne davulcu, ne zurnacı.
Sonuçta yaşı 70, işi (demek ki) bitmemiş, parası bol bir dede de…
Bu durumda ailesi kızlarına sahip çıkmış mı oluyor?
Kızlarının vesayetini “canı fındık faresi çeken kart kediye” teslim ederek doğru mu yapmış oluyor?
Resmi nikah olunca, sübyancılığın üstü örtülmüş mü oluyor?
Ha, tabii bir de Hüseyin Üzmez olayı var.
Şimdilerde cezaevinde “ıslak rüyalar” gören Hüseyin Üzmez’e de yolu, taciz ettiği kızın ailesi açmıştı yanılmıyorsam..
 
Engin ve derin bilgileriniz ve hikmetinden sual olunmaz açıklamalarınızla biz “eksik etek”leri aydınlatırsanız, size bu konuda da duacı oluruz çok sayın başbakanımız!
 
HAMİŞ: Bu arada bir dahaki konuşmalarınızda kullanabilmeniz için, (maksat size kolaylık olsun) birkaç atasözü vereyim dedim:
 
Gül dalından odun‚ beslemeden kadın olmaz
Kadın erkeğin şeytanıdır
Kadının sofusu‚ şeytanın maskarası
Kadının şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir
Avrat var arpa unundan aş yapar‚ avrat var buğday unundan keş yapar
Avrat var ev yapar‚ avrat var ev yıkar
Avradı eri saklar‚ peyniri deri
Kadının sırtından sopayı‚ karnından sıpayı eksik etme
Kötü kabağın kötü dölü olur.
Ağustostan sonra ekilen darıdan‚ kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez
Al atın iyisini yiyeceği bir yem, al avradın iyisini giyeceği bir don
Oğlan babadan öğrenir sofra dizmeyi‚ kız anadan öğrenir sokak gezmeyi
Avrat malı‚ kapı mandalı.
Yazarın Diğer Yazıları