GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
29 Temmuz 2021 Perşembe

Hala Endişe Sürüyor (HES)

Hayat eve sığar diyerek başlamıştı bu mücadele...

Koronavirüs ile ilgili bilgilendirmek, yönlendirmek ve bulaş riskini azaltmak için düzenlen bir uygulama idi HES…

“Hayat eve sığar” sloganı ile kamuya ait girip çıktığımız her yerde uygulanan..

HES kodu olmadan, ateşimiz ölçülmeden alışveriş merkezlerine dahi giremediğimiz…

Özlem duyduğumuz her şey için sabır tesbihi çektiğimiz…

Ne yapalım, bu da geçer, sağlık olsun dediğimiz zamanlardı… O zamanlar…

Lakin, hayat bir türlü evlere sığamadı… Hayat, sınırları aştı… Hayat, kuralları aştı…

Hayat, haddini aştı da… Yaşanan bu büyük kaosu aşamadı…

Aşılanalım da bitsin bu karabasan derken…  Şimdi de… Aşı karşıtlığı çıktı.

Nasıl yani… Bunca zahmet, bunca gayret boşa mı? dedirten

Yaşanan böyle bir felaketin karşısında, düşündükçe akıl tutulması yaşatan aşı karşıtlığı…

Olası bir salgın hastalık göz önüne alınmaksızın…

2015 yılından bu yana, çocukluk dönemi aşıları da dahil olmak üzere…

Ülkemizde aşı olma zorunluluğu “hak ihlali” sayılarak

Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırılması ile... Ortaya çıkan bir tablo… Aşı karşıtlığı.

Bu noktada…

Yüzlerce yıldır salgın hastalıklarla tek mücadele yolunun…

Aşılanmak olduğu gerçeğine vakıf olmuş…

Bilimin aydınlığını savunan bilim adamları ve hukukçular ise…

Sağlık Bakanlığı’nın; konunun gereğini düşünüp de, pandeminin tek panzehiri olan İnfluenza aşısının

Anayasa Mahkemesi kararının dışında tutması gerektiğini dile getirirlerken...

Dünya Sağlık Örgütü; en başından beri, salgın hastalıklarla mücadele konusunda

Tek çarenin, toplum bağışıklığını sağlayan aşı olduğunu deklare ederken…

Tüm dünyada yaygınlaşan aşı tedirginliği ya da aşı karşıtlığı ile…

Ülkemizde aşı sırası geldiği halde, aşı olmamış yirmi üç milyona yakın insanımız.

Ve artan vaka sayıları ile tekrar başa dönüşlerimiz… Boşa giden gayretler…

Her ülkenin kendi aşısını üretme çabası içinde, gece gündüz çalışan bilimadamları…

Mesleğinin gereğini yerine getirmeye çalışırken yorgun düşen ya da hayatını  kaybeden sağlıkçılarımız…

Aşılama çalışmalarının sekteye uğraması ile geçen zaman içinde kaybettiğimiz binlerce can…

Büyük bir sabırla, yeni dünya düzeninde bu zor günleri de aşacağız diyerek

Evlere hapsolan ve sağlıkları daha da bozulan altmış beş yaş üstü yaşlılarımız

Ekonominin çarklarının durması ile kara kara düşünen esnafımız,

Eğitim öğretimden mahrum büyüyüveren evlatlarımız…

Peki… Bu aşı karşıtlığı ile birlikte artan vaka sayıları ile baş etmek için hiç mi çare yok…

Sigara içenler / İçmeyenler uygulamasındaki gibi…

İşe alımlarda askerliğini yapmış olmak şartı arandığı gibi…

Ödenmemiş borçların banka hesaplarında bloke edilmesi gibi…

E nabız uygulaması ile, mutlaka aşı olmayanlara karşı bir uygulama da düşünülmüştür...

Ve mutlaka gereği yerine getirilecektir…

Çünkü… Anlaşıldı ki; bu işin hiç şakası yok…

Her alanda, halâ endişe sürüyor.

***

AB ülkelerinin, halkının can güvenliği için, ülkelerine girişte aradığı aşı pasaportundan söz edilirken

Uzun bir süredir sabırları ve sınırları zorlayan göç hareketleri ile…

Pandeminin tam orta yerinde, toplumu derin bir endişeye sevk eden…

Elini kolunu sallayarak ülkemiz topraklarını çiğneyen…

Sınır tanımayan hadsiz bir güruh… Afgan göçmenleri.

Akın akın, sınırlardan içeri sızan binlerce Afgan erkeği,

Ve sınır ötesi harekatlarda vurulup… Şehit olan gençlerimiz…

Yaşananlar… İltica kelimesi ile ifade edilemeyecek kadar büyük bir istila durumu…

Yedi yıldır bitmek bilmeyen misafirlikleri ile ülkemize yerleşen…

Dört milyon civarındaki Suriyeli yükü…

Yük üstüne yük… Kambur üstüne kambur, yanlış üstüne yanlış…

Ve bu yoğun göç dalgası ile değişiveren ülkemizin demografik yapısı ile…

Mal ve can güvenliği konularında duyulan tedirginlikler ile halâ süren endişe hali…

Hiç şüphe yok ki…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuda da mutlaka gereğini yerine getirecektir…

***

Pandemi nedeni ile geçtiğimiz yıl ertelenerek, bu yıl gerçekleştirilen

Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan… 2020 Tokyo Olimpiyatları…

Türkiye’den katılan; medarı iftiharımız, kızlı erkekli 108 sporcu…

Ve aralarında pırıl pırıl parlayan elli kadın.

Ard arda gelen dereceler ve kazanılan madalyalarla…

Yüzlerimizde beliriveren, özlemini çektiğimiz bir gülümseme…

Yüreklere su serpen ve çok ihtiyacımız olan haklı bir gurur.

Elde ettikleri başarılarla Türk kadınının gücünü tüm dünyaya duyuran filenin sultanları…

A Bayan Milli Voleybol takımımız… Başarıları ile tarihe imza atan Cumhuriyet kızları…

Son olimpiyat şampiyonu Çin’in karşısında kazandıkları galibiyetleri ile …

T.C Devletinin Cumhurbaşkanının telefondaki tebrik mesajlarını büyük bir gururla kabul ederlerken…

Yine… Sevinçlere gölge düşürüldü…Yine yüzümüzde dondu kaldı gülümselerimiz…

Ne yazık ki… Yine, bir ilahiyatçının menfur tenkitlerinden kurtulamadı Türk kadını…

Velhasılı…Tepeden aşağıya, toplumu saran fikir ve düşünce ayrılıkları ile…

Her konuda, yaşadığımız büyük bir salgın…

Şimdi…Tüm endişelerin zail olması için, tek ses, tek yürek olmak zamanıdır…

Söz konusu vatan olduğunda… Asgari müştereklerde birleşmek zamanıdır.

Vakit bu vakittir… İhtiyacımız olan tek şey ise, ferasettir…

Haydi… Ayakları yere basanlar ve de ayakları suya erenler…

Ülkemizi tekrar güçlendirmek için ve de sağlıklı bir gelecek için…

Bizi tüketen bu salgın bitene dek… Hep birlikte aşıya.

“Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır.
Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”


Mustafa Kemal Atatürk