GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
30 Aralık 2014 Salı

Görücü usulü demokrasi!

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir örgütü, hafta sonu Tekin Bingöl mesaisinin ardından seçim nedeniyle boşalan il ve ilçe başkanlıklarına dönük genel merkez tasarruflarını beklemeye başladı.
Yeni yıla yeni il ve ilçe başkanlarıyla girme umudu korunuyor.
Ancak İzmir’in 7 Ocak’a kalma ihtimali de göz ardı edilmiyor.
Hafta sonu kente gelerek örgütün nabzını tutup, mevcut tablonun fotoğrafını çeken Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün raporunda nasıl bir örgüt portresi çizdiğini bilme şansımız yok.
Ama Bingöl’e İzmirlilerin hangi mesajı verdiğini gayet iyi biliyoruz.
İl başkanlığını belirleme sürecinde genel merkezin önünde 3 yol var.
1-Yönetimi görevden alıp, başkanı ve yeni yönetimi atamak.
2-Yönetimi istifalarla düşürmek.
3-Yönetime bir isim önerip, başkan seçilmesini sağlamak.
Birinci yol seçim sürecinde sıkıntılı…
Tüzüğüm amir hükmü 45 gün içinde ‘olağanüstü kongre’ diyor. Ki CHP genel merkezinin en son istediği şey bu.
İkinci yol kapalı… En azından Tekin Bingöl’e İzmir’de verilen en net mesaj buydu. Yöneticiler, ‘kongreye kadar görevimizin başındayız’ dediler.
Üçüncü yol ise en mantıklı olanı…
Bu da tamamen açık bir yol sayılmaz. Çeşme otobanı gibi 3 gidiş 3 geliş değil. Bazı şeritler kapalı.
Yani yönetim kurulu genel merkezin önereceği her ismi seçmeye hazır değil. Bazı isimlere karşı ekstra alerjik reaksiyonlar gösteriyorlar. Sanıyorum Bingöl’e de bunun mesajını verdiler.
Sordum, soruşturdum.
Ne olabilir, nasıl olabilir?
Sonuçta İzmir’in yerli dinamikleri anında saflaştılar, kutuplaştılar.
Bir grup Utku Gümrükçü’nün arkasına dizildi. Ötekiler Salih Özçiftçi’nin…
Ve böyle yaparak belki de her iki ismin de ‘başkanlık yolunu’ kapattılar.
Bu sadece benim yorumum da değil…
Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i MYK dışı bırakma gerekçesi de tam olarak buydu. Kentteki siyasi kutuplaşma, düşmanvari hizipleşme… Peki, bu tavır kimin işine yaradı?
Kutuplaşanlar da kaybetti aslına bakarsanız CHP genel merkezi de…
Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i ziyaretinde yanıt veremediği tek soru buydu.
Gönül Soyoğul’un ‘her fırsatta İzmir’i/Ege’yi ne kadar sevdiğinizle söze başlarken İzmir’in MYK’nızda hiçbir temsilcisinin olmamasını, Ege’den de sadece bir ismin A Takımınızda olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Açıklayamadı tabi… Neyi açıklasın, nasıl açıklasın?
Her fırsatta kabak gibi karpuz gibi ikiye bölünen bir kent… Birinin ‘ak’ dediğine ‘kara’ demeye dünden razı başkanlar, vekiller, örgüt yöneticileri…
Karşı gruba adeta ‘düşman’ gibi bakan, karşı partiliden daha net ve sert tepki gösteren bir anlayış…
Hata kimde, nerde peki?
Tabi ki bu kurguyu yani listeyi yapanlar…
Kimse dönüp de örgütü suçlamasın bu konuda.
Çünkü bugün karpuz gibi ayrılıp, kutuplaşanların hiçbirini bu örgüt seçmedi.
Sonuçta CHP kaybediyor. İzmir’in PM’de 5 tane ‘aslanlar gibi’ temsilcisi varken, 25 Aralık’ta İzmir’i harekete geçirme görevi ‘garip bir genelgeyle’ PM Üyesi Tuncay Özkan’a veriliyor.
Hatta genelgeye ‘seçim stratejisi/süreci’ gibi maddeler eklenerek, önümüzdeki süreçte de Özkan’ın İzmir’in siyasi patronu olabileceğinin sinyalleri veriliyor.
Al sana bir patron daha…
Bir ara Gürsel Erol vardı.
Kılıçdaroğlu’nun kara kutusu, kurultayın sarı liste pehlivanı falan derken Erol hem kongre sürecinde hem de yerel seçim sürecinde etkin rol oynadı.
Adnan Keskin, Bihlun Tamaylıgil ekibi de yerel seçimde at oynattı bu kentte.
Gökhan Günaydın da topa girmek istedi, Metin Feyzioğlu da…
Sonra Gürsel Tekin geldi. Patron benim dedi. Dahası ‘İzmir sorumlusu olarak’ atandı.
Şimdi de Tuncay Özkan, cebindeki ‘görevlendirme emriyle’ dolaşıyor. Ne mi oluyor? Kocaoğlu’nun kapalı toplantıda gayet net söylediği gibi,
“Yüzde 50 oy alınan kentte apar topar, tepeden inme programlar yapılıyor. Sonuçta 50-100 kişiyle protesto yürüyüşleri yapılıyor. Akşamdan sabaha programlar yapılıp, Kılıçdaroğlu 70 ekran televizyondan kente seslenmek zorunda kalıyor”
Neden oluyor bütün bunlar?
İzmir’in köpeksiz köy sanılmasından! Köteksiz ve de destursuz gezilmesinden! 
Siz kavgaya devam edin İzmirliler!
Tuncay Özkan da yetmezse bir patron daha atanır nasıl olsa…

Yeniden il başkanlığı mevzuuna dönersek; Görünen o ki, görevden alma olmayacak. İstifa da mümkün görünmediğine göre genel merkez uygun bir isim belirleyecek. Resmi olmayan bir yolla il yönetimine ‘Bunu atayın’ diyecek.
Onlar da ‘makul bir isimse’ seçecekler.
Pardon atayacaklar. Aynen böyle olacak.
Kendi adıma bu uygulamaya ‘görücü usulü demokrasi’ diyorum. Büyükler uygun bulacak, küçükler belki en fazla bir çay içecek... Sonra işlem tamam olacak.
Olması gereken mi?
O konuda daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Çok!

Buca kongresinin ‘çok adaylı’ olduğu için iptalinin ardından AK Parti’ye salvo yapan CHP’li dostlara şu kadarını söylemek istiyorum.
Onlarınki ‘ileri’ demokrasi!
Sizinki ‘görücü usulü’ demokrasi!
Vatana millete hayırlı olsun.
Oysaki CHP, AK Parti ve MHP gibi Eylül’den itibaren kongre takvimini başlatmış olsaydı, şimdilerde kara kara düşünmek zorunda kalmazdı.
Peki, kimin/kimlerin şansı var bu tabloda?
Kentteki çatışma iklimini yumuşatacak, ekipler üstü bir isim olabilir.
Adı geçenlere bu perspektiften bakmak yeterli…