GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
31 Mayıs 2022 Salı

Gerekçe (1)

Cuma günü yayınlanan yazımda, Cumhurbaşkanlığı için kimin aday olması gerektiği konusunda düşüncelerimi yazmıştım ve isim de açıklamıştım.

Bu gün de gerekçelerini yazmaya çalışacağım.

Evet, niçin İlhan Kesici?

Öncelikle “iyi” tanıyorum.

Yıllara, yıllara dayanan arkadaşlığım var.

Hem de öyle “kahve arkadaşlığı” veya “yolculuk arkadaşlığı” değil..

Doğrudan “kader arkadaşlığı”

Yani..

Arkana bakmadan her açıdan “güvenebilmek” arkadaşlığı..

Canım denebilir ki “Sen tanıyorsun diye biz niye oy verelim veya aday gösterelim”..

Soruya soru ile de cevap verebilirim.

Hiç tanımadığın ve hatta tanıyanı bile tanımadığın birine oy vereceksin de “Ben tanıyorum” diyorsam, “itimat” edecek gök kubbe altında belli sayıda insanlarımızın var olduğun düşünüyorum..

Etik açıdan hiç defosu yoktur.

Bunca yıl toplumun önünde bir isim.

Dört dönemdir TBMM de.

Devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı yapmış bir isim.

Toplu iğne ucu kadar defo olsa hiç gözden kaçar mı?

Hele medyanın mutlak hakimiyeti olan şu ortamda..

Üstelik çok “bilinen” bir ailenin damadı..

Hiç “gafı” yoktur.

Ne tutum ve davranışların da ve ne de “söz ve söylemlerinde”..

Ömrü hayatında medyanın önüne sayısı bilinmeyecek kadar çıktığı halde..

“Aday olsun” diye ismi geçenlere bir bakalım, bu konuda dahi aradaki fark apaçık ortaya çıkar.

İnsani ilişkileri çok güçlüdür.

Dost olmak için bir kez karşılaşmak yeterlidir.

Sadece bayramda seyranda değil hemen her ortamda hatırlar ve münasebet devam eder.

Sadece sizinle değil, aile efradınızla da ilgisini sürdürür.

Erzurum dolaylarnın o çok meşhur ve çok güzel “Huma kuşu” uzun havasını, merhum Mükerrem Kemertaş kadar olmasa da ,O’na yakın güzellikte söyler.

Halk oyunlarımızı da bir “folklorcu” kadar iyi oynar.

Yaylalarımızda bağdaş kurup ayran içer..

Ve aynı zaman da gerektiğinde ,en bilimsel bir toplantıda, bilge kişilerin huzurunda, çok önemli bir konferansı kendine has esprileri ile verir. Hem Türkçe ve hem de yabıncı dilde.. Günümüz siyasetçileri gibi “elli kelime” ile konuşmaz. Türkçemize hakkıyla vakıf olarak alfabeye “29 harfin dışında” “ee,aaa”lar eklemeden konuşur.

Şimdi..

Bütün bunları niçin yazıyorum?

Tek amacım “karar verecek” kişilere, bilgi kirliliğinin had safhada olduğu bu ortam da, bir başka açıdan yardımcı olmaktır.

Yazmaya devam edeceğim…