GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
13 Mart 2020 Cuma

‘Gelecek’e ‘Deva’ymış…

Genel bir kural var:

Bütün canlılar “küçük doğar” ve büyürler…

Bunun bir istisnası var:

Siyasi partiler büyük doğmak zorundalar…

Sonradan büyümezler!

Demokrat Parti büyük doğdu, iktidar oldu…

Adalet Partisi büyük doğdu, iktidar oldu…

Anavatan partisi büyük doğdu, iktidar oldu...

AKP büyük doğdu ve iktidar oldu…

***

Türkiye “partiler topluluğu” gibi…

Ama seçmen bunları hemen her seçimde üçe dörde indiriyor.

Diğerleri yine de hayatlarına bir şekilde devam ediyorlar.

İki “yeni” parti daha siyasi hayatımıza katıldı.

“Gelecek Partisi” ile “Demokrasi ve Atılım Partisi”.

Genel Başkanları tanıdık ve bildik isimler…

Son 18 yılın tamamına yakınında birinci derecede yetki ve sorumluluk taşımış isimler…

Biri Dışişleri Bakanlığı Danışmanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık ve Parti Genel Başkanlığı yapmış.

Diğeri Bakanlık ve Başbakan Yardımcılığı yapmış.

Kuruluş aşamasında yaptıkları açıklamaları dinledim, okudum.

***

Şimdi:

Sorularım şunlar…

Çünkü ben ve benim gibi düşünen milyonların dertleri bu sorular olsa gerek…

Şöyle ki:

“Atatürk ve İlke ve İnkılapları” var mı?

“Kanla ve irfanla kurduğumuz Cumhuriyet” var mı?

“Laiklik” var mı?

“Türk Milleti” var mı?

“Üniter Devlet” var mı?

“İrtica ile ilgili” bir satır dahi var mı?

“Camilerimizin siyasetin emrine girdiğine dair” bir söylem var mı?

“Ortadoğulaşma” tehlikesine karşı bir tepki var mı?

Eğitim sistemimizin “Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun özüne” uygun hale getirileceğine dair bir beyan var mı?

Ordumuz’un tekrar “emir komuta sistemi” içinde kurum ve kuruluşları ile yeniden ihya ve inşaa edileceğine dair beyan gördünüz mü?

Dışişleri Bakanlığı’nın “ahbap çavuş ilişkileri”nden değil, “diplomatlar”dan oluşturulacağına dair ifadeye rastladınız mı?

“Cumhuriyet’in tüm kazanımları”nın satıldığı gerçeği karşısında, bu kazanımların hukuk içinde geri alınacağına dair beyana rastladınız mı?

 

Atamalardaki ölçünün “liyakat” olmadığını vurgulayan bir cümle var mı?

“Yolsuzluklar”la ilgili elle tutulur ve gözle görülür bir hüküm var mı?

 

Geçmişte en etkili ve yetkili yerlerde bulunduklarına göre ve şimdi “geleceği tanzim edecekleri” iddiasına göre ve “dertlere deva” olacaklarını beyan etmelerine karşın, geçmişteki hal ve tutumlarından dolayı bir “pişmanlık” beyanı var mı?

Milli bayramlarımızın kutlanmasında halkla beraber Devlet’in de bütün coşkusuyla yer alacağına ve hiç kimsenin “hastalık” bahaneleri ile bayramlara katılmamasına imkan verilmeyeceğine dair beyan var mı?

***

Esas mesele bu ve daha pek çok sorunun cevabındadır.

Yoksa herkesin bildiğini tekrar ile bir yere varılması mümkün olmadığı gibi, bizim derdimize de hem “deva” değildir ve hem de “geleceğimiz” aydınlığa çıkmaz.

Elbette parti kurulabilir.

Ancak ve ancak çok kullanılan bir deyimle “Türkiye’nin fabrika ayarlarına yeniden dönebilmesi” iddia ve taahhüdü ile kurulabilir.

Gerisi “kurulmuşlar kervanı”na katılmışlıktan öte bir anlam ifade etmez.