GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
26 Ocak 2023 Perşembe

Geçmişimizi anlayıp geleceğe bakmak

Bazıları yakın arkadaşım, yarısından fazlasını geçmişten hep iyiliklerle tanıyorum, ilk kez sesini duyduklarım da entelektüel seviyelerini hemen ortaya koyan insanlar. Cehalete izin verilmeyen bir ortam… Sözünü ettiğim yer İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 15-21 Şubat’ta düzenleyeceği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi hazırlık çalışmaları kapsamında yapılan “Geçmişimizi Anlıyoruz” başlıklı üçüncü toplantının salonu.

Unutmayayım diye not almaktan yoruldum inanın.

Zafer Derin Hoca’nın Yeşilova Höyüğünü gezdirmesiyle başlıyor gün. Ne güzel anlatıyor Zafer Hocam: “Her şeyi buluyoruz burada, bulamadığımız tek şey silah… Barışçı bir toplum olduğunu anlıyoruz 8500 sene önceki İzmirlilerin”

İşte Kongre’ye öneri: Barışın kenti İzmir… Roma dönemindeki ufak tefek anlaşmazlıkları saymayın Pers İşgalinden Yunan İşgaline İzmir 2500 sene barış kenti olmuş…

Çok öneri var, geçmişi anlayıp geleceğe bakmak üzerine… Öyleyse her çağdaş kurumun, her çağdaş insanın benimsemesi gereken ilkeleri sıralıyorum ben de, “Kongrede mutlaka çeşitlilik, kapsayıcılık, fırsat eşitliği üzerine konuşup laik demokratik cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bu ilkelere kararlılık dile getirilmeli”

Kentimizdeki Slow Food ve Citta Slow girişimleri ve Terra Madre Fuarımızdan sonra “daha yavaş, daha yaşanacak bir İzmir’in ülkeye örmek olması için” olabilecekleri anlatmaya çalışıyorum…

KONGRE İÇİN NEDEN İZMİR SEÇİLDİ?

Toplantı süresince öneriler peş peşe geliyor. En kıymetli konuşmalardan birini kentimizin geçmişi üzerine büyük emekleri olan değerli tarih araştırmacısı dostum İlhan Pınar getiriyor:

Batı Avrupa ülkelerinin her birinin iktisat tarihinde İzmir'in yeri ve önemi vardır. 17. Yüzyıl ile başlayan kentin transit liman kenti olarak öne çıkmasını öne çıkaran ülkeler İngiltere ve Fransa oldu. 1614’te Hollanda üçüncü bir ülke olarak bu sürece dahil oldu. Osmanlı bu süreçte yükselen güç İngiltere’ye karşı bir denge unsuru olarak Hollanda ya pozitif ayrımcılık yapıyordu. Hollanda’nın Altın Çağı olan 17. Yüzyıl boyunca bilim, sanat ve ticarette olağanüstü başarılar ortaya çıktı.  Ancak İngilizler bu rekabete daha fazla kayıtsız kalamazdı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında İngilizler Hollandalılarla üç deniz savaşı yaparak yendiler. Bu savaşlardan biri İzmir’den Hollanda 'ya giden ticaret filosunun İngilizler tarafından batırılmasıydı.

Özellikle 19. Yüzyılda ortaya çıkan her yeni ülke İzmir üzerinden kaderine çıkış arıyordu. 1804’te kurulan Avusturya İmparatorluğu (1804-1861) Levant ticaretine İzmir üzerinden dahil olmak amacıyla kent üzerine iktisadi istatistikler ve araştırmalar yaptırıyordu. Özellikle İtalyan şehir devletlerinin ortadan kalkmasına bağlı olarak Avusturya İmparatorluğu topraklarına katılan Kuzey İtalya kökenli İzmirli Katolikler Avusturya tabiiyetine geçiyorlardı. Dolayısıyla Avusturya’nın birdenbire İzmir ile ilişkileri güçleniyordu.

1861’de İtalyan Krallığının kurulmasına bağlı olarak da krallık İzmir'de yaşayan hazır vatandaş buluyor ve İzmir, İtalya için önemli bir ticari partner oluyordu.

1867’de kurulan çift kartal imparatorluğu (Avusturya-Macaristan) 1873 yılında Viyana’da düzenlenen Dünya Ekonomi Fuarı için İzmir başkonsolosundan (Karl Scherzer) bir İzmir monografisi hazırlamasını ister ve modern anlamda ilk İzmir monografisi ortaya çıkar.

1871'den itibaren sahneye Alman İmparatorluğu çıkar. Fransa’yı yenen Almanlar, Kayzer II. Wilhelm ile Sultan Abdülhamit arasındaki dostluğa bağlı olarak da İzmir ticaretinde önemli bir paya sahip olurlar.

Tüm bu gelişmeler elbette İngilizlerin ve Fransızların yönlendirdiği İzmir ticaretini çeşitlendirir ancak İngilizlerin mutlak egemenliğini geriletmez. İzmir'in Levant ticaretinde oynadığı bu önemli rol 19. Yüzyıl sonlarında kentin dünyanın en büyük 51. Limanı olmasını sağlar (İstanbul 11. Büyük limandır).

Tüm bu veriler ışığında düşünüldüğünde yeni kurulmakta olan ulus devletin iktisadi yol haritasını belirlemek için düzenlediği ve Afet İnan’ın “Türk İktisat Kongresi” olarak adlandırdığı kongre için İzmir'in neden seçildiğini anlamak daha anlaşılır olmaktadır.

***

Toplantı sonunda Başkan Soyer’in şu sözleri ne kadar da anlamlı bir toplantıda bulunduğumuzun özeti gibi: “Bugünün siyasal ikliminde, geleceğe dair kafa yormak, ortak akıl inşa etmeye alışmak pek de mümkün olmuyor. Günü kurtarma telaşında, gelecek çok da fazla düşünülmüyor. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Yüzyıl önce atalarımızın yaptığı gibi yeni kurulacak bir cumhuriyetin iktisat politikalarını belirlemeye çalışıyoruz. Bunu da hem geçmişi hem de geleceği anlayarak gerçekleştirmek istiyoruz…”

Çok iyi bir kongre olacak…