El öpenleriniz çok olsun

Bir insanın yüzünde önce ne dikkat çeker?

Genellikle gözleri...

Aziz Kocaoğlu’nun yüzünde ise önce kaşları farkedilir.

Heybetli, göğe doğru bakan sert kaşlar...

Kendisinden önce ileriden gidip...

“Dikkat, yüksek perdeden kızabilir” uyarısı yapan...

Korumaları gibidir.Ama az aşağıda gözlerini gördüğünüzde...

Şaşırtıcı canlılıkta, içinde eğlenceli ışıklar yanan...

İki masmavi gözün...

Babacan bir ses tonuyla konuştuğunu duyar gibi olursunuz.

Aziz Kocaoğlu...

Tok bir sesle, ağır ağır anlatır.

Çakmak çakmak kızdığında...

Gözüne bakmak istemezsiniz.

Eğer numaradan kızıyorsa anlarsınız.

“Gerçekten kızdıysa” çok daha iyi anlarsınız...

***

Aziz Kocaoğlu işte o kaş ve göz arasında yaşayan bir insandır.

Birilerinin zannettiği gibi...

Şekeri olduğu için sinirlenmez.

Öyle uygun gördüğü için kızar.

Ailemizin Hulusi Kentmen’i gibidir.

Pos bıyığı yoktur gerçi ama...

Aynı ciddiyet ve aynı sertliği yansıttığı kadar...

Aynı yufka yüreği de taşır.

Tatlı babacan, ılımlı otoriterdir.

Önce “Hayır” engeli koymayı sever.

Bakalım engeli aşabilecek mi diye dener.

Şımarıklığa, yalana gelemez.

Organiktir, naz yapmaz.

Oluru, olmazı nettir.

Karşısındakinin tavrını, niyetini çok dikkatle izler.

Her şeyi görür, söylemez.

İhaneti hiç unutmaz.

Biriktirip, toptan hesap keser.

***

Anadolu’nun ortak değerleri...

İşinde, imzasında, sözünde vücut bulur.

Gidip danışıp sormak, akıl almak isteyeceğiniz...

Her ailede, her mahallede, her apartmanda bulunmasında fayda olan...

Akil akraba gibidir.

Epeyce de tutumludur.

Geçerken koridordaki elektriği söndürür.

Ucuzlukta dahi sıkı pazarlık eder.

Restoran masasında nazı geçtiği konuklarına...

“Yarım yarım yiyelim” diye önerdiği...

“Hayır ben tam balık yemek istiyorum” diye tepindirttiği vakidir.

İhtiyaçlı olana da bir o kadar bonkördür.

Zayıfın yanında yer almayı bilir.

Kimdir diye sormadan...

Karşılıksız,miktarsız...

Gözü kapalı yardım eder.

Delileri sever, delilerle sohbet eder.Muziptir.

Gülmek, güldürmek için fırsat kollar.

Ama kendi esprisine gülünmesinden daha çok hoşlanır.

Beğenilmeyi sever.

***

Türkiye’nin demokraside...

Bireyin özgürlüğünde oldukça zorlandığı süreçte...

Etki – tepki misali...

İktidar olma vasfı güçlenip,

Siyasetçi kimliği onu da zorlayarak...

Zaman zaman kendi kendisine çelme taksa da...

Aziz Kocaoğlu’nun ortak paydası...

Her zaman insan ve vicdan oldu.

Zor Türkiye’nin zor İzmir’ini yaşayan Aziz Kocaoğlu,

“Kan kusup kızılcık şarabı içtik” demenin kitabını yazdı.

Ama kırmızı çizgilerini aşmadı.

Rotası şaşmadı.

***

Aziz Başkan...

İzmirlilerin hayatına 15 yıl önce Başkan sıfatıyla girdi.

Şimdi milyonların “Aziz Ağabeyi” olarak veda ediyor.

İnsanlar görev başındayken yıpranır.

İş yapan eleştirilir.

Hatasıyla sevabıyla sevilir.

15 yıllık hayat diliminde görevdeki Aziz Başkan’a...

Çok sevdiğiniz, alkışladığınız, “Helal Olsun” dediğiniz gibi...

Çokça kızmış, çokça eleştirmiş olabilirsiniz.

Tribündeki taraftar gibi...

Tuttuğunuz takımın antrenörünün taktiğine, seçtiği oyuncuya...

Eksiklere, hatalara, kaçan gollere saçınızı başınızı yolmuş olabilirsiniz.

Ama İzmir için göğüs göğüse savaşan...

İzmir’in malına, İzmir’in toprağına suyuna sahip çıkan...

Yerelde kalkınmayla başlayan İzmir modelini...

Türkiye'ye model yapan Aziz Kocaoğlu’na...

Güvenmeye, inanmaya...

Desteklemeye devam edersiniz.

***

Aziz Kocaoğlu’nun Başkanlık görevi artık sona eriyor...

Günde 16 saatlik çalışma temposunun ardından...

Önce dinlenecek sonra da...

Siyasette seviyeyi yükseltmek, kişi profilini geliştirmek konusunda çaba sarfedecek.

İzmir Modeli’ni geliştirilip...

Türkiye Modeli’ne uygulayacağı bir platformda...

Türkiye’ye harç olmaya çalışacak.

Aziz Başkan İzmirliler’e...

“Ülke için güzel ve iyi şeyler yapmak için karınca kararınca katkı koymaya devam edeceğim. Ben İzmir’deyim, bir telefon kadar yakınım… Her zaman görüşeceğiz.Sevginize ömür boyu layık olmaya çalışacağım, teşekkür ederim….”

Diye veda etti.Biz de Sevgili Aziz Başkan'ı...

“Siz çocukların elini sevgiyle öpen bir Başkan oldunuz.

Sizin de el öpenleriniz çok olsun.”

Diyerek uğurluyoruz.