GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
2 Nisan 2021 Cuma

Ekonomide de yeni bir sayfa: Kripto sanat

Giderek dijitalleşen bir dünya düzeninde yaratıcı ifadenin de bildiğimiz biçimlerin dışına çıkmasını normal buluyor olsanız da ayak uydurmakta zorlanıyorsanız bilin ki yalnız değilsiniz. Yine de alışamadığımızı reddetmek veya görmezden gelmek dışında bir tepki vermek mümkün.

Kripto sanattan bahsettiğim geçen haftaki yazıma gelen tepkilerin geneli “daha neler göreceğiz” şeklinde oldu. Bunun cevabını ben de büyük bir merakla bekliyorum. Beklerken de anlamaya, gözümü alıştırmaya ve zamanı ucundan yakalamaya çalışıyorum.

Üretim sürecinde bilgisayar teknolojilerinin kullanıldığı Dijital Sanat uzunca bir süredir zaten icra ediliyor. Ancak blockchain teknolojisinin her geçen gün daha farklı uygulamalarda kullanılması sadece finans dünyasında değil sanatta da bir devrim yarattı. Geçen hafta bahsettiğimiz gibi kolayca kopyalanabilen dijital içerikler, değerinin ve sahipliğinin korunabilmesi için (bir blockchain uygulaması olan) NFT dediğimiz bir varlık biçimi ile tanımlanıyor. Bu NFT’ler günümüzün sanal galerileri olan farklı platformlarda sergileniyor ve alınıp satılıyorlar. Çok sayıdaki sanal galerinin adı en çok bilinenleri arasında Nifty Gateway, Makersplace, Withfoundation, Opensea, SuperRare, Rarible sayılabilir. Konuyla ilgili sosyal medya kullanıcılarının NTFStudio isimli ilk Türkçe içerikli NFT’lerinin alınıp satabileceği bir platform oluşturulduğu haberlerini okuduğundan eminim.

Kendisi de dünyanın en çok kazanan kripto sanatçılarından olan Murat Pak’ın (ben ilk ismini de yazdım ancak o bu dijital dünyadaki personasını sadece PAK olarak isimlendiriyor) yarattığı ve görsel içeriklerin keşfedilip paylaşıldığı bir yapay zeka programı olan Archillect de çalışmalarını duyurmak isteyen sanatçılar için doğru bir adres olabilir. Archillect hesabının Twitter’ın kurucusu ve CEO’su Jack Dorsey ve (takdime ihtiyaç duymayan) Elon Musk tarafından da takip edildiğini de eklemeliyim.

Herhangi bir dijital dosyanın (müzik, video, resim dosyaları vs gibi) NFT olarak işaretlenmesinin mümkün olduğunu belirtmiştik. Yapmanız gereken tek şey bahsi geçen sanal galerilerde kendinize bir hesap açmanız. Buradan hareketle hem içeriklerinizi satışa koymanız hem de bir koleksiyoner olarak NFT toplamanız mümkün.

Bir NFT’yi aldıktan sonra ikinci el piyasasında tekrar satmanız mümkün. Ancak satış miktarından NFT üreticisi ile sanal galerinin belli oranlarda komisyon alacağını unutmamanız gerekir. Bütün bu alım-satımlara ilişkin işleyiş her platformda farklı olmakla beraber açıkça belirtiliyor.

Pek çok yazıda NFT’lerin sanat eseri değil içerik olarak isimlendirilmesi tesadüfi değil. Modası asla geçmeyen “Sanat nedir?” sorusundan hızlıca kaçılması ve PAK’ın ifade ettiği gibi “sonuca odaklanılması” açısından uygun bir çözüm olarak geliyor bana da. Diğer yandan tüm NFT’lerin sanat eseri olma iddiası zaten yok. Gazeteci Cüneyt Özdemir, 26 Mart 2021 tarihinde “Bu bir sanat eseridir” şeklindeki NFT tivitini 10.000 TL’ ye karşılık gelen Eather cinsinden sattı ve haklı olarak bunun Türkiye’nin en pahalı tiviti olduğu açıklamasını yaptı. Bu unvana onca efsane tivit yerine Özdemir’ n tivitinin sahip olmasına biraz içerlendiysem de yaptığı bu öncü ve dikkat çekici iş için hakkını teslim ediyorum. Dünyanın en pahalı tiviti ise Twitter’ ın kurucusu Jack Dorsey’in ilk tiviti olan “just setting up my twttr” sahibine 2.9 milyon dolar kazandırdı.

Peki elimizle tutamadığımız ve bedavaya da görebileceğimiz dijital bir dosyaya niye para ödemek isteyelim? Genel olarak ve en azından bugünkü haliyle alıcıların bunu bir sanat aşkından ziyade yatırım amacıyla yaptığı söyleniyor. Bitcoin alım-satımı günümüzde oldukça popüler ve işlem hacmi gittikçe artıyor. NFT piyasası henüz kripto para hacminden çok uzak olsa da her geçen gün büyüyor. Diğer yandan hepimizin cebindeki aynı cinsten kripto para hep aynı değerde olacaksa da satın aldığımız NFT’ler çok farklı şekillerde değer kazanabilir veya kaybedebilir. Bu durumu şuna benzetiyorum: İki kişi aynı anda aynı miktarlarla yabancı bir para birimine, mesela EURO’ya yatırım yaptığında kazanacakları miktar aynı olacaktır ancak aynı borsada farklı hisseler satın alırsak kazançlarımız da farklı olacaktır.

Genellikle tuval olarak kendine çok büyük mekanlar seçen ve şu sıralarda Pilevneli Galeri’deki sergisiyle özellikle pandemi döneminde sanatseverler için kurumuş topraklara yağmur olan, dünyanın en ünlü Yapay Zeka sanatçılarından Refik Anadol’un NFT’lerine çok da makul fiyatlara sahip olmanız mümkün (1.000 USD’ ye satmış olduğu çalışmalar var). Kuşkusuz bu genç yaşında bu başarıya sahip olan sanatçının eserlerinin ileride çok daha fazla değerleneceğini tahmin etmek için küratör olmaya gerek yok.

Sanatın şekli gibi alıcısı da değişiyor ve bugüne kadar sadece en zengin ve seçkin bir kesimin hâkim olduğu sanat piyasasına yeni ve bambaşka bir hayat görüşüne, bakış açısına sahip bir jenerasyon giriyor.

Bir değişimin/dönüşümün tam ortasında olmak çoğu zaman sancılı olabilir ancak sanattaki bu dönüşüm uyandırdığı merak ve heyecanla benim gibi pek çok kişiyi büyülüyor.

Refik Anadol, Makine Halisünasyonları: Rönesans – Heykel D
NiftyGateway’ de satılmış bu seri için veri olarak 1300 – 1600 yılları arasında yapılmış heykellerin fotoğraflarını kullanmış ve bu verileri yapay zeka algoritmasından geçirerek yeni bir forma dönüştürmüş.