GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
12 Mayıs 2015 Salı

“Düşük yoğunluklu seçim…”

Diğer yerler için değil de içinde yaşadığım şehir için söylersem, artık klişe olduğu için insanı sinir biçimde güldüren haliyle ‘İzmir’de seçim olacağına kim inanır/Kadir İnanır’ dersem, siz de katılırsınız sanırım. Üstelik koskoca parti genel başkanının aday olarak yarıştığı bir kent!
Nitekim, sosyal medyadan arkadaşım Haluk Tekeli, bugün paylaştığı ‘düşük yoğunluklu seçim’ başlıklı yazısında bu konu üzerinde durmuş. Diyor ki sayın Tekeli,
“Seçimlere bir aydan az bir süre kalmasına karşın İzmir'de seçim havası henüz hissedilmiyor. Yapılan faaliyetler duran treni sallayarak, hareket ediyor izlenimi verdirmek için. Sokaklar da, görsel medya da seçimin ısısını yükseltmiyor. Sosyal medya da olmasa, düzenli seçim akışı olduğunun neredeyse ayrımında olmayacağız.
Oysa beklenti, adayların kesinleşmesi ile yakalanan ivmenin, seçim bildirgelerinin açıklanması ile yükselmesi, büyük meydan mitingleri ile de doruk noktasına ulaşmasıydı. Az sayıda kararlı ve mücadeleci insanın dışında yeterli ses çıkmıyor. Peki neden? Bu sorunun yanıtını sosyologlar, siyaset bilimciler seçim sonuçları üzerinden uzun uzun anlatacaklar. Ancak o zaman tarih olmuş, sonucuna varmış bir sürecin değerlendirme çabaları, o sürecin sonuçlarını yaşamamıza engel olmayacak.
Seçmen önemli ölçüde kararını verdiği için mi böyle? Yazılan çizilenlere, araştırma adı altında yayınlananlara bakıldığında pek öyle görünmüyor. Geriye bu seçim kampanyasının bu şekilde yürümesinin en önemli nedeninin gerçekte örgütsüz toplumun, siyaset dışı bırakılmış olmasında olduğunu söyleyebiliriz. Temsili demokrasinin, artık temsil etme özelliğinin büyük çapta inandırıcılığı kalmamıştır. Geniş kitleler, bu seçimlerde kendi taleplerini taşıyacak olan adayların seçiminde, belirlenmesinde söz sahibi olmadıkları için, çalışmalarında da yeterince sorumluluk üslenmemektedirler.”
 Sayın Tekeli’nin altını çizdiği seçmenin önemli ölçüde kararını verdiği hususuna katılıyorum. Araştırmaların bunu yansıtmadığı konusuna gelince, bu noktada siyaseti yaşayan ve iyi okuyan bir büyüğümün sözlerine kulak veriyorum.
Son 12 yıldır yapılan seçimlerin pek çoğunda tam isabet yapan KONDA’nın yönetim kurulu başkanı Tarhan Erdem’in, “AKP’nin ilk yıllarında seçmen mahcuptu ve oyunu AKP’ye vereceğini saklıyordu. İki kişiden birinin oyunu almasına rağmen, kime sorsan AKP’ye oy vermemişti. Bu gerçeği anladıktan sonra ölçümü değiştirdik ve gerçek sonuçlara yakın sonuçlar elde ettik” mealindeki sözlerini aktaran bu siyaset büyüğüm… Bugün o mahalle baskısının eridiğini, bu kez insanları ‘ya AKP’ye oy vermeyeceğimi söylemek başıma dert açarsa’ sıkıntısının sardığını vurgulayarak, “Bence insanlar kararını verdi ama bu kez de korkudan AKP’ye vermeyeceğini söyleyemiyor. Dolayısıyla AKP’nin oyunun anketlerde hala yüzde 41-42’lerde gezinmesine aldanmayın. Gerçek bunun daha da altında” diyor.
AKP’nin düşüşe geçtiği, CHP’nin oylarını koruduğu, MHP’nin yüzde 17’leri bulduğunu gösteren anketlere inanmamızı kolaylaştıran seçim havasına bakarak, bu seçimin en heyecan veren yanının HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı olduğunu söylemek; ister oy verin, ister karşısında olun, en gerçekçi tahmindir herhalde!
Annemin hastalığı nedeniyle bir süredir hastanelerin arka bahçem olduğunu yazmıştım ve son dört gündür yine bir arka bahçedeyiz. Her yaştan, her sınıftan insanı sağlık için buluşturan bu bahçedeki seçim havası, hepten düşük yoğunlukta yaşanıyor elbet. Ama yine de ‘ölüme de yaşama da en yakın yer’de, tahminlerin daha az yalan içerdiğine inanarak, bir hafta önceki tahminlerimi yeniliyorum. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kente teşekkür’ mahiyetli ‘seçim gezisi’nde oluşan tablo da bu tahmini yenilemeyi adeta zorunlu kılıyor. Önceki tahmin toto’da AKP’nin İzmir’de iki seçim bölgesinde en iyi ihtimalle 4+4 vekil çıkarabileceğinin öngörüldüğünü yazmıştım ya. Yeni tahmin, AKP’nin İzmir 1. Bölgede 4, 2’nci Bölgede 3 milletvekili çıkaracağı şeklinde.
MHP’nin 4 milletvekilini zorlayacağına ama İzmir’deki milletvekili sayısını bu seçimde en az bir artıracağına kesin gözüyle bakılıyor.
CHP’nin 8+8’inin garanti olduğuna, bu sayının Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu 2. Bölge’de 9’a yükselmesinin sürpriz sayılamayacağına da inanan çok.
HDP’nin Türkiye barajını geçeceğine duyulan inanç, İzmir’de fazlasıyla mevcut. Ancak HDP’nin barajı aşsa da İzmir’den milletvekili çıkartabilecek oy sayısına ulaşamayabileceğini söyleyenler de var. Bunu söylerken, HDP’nin 1. Bölgede daha şanslı olduğunu belirtmeyi de ihmal etmiyorlar.
Yazının sonunu da Haluk Tekeli’yle kapatalım. Dediği gibi, “Toplum üzerindeki ölü toprağını dağıtacak olan rüzgar ancak, dünyanın en eşitsiz, yüksek baraja dayalı seçim sisteminin yarattığı statükonun yıkılması ile esecektir. Sistemin kilidini çözecek olan anahtar bugün için bu değil midir?”
Kesinlikle sayın Tekeli, bence de budur. Düşüncesi bile moral, hayali bile enerji. Ya gerçeği?