GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
5 Haziran 2020 Cuma

Dünya Çevre Günü, çevrecilik ve ekolojizm

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 5 Haziran 1972 tarihinde İsveç’in Stockholm kentinde, 133 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantıda, bu tarih “Dünya Çevre Günü” ilan edildi. Çevre sorunlarına gündeme getirmek ve siyasetin ilgisi çekmek için alınan bu karar sonucunda, o gün bu gündür 5 Haziran, “Dünya Çevre Günü” olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır…

Ardından çok sayıda uluslararası toplantılar gerçekleşti ve sözleşmeler imzalandı… Ozon tabakasındaki incelme, iklim krizi ve buzulların erimesi gibi çok sayıda küresel sorun gündeme getirilip, çözüm olarak bazı modeller önerildi.

***

Birleşmiş Milletler Çevre Programı oluşturuldu… Uluslararası sözleşmelerin bir kısmı “küresel tehditleri” azaltmak için çevre koruma standartları belirledi. Bunlar çok sayıda ülkenin iç hukukuna da uyarlandı ve zamanla Çevre Bakanlıkları, Çevre müdürlükleri kuruldu. Siyasi partiler çevre sorunlarına programlarında yer vermeye başladılar.

“Sürdürülebilir Kalkınma” modeli ve kavramı çok popüler oldu... Bu model, mevcut kaynak kullanımı ve atık üretimi ile kalkınmanın kendini tehdit ettiği kabulüne dayanıyordu… Kaynakları yok etmeden kullanmak ve doğanın kendini yenileme kapasitesini aşmamak temel ilke olarak benimsendi.

***

Çevreci sivil ve siyasi hareketler, başta nükleer enerji tehdidi olmak üzere yaşanan kirlilik sorunları ile ivme kazandı. Başta Avrupa olmak üzere Çevreci partiler siyaset arenasında boy göstermeye başladı.

Dünyanın pek çok yerinde ve ülkemizde yerel çevre sorunları nedeniyle yeni bir siyasi mücadele alanı oluştu. Özellikle yaşam alanlarını tehdit altında gören köylüler ve bunlara destek veren kentli ve eğitimli orta sınıflar sayesinde çevrecilik yaygın bir harekete dönüştü.

***

Kontrolsüz kaynak kullanımı ve tüketim çılgınlığına tepki ve duyarlılık bakımından farklı modeller, düşünce ve modeller de oluştu… Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre koruma modelini yetersiz bulan ekolojistler, insan ile doğa ilişkisinde farklı bir etik anlayışa dikkat çekmektedirler.

Onlara göre sadece kalkınmayı sürdürülebilir kılmak yetmez, eko sistemi, tüm unsurları ile birlikte ele almak gerekir. Bu bakımdan çevre kavramı insan merkezli, çevrecilik de sadece insanın yaşam alanına duyarlı olduğu için, ekolojistler bunu kabul etmez.

Ve yine onlara göre tüm canlı türlerini bir eşitlik ve uyum içinde ele almak, insanın kendi türü içinde ve doğaya karşı üstünlük çabalarından vazgeçirmek gerekir... Çünkü eko sistemi değiştiren veya bozan tek canlı varlık insandır... İnsan bunu kendi yararı ile meşrulaştırmakta ve diğer canlı varlık veya doğa unsurlarının yaşadığı tahribatı, kendi refahının bedeli olarak görmektedir.

***

Vahşi kalkınma modelinin benimsendiği ülkelerden biri olan ülkemizde de, ekolojik sorunlar, siyasetin önemli gündem maddeleri olmayı sürdürecektir... Nitekim uluslararası düzeyde izlenen Çevre Performansı indeksine göre Türkiye, 180 ülke arasında 108. sırada yer almaktadır.