GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
2 Kasım 2020 Pazartesi

Deprem öldürmez, insan öldürür!

Deprem doğanın bir gerçeği, bunu hepimiz biliyoruz... Bu gerçeğin efsane ve inançlarla açıklandığı dönemleri aşalı çok oldu... Bilimsel olarak ne zaman olacağı bilinemese de, neden olduğu artık çok iyi bilinmekte...

Bir süredir depremlerde can kaybı yaşandıkça, “Deprem değil, bina öldürür!” deyişini de benimsemeye başladık... Çünkü şehirleşme tarzımızın çok sorunlu olduğunu hepimiz biliyoruz... Önce gecekondulaşma dediğimiz süreçte denetimsiz ve plansız yapılaşma şehirlerimize damgasını vurdu…

Gecekondular, bina güvenliğini ihmal eden ama aşırı göçün neden olduğu barınma ihtiyacını öne alan bir yapılaşmaydı. Bunlar imar afları ile yasal statü kazanmakla kalmadı, daha sonra yeni imar planları ile çok katlı binaya dönüşme hakkını da kazandılar…

***

Gecekondulaşmayı, yine plansız ve denetimsiz apartmanlaşma süreci izledi… Şehirleşme hem dikey hem yatay olarak o kadar hızla büyüdü ki, bu büyümenin kendisi çok önemli bir rant kaynağına dönüştü... Tek katlı binalar, tarım alanları hızla bu süreçten payını aldı…

İmar afları ve sürekli değişen imar planları ile yoğun bir rant üreten kamu (belediyeler ve bakanlıklar), şehirlerin kamu yararına düzenlenmesini ihmal etti… Bina güvenliği ve ortak kullanım alanlarından ziyade, daha çok rant paylaşımı öne çıktı…

***

Uzun zamandır, depremlerin büyük can kayıplarına neden olmasının doğrudan doğruya bu şehirleşmenin ürünü olduğu çok açık.

Daha eskiden gecekondu ve bazı köylerde daha niteliksiz evleri yıkan deprem, son dönemlerde, sonradan şehirleşmiş bölgelerde can kayıplarına yol açmaktadır... Bunun olur olmaz yerleri imara açmak ve inşaat ile zemin denetimini ihmal etmemizle doğrudan bağlantılı olduğu açık…

Öyle bir dönemdeyiz ki, kamu kurumları da, bizler de bina olmayan her yeri adeta boş alan olarak algılamaktayız… İzmir’in belki de en önemli değerlerinden bir olan Kültürpark’ın bile imara açılması için girişimler olduğuna tanık olduk…

***

Tüccarlar, müteahhitler ve hatta sıradan insanlar olarak bizler, sahip olduğumuz her alanın imara açılmasını ve bize rant sağlamasını isteyebiliriz… Ama bunu denetleyecek ve dengeleyecek olan kamu kurumlarıdır... Belediyelerdir, çevre şehircilik bakanlığıdır…

Bu kurumların da kamu yararı ve güvenliğini öne almaktan ziyade, kayırmacı ve popülist uygulamaları en büyük handikap... İmar affı ile 100 binlerce kaçak yapıya yasallık kazandıran devlet, depremin aldığı/alacağı canlardan sorumlu değil mi?

Bu kadar sık imar planı değiştiren ve hatta parsel bazında imar değişiklikleri yapan kurumlar ne kadar güvenlidir?

***

Doğa deprem üretmeye devam edecek... Ölümler de olacak elbet... Ama bu kadar çok ve göz göre göre ölümlerden, depremden ziyade insan arsızlığının ve kurumların işleyişinin sorumlu olduğunu söylemek daha doğru herhalde…