GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Eylül 2022 Perşembe

Demokrasi de…

Demokrasinin sadece ve sadece bir yönetim biçimi olduğu gerçeğinin hilafına, memleketimde ne deve ne kuştur demokrasi…

Batı’da demokrasi, mümkün olanın en iyisi olarak kabul görür…

Mümkün olan, sürdürülebilir olan… Efendiler lütfederse…

Sadede gelelim. Demokrasi, kurallı yaşamayı bilen ve sistemden aslan payını alan zengin Batı için biçilmiş kaftan...

Demokrasi bir bakıma yeryüzünü en iyi sömüren metropollerin kendi toplumlarına ödülü oluyor. Tabii ki 1789’da halkları hesaba katmadan yönetmenin mümkün olmadığını anladıklarından beri…

Gelişmekte olan ülkelerde ise demokrasi her derde deva olmakla birlikte, deva bulmuş dert dört yapraklı yonca gibi…

Demokrasi, “gelişmiş” kapitalist metropollerde kurallı yaşama dayalı bir yönetim biçimi olarak anlaşılır. Bu kategoride yer almayan gelişmekte olan ülkelerde ise demokrasi kural çiğnemenin mazeretidir.

Kuralların sadece onları tanıyanlar için geçerli olduğu ülkemizde politikacılar demokrasiyi çok seviyor. Çünkü, “ben yaptım oldu kafası” ile iş/siyaset ilişkilerini rahat sürdürmek, demokrasi oluyor.

Malum, siyasetin finansmanı gibi ciddi bir mazereti var, siyasetçilerin.

Parayla saadet olmayabilir fakat siyaset mutlaka parayla oluyor.

Gelişmekte olan ülkelerde, demokrasi, gelin siz kendiliğinizden kabul edin de biz size zorla kabul ettirmeyelim, teklifidir. Başını otorite ile derde sokmaktan hoşlanmayan toplumlarda bu teklif iş görüyor.

Yerli efendilerimiz Batı Bloku ile iyi geçinmenin yolunun demokrasiden geçtiğini biliyor. Fakat bu şark tipi demokrasinin batı normlarıyla pek bağdaşmadığı da bir vakıa.

Mesela, az gelişmiş ülke demokrasilerinde sisteme darbelerle ayar vermek Batılı efendilerin çokça başvurduğu bir yoldur.

Ne ki onay verdikleri, olacağını önceden ilan ettikleri darbelere en sert tepkiler de onlardan gelir.

Böyle durumlarda ne İsa’ya ne Musa’ya yaranmak mümkündür.

Neyse… Bu defa, kapitalist metropollerde de dengeden çıkan sisteme demokrasi derman olamayacak gibi… onların da başı derde girecek...

Fransa’da Marine Le Pen, İtalya’da Meloni ile ırkçı milliyetçilik geri dönüyor… Ve yeni faşizmin inşası Türkiye’yi de etkisi altına alacak.

Yüzyıl önce, sanayi toplumları ortaya çıkarken değişimi yöneten otoriter rejimler öne çıkmıştı.

Yüzyıl sonra, dijital devrimin şafağında, ulusal ve uluslararası ölçekte tehdide dönüşen güven yitimi, o yılları hatırlatıyor.

Sonuç olarak, demokrasiler için alarm zilleri çalıyor. Otoriter rejimlerin halkları zapturapt altına alınacağı günler ufukta göründü.