GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
23 Eylül 2022 Cuma

Daha güzel olabilir mi?

Her şey daha güzel olabilir. Herkesin çıkarı işlerin güzel olmasında ise neden olmasın!

Daha adil bir dünya da olabilir. Kim itiraz edebilir ki?

Öyle düşünmeyelim, itiraz eden olur. Çıkarını önceleyenlerin ilk tepkisi adalete olur.

Her işi ehline teslim etmek lazım, denir. Kendisi o göreve getirilinceye kadar her atanan kişiye itiraz eden nasıl “ehliyet ve liyakat” diyebilir?

Ehliyetin ve liyakatin objektif tanımı yapılmadığı sürece bu iddialar birer mızıkçılıktan, daha fenası sahtekârlıktan öteye gidemez.

Cumhurbaşkanı adayı öyle olmalıdır ki…” diye başlayan konuşmada objektif bir tanım yoksa konuşan kendisini işaret etmektedir.

Başka mızıkçılık kokan gerekçeleri de sıralanabilir… Görülecektir ki bu tür işaretler ya kendisini göstermektedir ya da kendisinden emir alacak kişiyi!

Emin olabilirsiniz, her şey daha güzel olabilir!

Ama “benim zararıma da olsa Türkiye’nin yararına olur” diyene rastlamak çok zor.

Herkeste yirmi bir yıllık Ak Parti fırsatçılığı, uyanıklığı, hatta kurnazlığı ön planda. Ülkenin yararı ise o da bir sahte söylem. Ülke yararını düşünen kişi veya kişiler hangi vatansever düşünce ile ikili, üçlü oynayabilir?

Vatanseverliğin de bir standardı, dürüstlüğün de bir ilkesi, adaletten yana olmanın da bir kuralı yok mudur?

Neden her türlü entrika vatanseverlik, adalet ve dürüstlük adına yapılıyor?

Bunların bir standardı olmayacaksa bazılarının canını sıkabilir “her türlü kâğıt para kalkmalı sadece elektronik para olmalı” diyeceğim. 

Her şeyin daha güzel olması ancak elektronik para ile mümkün. Kâğıt paranın olduğu bir ekonomik düzende üç öğün yemek parasını dürüstçe kazanamayanların vatanseverlik iddiası ve ülke çıkarı sadece güzel bir söz olacaktır. 

Üç öğün yediği yemeği helalinden kazanamamış kişilerin siyasette yeri göğü yırtarcasına bağırması ne ile açıklanabilir?

Er meydanını sahtekârlara kim bıraktı?

Herkesin sustuğu günde konuşanlar neden sahtekâr?

Ey halkım, neden uyanamıyoruz?