GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Mart 2018 Salı

CHP ve Kılıçdaroğlu

Deniz Baykal’ın siyasal deneyimi ve entelektüel birikimi Ak Parti’nin planladığı değişimleri yapmaya engeldi.

Meclis aritmetiği açısından bir sorun yoktu. Ama Baykal’ın “F Tipi” yapılanmanın Türk Devleti’ni kuşattığı eleştirileri, Hükümeti oluşturan parti ve koalisyonu rahatsız ediyordu.

Mayıs 2010’da Baykal’ın CHP genel başkanlığından uzaklaştırılma nedeni de, 12 Eylül 2010’da yapılacak olan Anayasa referandumuydu.

Meclis’teki liderlerin hiçbiri referandumu ve anayasa maddelerini Baykal ile müzakere edebilecek düzeyde değildi.

Sonunda Baykal bir kaset skandalı ile CHP genel başkanlığından uzaklaştırıldı.

Baykal’ın susturulduğu 12 Eylül 2010 referandumu ile, bürokrasinin etkin makamlarını ele geçiren o zamanki adıyla “Hizmet Hareketi”, şimdiki adıyla FETÖ, yargıyı da ele geçirecekti.

Baykal’ı CHP genel başkanlığından kimler uzaklaştırdı ise Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’ye genel başkan yapanlar da aynı kişilerdi.

Kılıçdaroğlu’nu arkadan destekleyenlerin amacı bir Alevî’yi CHP’nin başına getirerek ana muhalefetin oyunu “tehlikesiz bir orana” sabitlemekti.

CHP, % 25’lere sabitlendi; ne arttı ne de eksildi!

***

Kılıçdaroğlu, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde dünya markası İslâm âlimi Ekmeleddin İhsanoğlu’nu MHP ile kurulan ittifakın çatı adayı yaparak bütün beklentileri boşa çıkardı!

Beklenen şuydu:

Kılıçdaroğlu ya kendisini ya da bir Alevî’yi cumhurbaşkanlığına aday gösterecek, Sayın Erdoğan da güle oynaya cumhurbaşkanı seçilecekti!

Öyle olmadı!

Sol ters köşeye düşmeseydi, seçim ikinci tura kalabilirdi.

Ters köşeye düşen sol, sandığa gitmekte üşengeçlik gösterdi …

***

Şimdi her fırsatta “Vatan haini!” ve “Gözüne dizine dursun!”… lara muhatap olan Kılıçdaroğlu, Sünnî İslâm’ın ve Ak Parti’nin marka bir ismini, 2019’da cumhurbaşkanı adayı göstermeye hazırlanıyor.

CHP; bu kez de yine bir Sünnî’yi, örneğin SP’nin adayını destekleyecek.

***

Türkiye, 10 yıldır İslam dünyasındaki Sünnî ve Şiî – Alevî ayrışması sorunuyla uğraşıyor. Durum bu kadar ciddi iken, Türkiye’de Alevî Müslümanların sorunları olduğu yerde duruyor. Bir iki “oyalama” taktiğin dışında somut bir adım atılmadı.

Askerlik yapan ve vergi veren Alevî Müslümanların yasal sayılmayan dindarlıkları dünyanın gözleri önünde.

Bilfiil 28 yıldır “ilahiyatçı, kamu yönetimi uzmanı, Milli Görüşçü, Adil Düzenci ve Ak Partili” olarak Alevî Müslümanların sorunlarıyla yakından ilgilendim.

Sonuç ortada!

Hakikaten ben de çok yoruldum, birlikte hareket ettiğimiz dedeler de.

***

Herkes gibi Kılıçdaroğlu’nun da kimseye dayatmadığı ve kimseyi rahatsız etmeyen bir dindarlığı var. Bunu da inkâr etmiyor.

Her fırsatta Kılıçdaroğlu nasıl vatan haini oluyor?

Bunu hangi Müslüman vicdanı kabul ediyor?  

Yaşamı boyunca doğru, yansız ve yalansız bir din bilgisi vermekle yükümlü biri olarak ne kadar rahatsız olduğumu bilmenizi isterim!

Ana Muhalefet liderini gerçek dışı ve mezhepçi ithamlarla etkisizleştirmeye çalışmak hangi Sünnî Müslüman vicdanının kabul edebileceği bir itham olabilir?

Helal lokma ile büyüyen, yalansız ve hilesiz yaşayan, çalışkan mı çalışkan… bir Müslüman gençlik dururken, sadece “Alevî olmayan” bir gençlikte ısrar etmek kime ne fayda sağlayabilir?!

Beklentim, İslâm ahlâkına yaraşır bir siyaset dili ile toplumla diyalog kuran liderlerin onurlu siyasi mücadelesini izlemekti.

Bu nasip olmadı.  

Liderlerin TV’lerde tartışmaya cesaretleri yoksa en azından tek taraflı, ahlâkı tahrip etmeyen ve vicdanları yaralamayan bir üslupla kampanya yürütmeleri herkesin yararına olacaktır.