GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Haziran 2011 Çarşamba

CHP umut saçıyor…

İki yıl önce, “CHP’de yeni bir dil kurmak ve her şeyi yeniden söylemek gerek” dediğim için çok ağır eleştiriler almıştım.
Her ne kadar programında yazıyorsa da, CHP’nin sosyal demokrat düşünceye kapalı olduğunu gördüğüm için böyle söylemiştim.
CHP’de çözüm odaklı siyaset yapmak yerine, itiraza dayalı siyaset yapılıyordu.
Mesih bekleyen naif Hıristiyanlar misali Atatürk bekleyen yarı aydınların tapınağına dönen CHP umut vermiyordu.
 
Herkes gibi ben de CHP’deki değişimi dikkatle izliyorum. Gün oldu, yapılanları yerdim; gün oldu, yepyeni umutlarla, “nihayet sosyal demokrasi” dedim.
Son haftalarda art arda açıklanan raporların toplumdan aldığı tepkiler gösteriyor ki, CHP, Türkiye’nin ufkunu açmaya başladı; bütün ülkeye sesleniyor, büyük bir değişimin işaretlerini veriyor.
CHP’nin yeni yönetimi, hiçbir bahanenin ardına saklanmadan, evrensel olanı öne çıkarıyor, yeni bir dil kullanıyor, Türkiye’yi sosyal demokrat düşünce ile buluşturuyor.
 
Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal demokrat ilkeler çerçevesinde, çok anlaşılır şeyler söylüyor:
Yoksullukla mücadele programı, üretime dayalı ekonomi, Kürt sorununun çözümü için üçüncü yol, yerel yönetimlere görece özerklik, çocuklara ve gençlere verilen önemle mütecanis projeler, demokrasi ve özgürlük dönemini başlatacak siyasi kararlılık, eşit yurttaş, özgür toplum, halkı ve özgürlükleri öne çıkaran yeni anayasa…
 
Toplumun bütün katmanlarına seslenerek, ülke çapında yeni yaklaşım ve çözümleri halk ile paylaşan CHP yönetimi, sosyal demokrat iktidarı kurmak yolunda önemli adımlar atıyor. Kuşkusuz bazı şeyler eksik olacak, kendi içinde çelişkili olacak; ama biz,  son bulmuş, artık bitmiş bir şeyi aramadığımıza göre, o eksik ve çelişkili olanı işaret ederek, “evet, bu!” diyeceğiz ve onu tamamlayıp mükemmelleştireceğiz.
 
Türkiye’nin sosyal demokrasi ile sınavı başladı. Uzlaşma kültürünün ve insan haklarında evrensel normların toplumca benimsenmesi, sosyal demokrasi fikrinin halk katında göreceği genel kabul ile çok daha hızlı ve kalıcı olabilir.
Farklı kültürlerin, farklı inançların, değişik etnik gurupların bir arada yaşaması; CHP’nin öngördüğü gibi, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesine ve toplumun özgürleşmesine bağlı olmalı...
 
Kamusal alanın yeniden düzenlenmesi ve kamusal yaşamda konsensüs sağlanması, Cumhuriyet’in varlığını sürdürmesi noktasında hayati önem taşıyor. Ve bu sorunu çözmeye yakın duran partinin CHP olduğu çok açık.
 
CHP öncülüğünde, yurttaşların anayasasını yapmak; demokrasi ve özgürlük dönemini başlatmak; “yurttaş temelinde insan haklarına dayalı bir yönetim biçimi”ni gerçekleştirmek çok mümkün.
Ancak böyle bir yönetim biçimiyle kamusal yaşamda oluşan ayrışma sürecini durdurmak ve yeniden birlikte yaşamanın koşullarını konuşmak mümkün olacak.
 
Demokrasi ve özgürlük getirecek, savaşın ve ayrışmanın önünü alacak ideolojinin sosyal demokrasi olduğu gerçeğini topluma iyi anlatmak gerek.
Türkiye sosyal demokrasiye hiç bu kadar yakın olmadı.