GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
24 Nisan 2021 Cumartesi

Bu topraklarda Türk olmak…

Her yıldönümünde olduğu gibi bu yıl da 1915 Ermeni tehciri üzerinden soykırım göndermeleriyle mutad saldırılar başladı.

Saray, Doğu cephesinde savaş sürerken, cephe gerisinde Ermeni çetelerin varlığından duyduğu rahatsızlık nedeniyle Ermenileri yaşadıkları topraklardan sürdü. Tehcir sırasında 1 milyona yakın Ermeni ölmüş veya kaybolmuş.

Çok trajik bir olay. Elbet de unutulmamalı. Ancak, soykırım veya tehcir, tarihte yaşanmış tek trajedi değil. Kan revan içindedir insanlık tarihi.

Bununla birlikte, ABD yönetimi, kendi ellerinin kirine bakmadan, “soykırım” suçlamasını dile getirmekten çekinmedi.

HDP’nin “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin!” çağrısındaki üslubun kışkırtıcılığı ise çok düşündürücüdür. Kürtler ve dostları emperyal güçler şunu anlamalı; Türkler, Ermenileri ve Kürtleri gördüğü yerde öldüren katil sürüsü değil.

Hal böyle ise, gelişigüzel suçlamalar karşısında, Hamidiye Alaylarında görev yapan Kürtlerin öldürdüğü Ermeniler için Türkler ne düşünmeli?

Evet, ortada bir mesele var. Ancak bu meselenin nasıl ele alınacağı konusunda akıllar oldukça karışık.

İmparatorluğu yöneten hanedan, nihayetinde bir yönetici zümresi. Ülkeleri yöneten bütün yönetici zümreleri gibi otoriter ve zalim; İngiliz, Alman, Amerikalı, İspanyol, Fransız yönetici zümreleri gibi…

Dünya’yı yöneten muktedirlerin sadece ve sadece yeryüzünü ve nimetlerini paylaşmak için 30 yıl arayla çıkardıkları iki Dünya savaşında;

1914-18 yılları arasında, 20 milyona yakın insan hayatını kaybetti.

1939-45 yılları arasında ise, 70 milyona yakın insan hayatını kaybetti.

Yirminci yüzyılın cinayet dosyası oldukça kabarık ve bütün eller kirli.

Gelin görün ki bunca cinayetin orta yerinde, sadece Osmanlı İmparatorluğu döneminde işlenen cinayetlerle sarsılıyoruz. Emperyal dönemin diğer cinayetleri ne hikmetse görmezden geliniyor. Ortada ciddi bir ahlaki sorun var.

Hazin olan ise, bu emperyal katillerle kol kola girerek kimi solcuların Türkiye’yi suçlaması.

1981 yılında, Paris Çalışma Müşavirliği’ne ASALA saldırdığında, üç kişi çalışıyorduk. İki şehit verdik. Bir ben kalmıştım hayatta.

O süreçte yaşadıklarım bana şunu öğretti; Batı, Ermenilerin Türk diplomatları öldürmesinden hiç rahatsız değildi. Cinayet dosyaları, kanıtlar ve gerçekler göz ardı edilerek kapatılıyordu. Ve o ASALA daha sonra PKK ile birleştirildi.

Batı, Ermeni ve Kürt sorununu kullanıyor. Tahrif edilmiş sözüm ona gerçekleri Türkiye’ye karşı tehdit olarak kullanıyor. Gerçekte, kaç kişinin, neden öldüğü Batılı emperyalistlerin zerre kadar umurunda değil. Çıkarları söz konusu olduğunda, aramızdan kaç kişinin öleceği hiçbir zaman umurlarında olmadı.

90 milyon cesedin üstüne basa basa sahip oldukları servet ve güce dayanarak Türkiye’den hesap sormaya kalkışmaları trajikomiktir, ahlak dışıdır.

Sonuç olarak, Türkiye gözden çıkarıldıysa, Kürt ve Ermeni sorunu alıp başını gidecekti, öyle de oldu…

Muktedirlerin paylaşım savaşlarının ayak sesleri yaklaşıyor.

Bu topraklarda yaşamak için Avrupa ve ABD’ye boyun eğmek zorunda değiliz. Batılı olmak için Avrupa ve ABD’nin icazetine ihtiyacımız yok.

Avrupa ve ABD’nin efendilerine bu gerçeği belletmek gerek.

Mesele, kimliğimiz ise;

Evet, Türk’üz. Buradayız. Kimseyle de kavgalı değiliz.