GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
6 Ocak 2022 Perşembe

Boşvere boşvere ne hale geldik!

Korona illeti hayatımıza gireli…

İki ay sonra iki yıl olacak.

Bunca zamandır yakamızdan düşmedi.

Düşeceği de yok gibi.

Rakamlara bakar mısınız?

11 Mart 2019’dan bu yana koronadan 83 bin 095 vatandaşımız hayatını kaybetmiş.

Uzun süre 20 bin bandında seyreden vaka sayısı, 27 Aralık’ta 26.099’u gördükten sonra dün 66 bin 467’ye çıktı.

Bu rakama en yakın vakayı Türkiye, en son 16 Nisan 2021’de 63 bin  082 ile örmüştü.

Oysa Türkiye’de, 4 Temmuz 2021’de 4 bin 418 vaka oluşmuştu.

Ne çok umutlanmıştık 4 binli vaka sayılarını duyunca!

Koronadan kurtulacağımız günler sayılı diye düşünmeye başlamıştık.

Maalesef umutlar boşa çıktı.

***

Demek ki verilen mücadelede bir şeyler eksik kalıyor.

Omicron varyantının yol açacağı sıkıntı, günler, haftalar öncesinden uzmanlar tarafından uyarıldı.

Hiç kimse o uyarılara kulak asmadı.

Maske, mesafe kuralı, beyinlerimize kazındı kazınmasına…

Ancak uygulamaya gelince yokuz.

Maskeler eskiden çeneleri kapatırdı!

Şimdi cepte bile değil.

Sosyal mesafe diye bir şey kalmadı.

Toplu ulaşım, restoranlar, kafeler, sokaklar, çarşı pazar her yer tıklım tıklım insan dolu.

Okullarda öğretmen koronoya yakalanınca, sanki öğrencilere bulaşmaz mı gibi, o sınıf karantina altına alınmıyor da…

İki öğrenci korona oldu mu, sınıflar karantinaya alınıyor!

Öğretmenler, öğrenciler sapır sapır dökülüyor.

Sınıflar boşaltılıyor.

Alınması gereken ek önlem paketi sunuluyor sendikalar ve uzmanlar tarafından…

Yetkililer, aldırış etmiyor o pakete…

Karantina süresini kısaltarak sözde tedbir alıyorlar!

***

İzmir Atatürk Eğitim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alper Şener, omicron varyantı nedeniyle ciddi boyutta bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu dile getirdi.

Yatan hasta sayısının, beklentilerin üzerinde olacağına vurgu yaptı.

Şubat ayında, ayakta hasta sayısında çok büyük artış olacağını öngörmekle kalmadı, vaka sayılarının tırmanışının tamamen durdurmanın mümkün olmadığını söyledi.

“Çünkü” dedi, “İnsanlar, aşılanmanın getirdiği özgüvenle tedbirlerden uzaklaştı!”

Aşı olmamak için direnen kesimin yanı sıra üçüncü aşıları olmak istemeyen önemli bir kesim bulunduğuna işaret etti.

Bu şartlar altında olumlu bir şey söylemenin zorluğunu ifade etti Alper hoca.

Yani..

Bu işin uzmanı bile içinde bulunduğumuz şartlarla başarıya ulaşmanın imkansızlığına inanmış durumda.

***

Son zamanlarda grip vakaları da arttı.

Doktorlar, yoğunlaşan gripli hastalara bakmaktan yoruldu.

Eczaneler, grip hastalarına ilaç yetiştiremiyor.

Bir ara maskeli yaşama özen gösterdik.

O dönemde grip vakaları da dip yapmıştı.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, bugün itibariyle hemen hemen herkesin koronavirüsle karşılaşma ihtimalinin güçlü olduğunu belirtiyor.

“O zaman yapılması gereken, temas sırasında alınacak virüs yükünü olabildiğince düşük tutmalıyız” diyor.

Yapılması gerekenleri madde madde sıralamış:

*  Ev dışında mutlaka maske takmalıyız; maskesi olmayanlarla görüşmemeliyiz.

* Kapalı ortamda yemek yemek, kahve içmek için oturmamalıyız; eğer dışarıda yemek yiyeceksek, mutlaka açık havada yemeliyiz.

* AVM, market gibi kapalı ortamlarda 15 dakikadan fazla durmamalıyız.

* Misafir kabul etmemeliyiz, misafirliğe gitmemeliyiz.

* Düğüne, nişana, eğlenceye, kutlamaya, şölene asla gitmemeliyiz.

* Pazar yeri gibi kalabalık insan yığınlarında yer almamalıyız.

* Kalabalık araçlara binmemeliyiz.

* Günde en az bir kez burun ve ağız boşluğu temizliği yapmalıyız.

* Şüpheli bir temas durumunda hemen ağız boşluğu, burun, yüz, el ve saç temizliği yapmalı, daha da iyisi banyo yapmalıyız.

* Sigara içmemeliyiz.

Özetle…

Bu altı çizili öneri paketi, yasak kapsamında olmasa da otokontrol mekanizmasının çalıştırılıp bu kurallara uyulmasını öneriyor Muzaffer hoca…

***

Peki biz neden böyle olduk?

Tabii ki boşverdik de ondan!

Nil Burak’ın unutulmaz şarkısında olduğu gibi…

Boşvere boşvere…

Ne hale geldik!

Neredeydik, nerelere geldik!

Oysa bu işin şakası yok.

“Boşver!” denecek zaman değil!