GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Haziran 2017 Cuma

Boru kısa…

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunuyormuş. Birden yağmur bastırınca, bunlar da hemen yakındaki bir arazi evine sığınmışlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz evden ayrılmış. Bunlar ev sahibini beklerken, dikkatleri soba üzerinde toplanmış. Soba yerden 1 metre yukarda, altındaki dizili taşların üzerindeymiş. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair, kendi aralarında tartışmaya başlamışlar.

Kimyacı:
- Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.

Fizikçi:
- Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.

Jeolog:
- Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak, yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.

Matematikçi:
- Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.

Antropolog:
- Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle, sobayı yukarıya kurmuş.

Bu sırada ev sahibi gelmiş. Ona sobanın yukarda olmasının nedenini sormuşlar. Adam demiş ki:
- Boru yetmedi!..

Kılıçdaroğlu’nu adalet pankartıyla Ankara’dan İstanbul’a neyin ya da kimin yürüttüğünü tartışıyor hükümete yakın medyada… Akıllara ziyan senaryolar var.
‘Ünlü ve ödüllü hayırsever’ Sedat Peker’in sosyal medya hesabından ‘sponsorlu’ paylaştığı ve ünlü ‘gazeteci-yazar’ Cem Küçük’ün de yorumcu olarak yer aldığı tv programında önünde Türkiye Gazetesi Yazarı yazan Fuat Uğur diyor ki;

- Bu bir FETÖ eylem planıdır. Yürüyüşü özellikle düşük profilli başlattılar. Hem katılım olarak hem medya desteği olarak düşük profilli başlattılar. Ki kanıksansın hem hükümet kanadında hem de hükümet tarafındaki medyada herhangi bir infial uyanmasın.
Bak göreceksin. İstanbul’a yaklaştıkça FETÖ’cülerin kışkırtmasıyla ve planlarını devreye sokmalarıyla bir takım olaylar meydana gelecek. 14 Temmuz’da İstanbul’da olacaklar. Ve Kılıçdaroğlu’nun 1-2 milyon kişinin karşılanması hedeflenecek.
Ondan sonra bu Kılıçdaroğlu, yol boyunca askerleri arkasına alarak fotoğraf veren Kılıçdaroğlu darbe çağrısı yapacak. Daha doğrusu planlanan darbe girişimi gerçekleştirilecek.
Bunun için uluslararası bağlantılar harekete geçti.

Kulaklarıma, gözlerime inanamadım. Bir daha izledim. Ve Fuat Uğur bunları söylerken önünde sihirli bir küre falan da yoktu. Maşallah dedim kendi kendime... İşte gazeteci dediğin böyle olur. Meteorolojiden bile daha keskin tahminleri var zatı muhteremin. Gaybı görüyor sanırsam…

Malum medyada bu ve benzeri içerikte konuşmalar dikkat çekiyor.
Öyle uçuk senaryolar var ki;
Kimileri Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşe ekonomide büyüme oranlarının açıklanmasından sonra başlamasına vurgu yaparak, “Yüzde 5 büyüdük. Onu sabote ediyor” diyor.
Bir başkası söze Ortadoğu’da yaşanan Suriye-Katar meselesinden girip, Kuzey Irak’taki referanduma kadar geldikten sonra Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi dışarda güçsüz bırakmak istediğini anlatıyor.
Bir diğeri “Talimatı Pensilvanya’dan alıyor” diyor.
Bir diğeri, “PKK ile hareket ediyor” diyor.
*
Bir ara son dönem Ege’deki depremleri de Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne bağlayacaklarından korkmadım desem yalan olur.
*
O cephede vaziyet bu. Peki, Batı cephesinde neler oluyor? Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü orada nasıl karşılık buluyor?
Genel başkan adayları için bu yürüyüş planların suya düşmesi demek… En azından ertelenmesi…
Belediye başkanı, milletvekili ya da örgüt yöneticisi olup da gönlünden yaklaşan seçimlerde adaylık geçirenlerin bir bölümü ‘yoklama’ için yürüyor olabilir.
Dahası yürüyüşün siyaseten nereye varacağını kestirmeye çalışıyorlar.
Acaba bu yürüyüş Kılıçdaroğlu’nu bir dönem daha başta tutmaya yeter mi?
Yanıtı aranan soru bu.
Hatta bazılarının seçmen ve örgüt nezdinde iyice güç kaybeden Kılıçdaroğlu’nun son ve büyük bir hamleyle koltuğunu koruma refleksiyle yürüdüğünü düşündüklerini biliyorum.

Onca senaryo var.
Darbeye davetiye çıkaracaktan başlayarak ‘koltuğu için yürüyor’a kadar onca teori…
Gerçek mi?
Kılıçdaroğlu’na mikrofon uzatıldığında tıpkı fıkradaki köylü gibi kısa ve net konuşuyor.
Adalet istiyoruz! Sadece adalet…

Bir önceki yazıda anlattım. Tekrar anlatayım.
İzmir’de adalete/yargıya güven yüzde 18’e düştü. Halk ile devleti temsil eden kurumlar arasındaki mesafe her geçen gün açılıyor. TBMM, Cumhurbaşkanlığı, TSK gibi yıllarca bu millete güven veren kurumlara olan güven oranı yüzde 20 ile 40 arasında… Hal böyleyken, adalet terazisinin kişiye göre tarttığı düşünüyorken, damada ayrı, sana-bana ayrı muamele yaptığına olan inanç artmışken, ana muhalefet liderinin yürüyüşüne sebep aramaya gerek var mı?
Bahçeli değilseniz, Perinçek değilseniz yok.
Bu arada basına olan güven yüzde 7,35… Bir önceki yazıda yüzde 8 demişim, utanarak düzeltiyorum. Medya medyalığı bırakıp medyumluğa soyunursa olacağı budur. Ne bekliyordunuz ki!