Yok saray yapılacak diye Atatürk Orman Çiftliği katledilmiş de!
Yok Atatürk’ün Çankaya’sına gitmemek uğruna milletin parası heba edilmiş de!
Adım başı bonmarşe inşa edilirken gıkınız çıkmıyordu ama…
Siz bonmarşelerdeki türban çeşitliliği ile övünürken, Meclis’te türbana geçit verilmesi de rahatınızı kaçırmamıştı keza…
Kamu arazileri, bonmarşeler kurulsun diye, yandaşlara peşkeş çekilirken de gocunmamıştınız…
Her yeni kurulan bonmarşe ile gökyüzünüz biraza daha daralsa da, kentinizin silueti biraz daha iğfal edilse de, isyan etmek aklınızdan bile geçmemişti…
Bonmarşelere giden yolların trafik çilesi, sizin omuzlarınıza yüklense de kondurmadınız…
Şimdi, bonmarşeler kralına; ‘bu kadar ihtişamlı bir saray yaptı diye’ kızma ya da eleştirme hakkınız var mı?
Bence, en güzeli, sarayın karşısına geçip seyretmek.
Mümkünse, bir hatıra resmi çektirmek.
O da olmadı, gazetelerdeki resimlerini çerçeveletip duvarınıza asmak.
Neden derseniz; o saray aslında sizin eserinizdir!
Vurdumduymazlığınızın, adamsendeciliğinizin, korkaklığınızın, açgözlülüğünüzün, ihanetlerinizin harcı vardır her bir tuğlasında.
Baktıkça, seyrettikçe doyamazsınız.
Siz bakmaya ve seyretmeye doyamadıkça, daha nice bonmarşe iktidarları, nice saraylar diker bu memlekete!
*Bonmarşe: Paris'te 1850'de açılan ilk çok katlı mağaza (Nişanyan Sözlük)
Not: Bonmarşe, günümüzün AVM’sidir.