GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
6 Temmuz 2018 Cuma

Bir tahlil

Parlamenter sistem kalktığına göre artık “ana muhalefet” de yok.

Bu elbette yine de CHP’nin kurumsal olarak “önemini” azaltmaz. Böyle olduğu içindir ki; CHP’nin neler yapması gerektiği konusunda bazı görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.

Öncelikle:

CHP’de yönetim baştan sona mutlaka değişmelidir.

Bu nasıl olur ne zaman olur, elbette o benim meselem değildir.

Yetkisi olanlar zaten konuyu enine boyuna tartışıyorlar… Ancak bu değişimin hızla yapılması gerektiği kesin ve yaygın kanaattir.

Benim kanaatim şudur ki:

Yönetimle birlikte “zihniyet” değişmeli.

Çünkü bir hareket “güven ve umut” olma vasfını yitirmişse kişisel değişimler o harekete canlılık kazandırmaz.

Uzun zamandır CHP’de özden ayrılarak verilen tavizler partiye hiç bir kazanım sağlamamıştır.

Bir sağa bir sola savrulmalar oy getirmemiş ve fakat oy götürmüştür.

Meşhur bir sözdür:

“Onlar dostlarını uzak tuttular, düşmanlarını yakın…”

Sonra,

“Uzak tutulan dostlar düşman oldu,

Yakın tutulan düşmanlar dost olmadı,

Ve sonunda herkes düşman oldu…”

Buna seçilen milletvekillerinden örnekler verilebileceği gibi, gerek son on yılda ve gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimi boyunca kullanılan söylemler örnek olarak gösterilebilir.

CHP’nin kısa bir özgeçmişini sıralamakta fayda vardır:

Jöntürk hareketi ile başlamıştır.

İttihat ve Terakki kaynağını oluşturmuştur.

Müdafayı Hukuk temeline dayanır.

Kuvayı Milliyecidir.

Türk Devrimi’nin yapı taşıdır.

Bunlara düşman unsurlar CHP’ye de karşıdır.

Ve dolayısıyla,

CHP rayından çıkarılmadan esaslı bir rejim değişikliği mümkün değildir.

Çünkü:

Altıok aynı zamanda Devlet’in kuruluş felsefesidir… Yani Altıok parti simgesi olmadan öncede Devlet’in kuruluş felsefesi olarak başlatılmış ve anayasalarda değişik cümlelerle yer almıştır…

Bütün bunları bir arada düşündüğümüzde “Cumuhriyetin toplam değerleri” olarak görülebilir.

O halde:

Başa dönelim: Kişisel değişimler elbette gereklidir, çünkü, yönetmek aynı zamanda yetenek, bilgi birikim, halkı tanımak gibi pek çok vasfı gerektiren bir konudur... Bunlar yoksa zorla yönetici olunmaz…

Ancak:

Başta da ifade etmeye çalıştığımız gibi bunlardan daha önemlisi “öze dönmektir”, ne için ve nasıl kuruldu ise gelişmeler olsa bile ana unsurlardan uzaklaşmamak gerekir.

Bir köşe yazısında özetin özeti olarak anlatmaya çalıştığım “kendine dönüş” hareketi ve zihniyeti partide esas alınmazsa sadece kişilerin değişmesi ile bir başarı elde edileceğini zannetmiyorum.

Esasen bu yazdıklarım sadece kişisel tespitlerimdir.

Ayrıntılı bir analiz yapılabilir.

Rakip siyasi partiler ve bilhassa iktidar mevcut durumu ile bir CHP ister.

Özüne dönmüş, kuruluş felsefesine uygun bir CHP onların işine gelmez.

Geçmişte de yüksek oy alındığı dönemler “tavizsiz” politikaların izlendiği dönemlerdir.

“Zihniyet” aslına uygun olarak değiştirildiğin de “umut ve güven” hızla gelecektir ve sonuç almanın çok daha kolay olduğu görülecektir…