GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
12 Ağustos 2021 Perşembe

Bir ihtimal daha var… O da ölmek mi dersin?

“Hayat ancak tek kez oynanan bir kumardır!”

Kim demiş?

Türk Edebiyatı’nın ölümsüz kalemi Sabahattin Ali…

(Hoş, kendi ölümündeki esrar perdesi 73 yıldır bi’milim bile aralanmadı ya, neyse…)

Doğru…

Hayat, ancak bir kez oynanan kumardır…

Başınıza ne geleceğini bileniniz çıktı mı hiç?

Zaten…

Hayat denilen yolculukta…

Başımıza ne geleceğini bilmediğimiz içindir ki…

“Alın yazısı” der, geçeriz…

Sonra da…

Yaşadığımız aksilikleri hatırlayıp, dövünürüz…

***

Türk Sanat Müziği’ne vurgun olanlar iyi bilir…

Osman Nihat Akın…

Dillerden düşmeyen, asla modası geçmeyen şarkıların…

Bestekarı olarak bilinir…

İçinizden geldiğinde hep mırıldandığınız şarkılara imza atmıştır...

Mesela…

“O Güzel Başını Göğsüme Yasla…”

Mesela…

“Bir İhtimal Daha Var, O da Ölmek Mi Dersin?”

Mesela…

“Yine Bu Yıl Ada Sensiz…”

Mesela…

“Girdim Yârin Bahçesine…”

Mesela…

“Körfezdeki Dalgın Suya Bir Bak Göreceksin...”

Uzat, uzatabildiğin kadar, hepsi birbirinden güzel…

Neredeyse yarım asır…

O şarkıların nefaseti bugünkü tazelikte…

***

İşte, o bestekar Osman Nihat Bey…

Aslında…

Devlet memurudur; PTT müfettişidir…

Bir şubeye teftişe gider…

İnceleme sonunda…

Evrakta yazan ile kasadaki para miktarı birbirini tutmaz…

25 lira eksiktir...

Müfettiş Osman Nihat Bey, ter içinde kalan şube müdürüne…

Yan tarafındaki Mal Müdürlüğüne gitmesini…

Nihai sayımın onun tarafından yapılmasını ister…

Mal müdürü gelir, sayım yapılır ve para tamam çıkar…

Teftiş olumlu bitmiştir…

***

Zaman su gibi akıp gider…

Bir yıl sonra…

Bestekar – Müfettiş Osman Nihat Bey’e bir mektup gelir…

Açar, okur ve gözlerinin yaşarmasına engel olamaz…

Mektuptaki satırlar şöyledir:

“…Beni Mal Müdürünü çağırmaya gönderdiğinizde 25 lirayı siz cebinizden tamamladınız, haliyle kasa tamam çıktı… Evet, parayı ben almıştım... Karım çok hastaydı… İlaç ve doktor parası yapıp sonra iade edecektim... Siz çok ani gelmiştiniz; yerine koyamadım... İnce ve hassas kalbiniz durumu anlamıştı ki; bana mesele yaşatmadınız… Bu yüzden size minnettarım…”

***

Sonra ne olmuş, asla tahmin edemezsiniz…

Kurumdan birisi Osman Nihat Bey’i ispiyonlamış…

Neden?

Görevi suiistimal ve yolsuzluğa çanak tutma iddiasıyla…

Üstadın karakteri…

Bakan dahil, herkesçe bilindiği için…

Herhangi bir işlem yapılmamış ama…

Bu çirkinlik…

Osman Nihat Bey’i kahretmiş…

Peki, ne yapmış üstad?

Tutmuş, o ölümsüz şarkıyı bestelemiş:

“Bir İhtimal Var… O Da Ölmek Mi Dersin?”

Ardından da…

İstifa etmiş; müfettişliği bırakmış…

Gazetelerde makaleler yazdı…

İstanbul Üniversitesi’nde ekonomi dersleri verdi…

Öğrencilerinin sevgilisi oldu…

Ama…

Asla beste yapmayı bırakmadı…

***

Bitiriyoruz…

Bu yaşanmış öykü…

Herkesin başına gelebilir…

İftira denen…

İnsanlık tarihinin en acı veren onur zedeleyici lekesi…

Ne yazık ki…

Suyla, sabunla temizlenmiyor…

Madem…

“Hayat ancak bir kez oynanan bir kumar!”

Sahi…

Hayatın zarları kimin parmakları arasında?

Nokta…

Sonsöz: “Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır… Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa, gül’e dokunmanıza çok az kalmış demektir… / Hz. Mevlana…”