GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Haziran 2012 Çarşamba

Bir çuval inciri berbat etmek!

İzmir’in yerel siyasetinde tansiyon yükseliyor. Ama seviye için aynı şeyi söylemek zor. Sadece siyasette değil İzmir’de hemen her alanda ciddi bir ‘seviye’ problemi var.
Ama siyaset tüm diğer alanları tetikleyen bir unsur olduğundan buradaki problem daha ciddi…
Uzun süre parti içi iktidar kavgasıyla vakit kaybeden CHP’liler, 3 Haziran’daki il kongresinin ardından nihayet kafayı kaldırıp etraflarında özellikle de rakip cephede olan bitene bakmaya başladı. Ama bunu yaparken belki de uzun süre yerelde dışa dönük siyaset yapmamış olmanın getirdiği idmansızlıkla kantarın topuzunu da kaçırmaya başladılar.
Dışa dönük siyaset konusunda idmansız olan sadece CHP’liler değildi tabi ki... Yok temayüllerdi yok ilçe kongreleri, parti içi dengeler derken büyük tartışmalarla sonuçlanan 9 Haziran’daki il kongresinin ardından AK Partililer de İzmir’de muhalefet atağına geçmiş görünüyor. Onlardan da kantarın topuzunu kaçıranlar var tabi…
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik muhalefetinde ‘il başkanlığından itibaren’ kararlı ve tutarlı bir çizgi izleyen İzmir Milletvekili Aydın Şengül, yaptığı sıcak açıklamalarla muhalefetin hedefindeki isim olmuş görünüyor şu anda. Ve de ‘hizmet diliyle’ AK Parti’ye İzmir’de hayli yol kat ettiren ama son süreçte muhalif dilini sivrileştiren Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım…
Kentin yerel siyasetinde tansiyonu yükselten faktörlere dikkat çekerek başlamak gerekirse; bana göre nabzı yükselten iki faktör var öncelikle. Biri yaklaşan kurultaylar diğeri de çetin geçeceği şimdiden netleşen 2014 yerel seçimleri…
AK Parti’nin büyük kongresinde MKYK ya da MYK’da kimlerin yer alacağı önemli…
Ama AK Parti açısından daha da önemli olan 2014 yerel seçimleri…

12 Haziran’da İzmir’de yüzde 37’yi gören AK Parti’nin oyunu 3-4 puan daha arttırması halinde CHP’nin kalesini düşürmesi az da olsa olası…
Büyükşehir’i kazanma yani kaleyi düşürme olasılığı düşükse bile kalenin burçlarında yani ilçelerde önemli gedikler açması olası AK Parti’nin…
Karşıyaka, Konak, Narlıdere, Balçova, Çiğli, Güzelbahçe dışında metropolün diğer ilçelerinde doğru bir adayla iddialı olabilir İktidar Partisi…
 Gerçekliği tartışılsa da yayınlanan son anketlerde 10’dan fazla ilçede iktidar partisinin CHP’ye zor anlar yaşatacağı öngörülüyor.
CHP’liler açısından 17-18 Temmuz’daki kurultay daha öncelikli bir mesele… Kimlerin PM ya da MYK’ya gireceği ya da giremeyeceği…
İl kongresinde durduğu taraf kazansa da tuttuğu pek çok isim çizilen Alaattin Yüksel’in PM koltuğunu koruyup koruyamayacağı CHP İzmir siyasetinin merakla beklediği bir gelişme…
Yani PM Üyesi Alaattin Yüksel
’in son süreçte öne çıkma gayretlerinin altında biraz da kurultaya yönelik beklentinin etkisi olabilir. Parti grubunda Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürt açılımını’ savunduğu söylenen PM Üyesi, Eski Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel, İzmir’de kongre kazanan safta olmasına karşın ‘çarşaf listeyle ve büyük pazarlıklarla’ yapılan kurultay delegasyonunda umduğu desteği bulamayabilir çünkü…
Başkan Kocaoğlu’nun ‘bizzat yazdığı’ kurultay delegesi listesinde ‘çiziklerin ardından’ Yüksel’i destekleyecek isim sayısı 10’u bulmuyor.
İl Başkanı Ali Engin’in yol arkadaşı Yüksel’i desteklemesi ya da Kocaoğlu’nun ‘olmazsa olmazı olarak’ onu işaret etmesi olası görünse de çarşaf listeli kurultayda tüm bunlar seçilmek ya da Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesine girmek için yeterli gözükmüyor. Belki tüm bunlar Yüksel’i hırçınlaştıran faktörlerin başında geliyor olabilir.
Dedik ya 2014 yerel seçimlerinde İzmir adayı olma ihtimali her geçen gün artan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da son süreçte dilini sivriltti diye… Önce AK Parti il kadın kolları kongresinde son olarak da 35 projenin yıldönümü toplantısında Bakan Yıldırım’dan duymaya alışık olmadığımız, bugüne kadar izlediği üslupla çelişen ifadeler duyduk.
AK Parti’nin 10 yıllık iktidarı boyunca ‘ulaştırma bakanlığı’ koltuğunda aralıksız oturan Yıldırım, şüphesiz ki İzmirlilerin de kabinede en sevdiği isimlerdendi. Çünkü AK Parti iktidarı boyunca İzmir’e yönelik hükümet projelerinin neredeyse tamamında imzası vardı. Beydağ Barajı dışında ‘Çevre yolu, hava limanı, duble yollar’ gibi önemli yatırımların altına imza atan Bakan Yıldırım, Erzincan milletvekili olduğu dönemde bile kentin önemli sivil toplum örgütlerinin elinden ‘Yılın İzmirlisi’ ödülünü almış, İzmir’in CHP’li başkanı Aziz Kocaoğlu’nun övgü dolu sözlerine de defalarca mazhar olmuştu.
Hükümetin İzmir’e yönelik yaklaşımını/dilini ve de politikasını değiştirdiğinin canlı kanıtı olarak 12 Haziran genel seçimlerinde İzmir’den vekil adayı gösterilen ve ortaya attığı 35 proje ile kentin 30 yıllık duraklama dönemine son veren Bakan Yıldırım, ister istemez yerel iktidarı elinde tutan CHP’nin hedefindeki isimlerden biri olacaktı, oldu da…
Ortaya attığı 35 çılgın projenin 13’üne daha ilk yıldan start veren neredeyse her ziyaretinde bir temel atan ya da bir kurdele kesen Bakan Yıldırım’ın bu süreçte İzmir adaylığına yakıştırılması da muhalefetin onu hedef almasının bir nedenidir kuşkusuz ki…
*
Ege TV’deki ‘Söz Meclis’ten İçeri’ programının geçen haftaki bölümünde Bakan Yıldırım’ın farklılaşan üslubunu tartıştık.
Son dönemde kullandığı bazı ifadelerin İzmir ile örtüşmediğini hatırlatıp yeni üslubunu acilen gözden geçirmesi gerektiğinin altını çizdik.
Peki, Bakan Yıldırım’ın üslubunu tartışmaya açarken ona yanıt vermeye çalışırken ‘bir çuval inciri berbat eden’ CHP’lilerin üslubuna sessiz mi kalacaktık? Tabi ki kalmadık. Programın bu haftaki bölümünde de CHP’lilerin özellikle de PM Üyesi Alaattin Yüksel’in üslubunu yatırdık masaya…
Son dönemde İzmir Milletvekili Aydın Şengül’le yaşadığı polemiklerle de sıcak gündemin önemli figürlerinden biri olan Yüksel’in geçtiğimiz hafta sonu Milletvekilleri Mustafa Moroğlu, Hülya Güven ve de çiçeği burnunda İl Başkanı Ali Engin’le birlikte düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği o talihsiz cümleydi ‘seviye tartışmalarına’ neden olan çünkü.  
Kruvaziyer Limanı’na yapılacak AVM’ye yönelik itirazların hatırlatılması üzerine ‘Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye’ vurgusu yapan Bakan Yıldırım’a yanıt vermeye çalışan CHP’li Yüksel, ‘Binali Yıldırım’ı Nasrettin Hoca’nın eşeğine ters bindirir, Erzincan’a göndeririz’ deyince ‘seviye’ tartışmasının fitili ateşlendi bir anda.
Tabi ki bu ifade yaklaşık bir saatlik basın toplantısında söylenen onlarca cümlenin önüne geçerek manşetlere taşındı. Bakan Yıldırım’ın AVM karşıtlarına yönelik kullandığı dilin tartışılabilir bir tarafı olabilir.
Ama sonuçta bu bir atasözüdür. Yani ‘Bu konuda itiraz süreci geçti’ demenin başka bir yoludur. Ama Yüksel’in kullandığı ‘Narsettin Hoca’nın eşeğine ters bindirir Erzincan’a göndeririz’ ifadesi İzmir’in dokusundaki hoşgörü ve demokrasi anlayışıyla bağdaşmıyor ne yazık ki. Tabi ki siyasi nezaket kurallarıyla da…
CHP siyasetinin İzmir’deki en birikimli isimlerinden biri olan Alaattin Yüksel’in eleştirilerini daha sağlıklı, kentin dokusuyla uyuşan cümlelerle sıralamasını beklerdim. Dahası Yüksel gibi deneyimli bir siyasetçinin seviyeyi bu kadar düşüreceğini tahmin edemezdim.
Kaş yaparken göz çıkarmak tam olarak bu olsa gerek!
Oysaki Yüksel-Moroğlu-Güven ve Engin’in ortak basın açıklamasında dile getirdikleri konuların çoğunda haklılık payları var. Mesele doğruları söylemekten ziyade doğruyu nasıl ifade ettiğinizle ilgili bu kez… Bazen kullanılan dil sizi haklıyken suçlu pozisyonuna düşürebilir. Yüksel’in başına gelen tam olarak budur. Umarım İzmir’in gün geçtikçe tansiyonu yükselecek olan yerel siyasetinde seviye daha fazla düşmez. Bu konuda hem Yüksel’i hem de ‘tetikçi’ polemiğinin merkezindeki Aydın Şengül’ü uyarmak gerekiyor. En azından İzmir gibi demokrasinin, hoşgörünün ve de siyasi nezaketin başkenti olmayı çoktan hak etmiş bir kentin siyasetçisi biraz daha dikkatli olmak zorunda. Zaten pek çok konuda ‘seviye’ sorunu yaşayan İzmir’in siyasi seviyesini daha fazla düşürmeyelim.