GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
11 Ağustos 2024 Pazar

Beyaz ekmekte domuz kılına devam!

Sık sık kullandığımız “ekmek parası yolunda can verdi” manşet klişesi derin bir manayı ifade eder. Hayattaki varoluş savaşının en önemli imgesi ekmektir.

Eve götürülecek bir topan ekmek için yollara düşülür. Koşuşturmaların, insanın insanla savaşının vardığı nokta bir topan ekmektir. Çocuklar aç kalmasın, yüzü gülsün diye verilen mücadelenin ödülüdür. Hatta bazen ölümdür kavganın ödülü…

Anamızın ak sütü gibi helal olan ekmeğin içinde peki ne var?

Domuz kılı.

Konuyu tarım yazarı ve aynı zamanda yazarımız Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’ya sordum. En az barajlardaki su sorunu kadar ele alınması gereken bir konu…

Ekmek üzerine yazmaya kara verdiğimde Sayın Kaymakçı’nın yazısı ile karşılaştım. Ekmeğin bileşkelerini aktardığında yıl 2012’ydi.

Hatırlayalım:

“Beyaz ekmeğe on kadar kimyasal madde konuluyor. Bunların kimilerini yazıyorum:

*E 170 kalsiyum karbonat. Yüksek dozlarda zehirleyici. Safra, böbrek taşı, hemoroit, müzmin kabızlık, fistül kanaması gibi hastalıklara neden olabiliyor

*E 471, E 477 mono ve di-gliseridler ve modifiye edilmiş fırkaları. Bitkisel ve hayvansal olabilir. Domuzdan elde edilenleri de var.

*E 280 propiyonik asit, E 281 sodyum propiyonat, E 282 kalsiyum propiyonat,

*E 283 potasyum sorbat. Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına neden olabilir. Ekmeklerde yaygın olarak kullanılıyor.

*E 200 sorbik asit. Cilt kaşıntılarını ortaya çıkartıyor.

*E 420 sorbital. Kıvam artırıcı, tatlandırıcı, nem tutucu... Bebek ve küçük çocuk gıdalarında kullanılması yasaktır. Fazla miktarlarda alınırsa baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve kan şekerinin yükselmesine neden oluyor.

*E 920 sistain: İnsan saçından, başta domuz olmak üzere hayvan kılından, tavuk tüyünden elde edilir.

*E 924 potasyum: Un işleme ajanıdır. Fazla miktarda alınırsa bulantı, kusma, ishal ve sancı yapıyor.

*E 928 benzoil peroksit: Unu beyazlatmak için kullanılıyor. Ekmeklere bunları dışında çeşitli boyalar konuluyor”

Yazının üzerinden 12 yıl geçmiş. Sayın Kaymakçı’ya neyin değiştiğini sordum. Aldığım yanıt “hiçbir şey” oldu. Çünkü yeni bir düzenleme gelmemiş.

Çok ucuz olan ve alt gelirlinin doyması için olmazsa olmazı beyaz ekmektir. Tam buğday ekmekleri fiyat olarak daha pahalı… Günlük kaç ekmeğin evde tüketileceğinin hesap edildiği yoksul evlerinde ise tam buğday ekmeğe dönmek gibi bir gündem zaten yok. Maddi durumu bir tık iyi olan kitlede ise beyaz ekmeğe karşı mesafe olduğu görülüyor.

İçindekilere bakıldığında beyaz ekmek konusunu bir gelecek sorunu olarak okumak gerekir. Çünkü nişasta bazlı gıdalar insülin endeksini harekete geçiriyor ve bu şeker hastalığını ve obeziteyi tetikliyor. Hem şeker hastalığı hem de obezitede Avrupa birincisi olduğumuz rakamlarla ortada.

Bu konuda farkındalığa ihtiyaç var. Beyaz ekmek satışı yapılan yerlerde sigara gibi “sağlığa zararlıdır” ibareleri asılabilir. Pandemi döneminde keşfedilen tam buğdayla evde ekmek yapma hikayesi teşvik edilebilir. Yerel yönetimler tam buğday ekmeğini teşvik edecek çalışmalar yapabilir. Çok kapsamlı bir kampanya ile Türkiye’deki obezite ve şeker hastalığının önüne bir nebze olsun geçilebilir.

Anamızın ak sütü gibi helal kazanılan ekmeğe haram katılmasını engelleme konusunda ise adım atılır mı? Bugüne kadar olmadı. Kafaya kuma gömmeye devam.