GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
16 Kasım 2021 Salı

Başı göklere değen destan!

Kütüphanemde en az bir düzine “Nutuk” var…

Farklı tarihlerdeki baskılarıyla…

Yarısının ilk sayfalarında hediye edenlerin imzaları var…

Çok kıymetli benim için…

O hazinenin arasına yeni bir “Nutuk” katıldı…

Ağırlığı 20 kilo!

Bu nasıl bi’özel “Nutuk” diyeceksiniz?

Az sonra geleceğiz oraya…

***

Dünya liderlerinin hiçbiri…

Bu fani aleme…

“Nutuk” gibi, bir eser bırakıp, gitmemiş!

Bir üfürdün mü?

Uçup giden birer / ikişer satırlık “atasözü” yerine geçen sözcükleriyle…

Geride kalan fotoğraflarını soldurmamaya çalışmışlar…

Becerebildikleri ölçüde tabii…

Kimi…

Ünlü komutan Napolyon Bonapart gibi…

“Ölüm hiçbir şeydir ama mağlup ve şerefsiz yaşamak, her gün ölmektir!” diyerek, tarihte bir ayak izi bırakmış…

Kimi de…

Amerika’nın ilk başkanı George Washington’un yaptığı gibi…

“Ayakta ölmek, dizüstü yaşamaktan daha iyidir…” veciz sözüyle, “Beni unutmayın…” demeye getirmiş…

***

Peki…

Destan yazan var mı?

Yok…

Milletinin gençliğine vatanı emanet eden var mı?

Yok…

Ulusuna yol haritası çizen var mı?

Yok…

O zaman…

Atatürk’ün bizzat dört ayda kaleme aldığı…

Milletine armağan etmeden önce…

Gazi Meclis’in çatısı altında…

Altı gün boyunca…

(15-20 Ekim 1927)

Toplam 36 saat 33 dakikada seslendirdiği…

“Büyük Nutuk”un…

Kıymetini bilelim, içimiz daraldıkça okuyalım…

Aslında…

Yüz yıllar boyu unutulmayacak bir “Destan”ın…

Rehberliğinden uzaklaşmayalım…

***

Günde altı saat durmadan okumak zor iştir…

Gazi, bunu bizzat yaptı…

Son gün 6.5 saat durmadan yazdıklarını seslendirdi…

O konuşma tamamlandığında…

Ertesi gün…

Gazetelerde tam metin olarak yayınlandı…

Şurası çok önemli…

Tarihin hiçbir evresinde…

Halka hesap vermek için kendi isteğiyle ortaya çıkıp…

Bu denli uzun konuşma yapan bir devlet adamı…

Bi’daha gelmedi…

Geleceği de büyük olasılıkla mümkün değil…

Ne mutlu ki…

94 yıldır…

“Nutuk”taki satırların gölgesinde başımız dik yaşıyoruz…

***

Cumhuriyet tarihimizin…

En büyük destanıdır Nutuk…

Duru, temiz, etkileyici, ibretlik ve…

Her milleti kıskandıracak o destan…

Şu cümleyle başlıyor:

“1919 yılı Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım… Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir…”

Ve şu cümleyle sona eriyor:

“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu bu ahval ve şerait (bu durum ve şartlar) içinde daha vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Söyleyin lütfen…

Var mı?

Koca bir milleti ayağa kaldıran böyle bir destan?

***

Dönelim başa…

Adımıza gelen ağır kargoya…

O kutunun içinden…

Benzersiz bir “Nutuk” çıktı…

Folkart’ın…

15’inci yıl armağanı…

Büyük emek…

Altın alın teriyle yoğrulmuş emsalsiz “Destan”

İyi de…

Folkart’ın armağanını “benzersiz” yapan nedir?

İzmirliler, hatırlayacaktır…

Folkart…

Atatürk’le ilgili bir rekoru elinde tutuyor…

Nasıl bir rekor bu?

Birkaç yıl önceye gidelim…

Folkart Galeri’de…

“Büyük Dahi Gazi Mustafa Kemal Atatürk” sergi açılmıştı…

Eksiksiz bir sanat şöleniydi…

Tam sekiz ay kapıları açık kaldı o rüya gibi serginin…

Türkiye’nin dört bir yanından İzmir’e gelen 200 bin kişi gezdi…

Sergi, Atatürk’e katıksız sevgi selinin ifadesiydi…

Folkart Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak

İşte o unutulmaz sergiden sonra…

Ulu Önder’in gelecek kuşaklara armağan ettiği eseri “Nutuk”un…

Çok özel bir baskısının yapılmasının…

Anlamlı olacağına karar verdi…

Hazırlıklar 14 ay önce başladı…

Projenin direktörlüğünü…

Folkart Galeri’nin Genel Koordinatörü Fahri Özdemir üstlendi…

Bi’anda…

Nutuk’un, “tıpkı basım” fikri parladı…

Projenin…

“Nutuk”un önüne kesinlikle geçmemesi için…

Folkart’ın…

Kurumsal İletişim Direktörü Ünal Ersözlü titiz bir çalışma sergiledi…

Bu güzel ülkede…

Cumhuriyet tarihçiliğinin…

En yetkin ve öncü isimlerinden olan Prof. Dr. Zafer Toprak Hoca…

Büyük bir coşkuyla…

Üstüne düşeni…

Genç bir ekiple aylar süren bir “emek fırtınası”na dönüştürdü…

***

Şimdi o değerli eser…

Türkiye’de ve yurtdışında sadece…

Toplam 1.500 kişiye ulaşacak ve…

Bir daha ek bir baskısı olmayacak…

Çünkü…

Eserlerin tümü “numaralı” olarak üretildi…

***

Mesut Sancak…

Folkart’ın 15’inci yıldönümünde…

Türkiye’ye…

Anlamlı bir armağan sunabilmenin gururunu yaşıyor…

Ve diyor ki:

“Nutuk, bu ülkeyi gelecek nesillere emanet eden bir anlayışın, kutsal belgesidir…”

***

Üç cildin birincisinde…

“Egemenliğe Giden Yol” anlatılıyor…

İkincide, Nutuk’un özgün metni var…

Üçüncü ciltteki sürpriz, “Nutuk”un tıpkı basımı…

***

Bitiriyoruz…

Manevi kızı Afet İnan’ın anlattığı bir özel anı ile…

Ulu Önder…

Nutuk’u seslendirmeden önce Dolmabahçe Sarayı’nda…

Arkadaşlarına…

“Oturunuz ve dinleyiniz…” diyor…

Sonra…

Nutuk’un sonuna koyacağı satırları…

Yüksek sesle okumaya başlıyor…

Metni okuyup bitirdiği zaman…

İki damla gözyaşını kimselerden saklamıyor…

Özellikle…

“Gençliğe Hitabe” bölümünün okunduğu akşam…

Atatürk adeta coşuyor:

“Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini

sulayan kanların karşılığıdır... Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum…”

Ardından okumaya devam ediyor…

Ancak…

Sesi daha da kısılıyor, titriyor, gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor:

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ebediyen muhafaza ve müdafaa etmektir!” diye başlayan ve “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diye biten Gençliğe Hitabe’yi okuduktan sonra cebinden çıkardığı mendil ile gözlerinin yaşını siliyor ve…

Alkış tufanı arasında yerine oturuyor…

***

Bir destandır “Nutuk”

Hatırlayana…

Okuyana…

Onun satır aralarında “Ata’nın izini” arayanlara…

Koruyana…

Her cümlesine aşkla bağlananlara selam olsun…

Nokta…

Sonsöz: “Adalet dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – Nutuk’tan…”