GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
29 Aralık 2021 Çarşamba

Balkan Muhacirleri üzerine…

Türkiye ile Yunanistan arasındaki aralıksız savaş dönemi 1820’de Mora Katliamı ile başlar ancak 10 Haziran 1930’da imzalanan Etabli Antlaşması ile ılımlı bir hale dönüşür.

Türk Hükümeti’nin daveti üzerine Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos, 27-31 Ekim 1930 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret etmiş, ziyaret esnasında 30 Ekim 1930’da askerî, ticarî ve dostluk muhtevalı üç ayrı anlaşma imzalanmıştır. Bir yıl sonra da Türkiye Başbakanı İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras Yunanistan’ı ziyaret etmişler ve dostluk ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu yakınlaşma, Avrupa’daki siyasî ve askerî gelişmelere bağlı olarak diğer Balkan devletlerinin de katılımı ile 9 Şubat 1934’te Balkan Antantı’nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. II. Dünya Savaşı evvelinde ortaya çıkan bu yakınlaşma, Türk-Yunan siyasî ilişkilerine önemli katkılar sağladığı gibi, Selanik Belediyesi tarafından doğduğu evin Atatürk’e armağan edilmesi jestini de beraberinde getirmiştir.

Selanik Belediye Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim 1933’te yaptığı özel toplantıda, Cumhuriyetin 10. Yılı münasebetiyle, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin duvarına bir hatıra plaka takılması ve evin hâli hazırdaki sahiplerinden satın alınarak, Mustafa Kemal Paşa’ya hediye edilmesini kararlaştırmıştır (29 Ekim 1933 Tarih ve 488 Nolu Karar). Aynı gün, “Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri Gazi Mustafa Kemal burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha, Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıl dönümü münasebeti ile konulmuştur. Selanik, 29 Birinci Teşrin 1933” yazılı plaka duvara çakılmış ve merasim yapılması ise Balkan Antantı delegelerinin Selanik’e geleceği güne bırakılmıştır. Ayrıca bir gün sonra Belediye Meclisinin evi satın alma kararı, Selanik Belediye Başkanı Apostolis Kozmopidos imzasıyla Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğuna bildirilmiştir.

Atatürk’ün Selanik Evi’ne plaka çakılması töreni, önceden kararlaştırıldığı gibi Balkan Antantı Delegasyonu tarafından 4 Kasım 1933’te gerçekleştirilmiştir. Törende Balkan Konferansı Reisi Anastasya “Mustafa Kemal, yalnız dost bir milletin reisi değil, aynı zamanda vatanını kurtarmış ve Türk milletini tekemmül ettirerek bütün diğer Balkan milletleriyle takarrûbunu mümkün kılmaya muvaffak olmak suretiyle Balkan milletleri ittihadı mefkûresinin en harr müdafii olduğunu” vurgulayarak, Mustafa Kemal Paşa’nın Balkan milletlerinin dayanışmasında oynadığı rolü anlatan bir konuşma yapmıştır.

***

Büyük Atatürk Balkanların bir barış coğrafyası olmasını istiyordu. Bu ideal için çok çaba sarfetti ama hem II. Dünya Savaşı’nda hem de Yugoslavya’nın dağılma sürecinde onbinlerce insan hayatını kaybetti…

Türkiye için Balkanlar bir göç coğrafyasıdır. Bölge siyasî ve stratejik nedenlerle Avrupabüyük devletlerinin çıkar çatışmalarına sahne olmuştur. Osmanlı Devleti’nin güçlü olduğu devirler dışında Balkanlar coğrafî, tarihî, etnik ve dinî nedenlerle parçalanmış şekilde kalmıştır. Atatürk bunu biliyordu ve bu nedenle Balkan Paktı’nı imzaya açmıştı.

***

93 Harbi de denilen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan başlayarak büyük muhaceret yaşandı. Bu savaşın Osmanlı için toprak kayıplarından çok daha ağır sonuçları oldu. Sivillerin doğrudan hedef alındığı ilk ve en acımasız savaştı. Kaybedilen topraklarda ve sonradan Bulgaristan olacak ülkede yaşayan Türkler, toptan kıyıma ve sürgüne tabi tutuldular. Bir milyonun üzerinde insan süngülerin önünde yollara düştü ve bunların yüz binlercesi can verdi.

1912-13’teki Balkan Savaşları, ardından 1914-18 I. DünyaSavaşı ile milyonlarca Osmanlı Vatandaşı Anadolu’ya geldi.

Balkan Savaşları’nı bir gazeteci olarak izleyen Rus Devrimi’nin ikinci önderi Troçki, işlenen insanlık suçlarını günü gününe yazan nadir gazetecilerdendi: Prizren “ölüm krallığı gibi görünüyor. Arnavut evlerinin kapıları çalınıyor, erkekleri dışarı çıkarıp anında vuruyorlar. Yağma, talan ve tecavüzlerin ise haddi hesabı yok.”

Balkanlar’daki Müslüman nüfusunun yüzde 35’i sürülmüş, yüzde 27’si kıyıma uğramıştı. Kalanlar artık azınlıktaydı. “Irklar savaşı” meyvesini vermiş, yüz yıla yayılan etnik temizlik hareketi sonucunda Türkler, Balkanlar’ın hayatından uzaklaştırılmıştı. Bu da yetmemiş olacak ki, Balkanlar’da kalan Türklerin, Arnavut ve Boşnakların Türkiye’ye sürgünü 2000’li yılların başına kadar devam etti.

İşte bu yazının başında saygı ile andığım Büyük Atatürk bu acıların yeniden yaşanmasını istemediği için Balkan Paktı ile kalıcı barışı istiyordu.

Bu mevzuya bugün girmenin nedeni geçen hafta Bursa’da bana armağan edilen bir kitap.

Balkan Rumeli Sanayicileri ve İşadamları Derneği üyesi onlarca dostum var Bursa’da… Kısaca BEV adını taşıyan BalkanTürk Eğitim Vakfı da bu dernekten doğmuş ve çok değerli projelere imza atan bir kuruluş. Bu vakfın yönetim kurulu üyesi sevgili dostum Adnan Sözeri ile birlikte Vakıf Başkanı İlhan Uslu’yu ziyaret ettik geçen hafta.

BEV kısa geçmişine rağmen Bursa'da önemli işler yapıyor. Vakıf gelirini üniversite öğrencilerine burs vererek harcıyor. İlhan Uslu, vakfın en önemli hedeflerinden birinin kız yurdu yaptırmak olduğunu da ifade etti ve bana geliri bu yurda harcanacak bir kitap sundu.

Bursa’nın önde gelen yazarlarından biri olan Dr. Murat Kuter'in  'Bursa'ya Değer Katan Balkan Muhacirlerimiz 1' adlı kitabı hemen orada okumaya başladım ve her biri birbirinden değerli insan öykülerinin tanığı oldum.

İnsanların hayatlarını nasıl değiştirebildiklerine tanık olmak isterseniz bu kitabı herkese tavsiye ediyorum… Teşekkürler BEV.