GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
25 Şubat 2019 Pazartesi

Aynılaşıyorlar

Türkiye’nin yeni yönetim biçiminde taşlar yerine oturmaya başladı; Seçimle gelen bir otokrat, İktidar partileri ittifakı, muhalefet partileri ittifakı, atanmış bir kabine, sınırlı yasama yetkisine sahip bir parlamento… Hepsi tuhaf bir uyum içinde çalışmaya başladı.

Giderek görünür hale gelen CHP gerçeği;

CHP’nin ana muhalefette izlediği politikanın, yeni yönetim sistemini ve kurulmakta olan yeni rejimi meşru kılmaktan öte bir işlevi yok gibi…

Yerel seçimler sürecinde adaylar belirlenirken görüldü ki her iki cenahta da siyasi figürler fena halde benzeşmeye başladı. Yeni rejimi inşa eden “üstakıl” öyle uygun görüyor olmalı… Ankara’da, İstanbul’da ve daha birçok şehirde CHP ile AKP adayları yer değiştirse, inanın hiçbir şey fark etmeyecek. Araya karışmış birkaç solcuyu istisna olarak görmek yerinde olur.

Aydınlanma devrimiyle ortaya çıkan batılı toplum, modern müslümanlarla buluşuyor. Veya müslümanlar kapitalist topluma entegre oluyor… Ilımlı islam dedikleri…

Türkiye’nin içinden geçtiği değişim sürecinde izlenen politikanın yeni sosyolojiyle buluşma ihtimali, değişimin karakteri hakkında bize bilgi verecektir. Ancak böyle bir tahlil, bu aşamada ne kadar mümkündür bilemiyorum. Akademisyenler söyler herhalde…

Şimdiki halde, AKP ile CHP arasındaki mesafelerin hızla ortadan kalktığını, aksine birbirlerini bütünlemekte olduklarını, söylemekle yetinmeliyim.

CHP’li Atatürkçüler ne kadar kızarsa kızsın, CHP’de böyle bir durum var. Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, Yeni Türkiye’nin yeni yönetim sisteminin muhalefet oluşumunun mimarlarıdır.

Peki, bu ahvalde ne olacak?

Hiçbir şey olmayacak. Ülkenin iç dinamikleri zayıf. Toplumsal bellek hakeza…

“Meclis Başkanı Anayasayı çiğnese de olur. Nasıl olsa geri dönecek!” “Cumhuriyet’i kurarken milyonlarca şehit verdik!”  “… Allah’a inanıyorsanız bu kanuna evet diyeceksiniz.”

Bunları Kılıçdaroğlu söyledi. Demek ki ne Cumhuriyet ne Anayasa ne laiklik umurunda…

Kılıçdaroğlu, milyonlarca şehit, diyor. Hâlbuki Kurtuluş Savaşı boyunca cephelerde şehit düşen asker sayısı, 10 bin civarında. Hastalık ve başka nedenlerle toplam kayıp, 37 bin düzeyinde. Hadi, Çanakkale Savaşı’nı da dâhil etti diyelim; Şehit sayısı genellikle 250 bin olarak belirtilmekle birlikte, Genel Kurmay yayınlarına göre bu sayı 57 bin dolayında.

Halkı budala yerine koyulacak bir kalabalık olarak görmeye alışan siyasetçiler, böyle özensiz konuşmalar yapmakta bir sakınca görmüyorlar.

Siyasal partilerin en ciddi meselesi, siyasetin finansmanı ve iktidar zümresine dâhil olmak… Gerisi hamaset… Cumhuriyet aydınlanması, sosyal devlet, hukukun üstünlüğü, adalet, eşitlik, özgürlük; hepsi de içi boşaltılmış propaganda malzemesi...

Cumhuriyet devriminin getirdikleriyle CHP yönetiminin nerede buluştuğu benim meçhulüm.

Aynılaşıyorlar. Bir süre sonra, onları birbirinden ayırt etmekte iyice zorlanmaya başlayacağız. Hele ne söylediklerine değil de ne yaptıklarına bakıldığında, hepsi aynı tornadan çıkmış gibi…