GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
11 Temmuz 2020 Cumartesi

Ayasofya siyasetin neresinde?

Daha yeryüzünde İslamiyet diye bir din bile yokken, Ayasofya Kilisesi, İstanbul’da vardı… Sonra İmparatorluk döneminde minareler eklenip camiye dönüştürülmüş... Cumhuriyet döneminde statüsü değiştirilmiş ve 1934 yılında bir Bakanlar Kurulu Kararı ile müze statüsü kazanmıştı…

***

Anadolu, farklı inançlara ev sahipliği yapmış bir yer olarak sayısız kiliseye sahip bir coğrafyadır. Yüzlercesi yıkılmış ve onlarcası zamanla camiye dönüştürülmüştür… Bir o kadarı da kilise olarak varlığını koruyabilmiştir…

Ayasofya’yı müze haline getirmek, onu kültürel miras olarak korumanın en iyi yoluydu… Bu şekilde Ayasofya hem kilise hem cami olarak çok dinli çok kültürlü bir mirastı... Hem Hristiyan hem de Müslümanlar için kutsal bir mekandı… Ama daha da önemlisi, UNESCO’nun Dünya Kültürel Miras Listesinde yerini alarak, insanlığın ortak değeri olduğu da tescillenmişti…

***

Ayasofya, dinci politikacılar ve partiler tarafından zaman zaman çeşitli dozlarda gündeme getirilmiş, milliyetçi ve muhafazakar kitlelerde bir rövanş ve fetih duygusu beslenmiştir…

***

Ayasofya’ya müze statüsü kazandıran 1934 yılındaki Bakanlar Kurulu kararının iptalini her ne kadar Danıştay sağladıysa da, bu hukuki değil siyasi bir karardır… Aynı yasalara dayanarak kısa bir süre önce bu başvuruyu reddeden Danıştay, bu defa neden farklı karar vermiştir? Çünkü, artık “Tek Adam Rejimi”nde hiçbir kurum kurallara ve geleneklere göre işlememektedir…

Tek adam rejimi, Ayasofya’nın müze statüsünü iptal ederek nasıl bir murat ummaktadır? Cami ihtiyacı mı vardı? Hayır… Batı dünyası ile hesaplaşmak niyetinde midir? Sanmıyorum... Ama bu mesajla iç kamuoyunda bir etki yaratmak istemektedir…

Tek Adam rejimi, bu karar ile karşısında yer alan partiler bloğunu, karşı çıkamaz konuma sokmuştur. İyi Parti ile Saadet Partisi seçmen tabanı gereği buna zaten karşı duramazdı. Ama laiklik ve cumhuriyet duyarlılığı olan kitlelerin desteğine dayanan CHP de, bu karar karşısında kısmi felç refleksleri gösterdi…

***

Karar hukuksuzdu, tepki veremediler. Din istismarıydı, Muharrem İnce, “Davet gelirse Cuma namazını Ayasofya’da kılarım” dedi. Hadi seçmene de selam çakalım diye, “Atatürk’e dua ederim” diye ek de yaptı… Atatürk Ayasofya’dan dua isteseydi, orayı müze mi yapardı? Memlekette dua edecek cami mi kalmadı?

Konunun din, ibadet ve dua ile ilgisi yok zaten. Karşılıklı popülizm oyunları…

***

CHP, hukuken ve ahlaken çok hatalı olan bu karara tepki göstermesi durumunda, Millet İttifakı’nda çatlama olacağı beklentisi ile mecalsiz kalmıştır. Kutuplaşmış seçmen blokları içinde Millet İttifakı biraz daha eğreti olduğu için, Kemal Kılıçdaroğlu daha tavizkar bir çizgi izlemektedir...

Ayasofya kararı Tek Adam Rejimi’nin ömrünü uzatmak için kullanılan bir hamledir… Hem muhalefet bloğunu etkisizleştirmek hem de kahir ekseriyeti milliyetçi muhafazakar olan seçmen kitlelerine yeni bir gaz verme taktiğine kurban edilmiştir Ayasofya…