GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Mayıs 2020 Çarşamba

Aşk olsun sana çocuk!

“İdealler”in ve “İhtiraslar”ın kuşağıdır, “68’liler”...
Türkiye’nin devrimci liderlerini çıkarmak “68 Kuşağı”na nasip oldu...
Koruyucuydular... Adaletliydiler... Paylaşımcıydılar...
İstekleri, göz korkutacak şeyler değildi...
“Daha fazla özgürlük...” onlara yetiyordu...

**

Deniz Gezmiş’le yol arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan...
48 yıl önce (6 Mayıs 1972) bu sabah darağacına çıkarıldılar...
Kıymık kadar bile...
Boğazlarına dolanan Azrail’den korkmadılar...
Ama...
Onlar’ın cansız bedenlerinden korkanlar...
Üç yoldaşın yanyana gömülmesine bile izin vermediler!

**

Peki, suçları neydi bu gençlerin?
İdeallerinin peşinde koşmak...
Neydi bu ideal?
“Tam Bağımsız Türkiye...”

**

Hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, savurganlık bitsin istiyorlardı...
Aslında geçmişe bakarak...
Geleceği görüyorlardı...
Belki de en büyük suçları...
Geleceği görmekti...
Kimseye kurşun sıkmadılar...
Kimsenin canına kıymadılar...
48 yıl önce bu sabah...
Aynı zamanda...
Bir kuşağın ideallerinin “ipe çekildiği” tarihtir; yazın bi’kenara...

**

“Yasaklamak yasaktır” dedikleri için coplandılar...
“İnsanlığın özgürleşmesi ya toptan olacak ya da olmayacak” diye bağırdıkları için poliste işkence gördüler...
Ama...
Şu slogandan asla vazgeçmediler:
“Devrim inanılmaz bir şeydir; çünkü gerçektir...”

**

Yer; şimdi müze olan Ankara Ulucanlar Cezaevi...
Tarih; 6 Mayıs 1972...
Saat: 01.00...
Deniz Gezmiş’in ayakları zincirli, elleri arkadan bağlı...
Darağacına bakan pencereye karşı...
Babası için...
Gardiyana yazdırdığı son mektubunu tamamlıyordu:
“Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım... Oğlun Deniz Gezmiş...”
İnfaz Savcısı...
Deniz’in yüzüne karşı idam kararını okudu...
“Bir diyeceğin var mı?” diye sordu...
Deniz sadece...
“Bu karar bana ait” diyerek, acı acı gülümsedi...
Savcı görevlilere...
“Zincirleri çözün!” emrini verdi...
Bir görevli anahtarla zinciri çözmeye çalıştı ama...
Açamıyordu...
Başka anahtar denediler yine olmadı...
Birisinin, “Zincirleri çözmeye gerek yok, sehpaya zincirle çıksın” dediği duyuldu...
Savcı ters ters baktı:
“Bunlar efendi çocuk, prangayı çözelim!”
Acele bi’çilingir bulup getirdiler...

**

Deniz, zincirlerini çözen görevliye rica etti:
“Postallarımın bağını bile bağlamaya vakit bırakmadan apar topar getirdiler... Sehpada bu haliyle postallarım ayaklarımdan düşecek... Onları bağlar mısın?”

**

Deniz’e, beyaz bezden dar bir idam gömleği giydirdiler...
Gitme zamanı gelmişti...
Avukatlarına veda etti...
Çevresini acı bir gülümsemeyle süzdü...
Avludaki sehpaya doğru metin adımlarla yürüdü...

**

İdam gömleği dar, elleri arkadan bağlıydı...
Sehpaya destekle çıktı...
Sehpada üç ayaklı bir tabure vardı...
Deniz, ona da çıkıp...
İlmiği boynuna kendisi geçirmeye çalıştı...
Birden...
Gecenin karanlığını yırtan bir sesle bağırmaya başladı:
“Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı...”
Görevliler telaşlandı...
Deniz’in cümlesi bitmeden...
Cellat aceleyle tabureyi altından çekti...
Genç adamın uzun boyunu cellat hesap edememişti...
Deniz’in ayakları...
Taburenin altındaki masaya çarptı...
Hemen masayı da çektiler...
Saat, 01.25’i gösteriyordu...
Göğsüne karar özetini astılar...

**

10 dakika sonra doktor nabzına baktı...
Deniz’in nabzı çarpıyordu...
Beklediler...

**

15 dakika sonra tekrar nabzı kontrol ettiler...
Deniz’in nabzı durmamıştı...
Bekliyorlardı...

**

Deniz ipin ucunda bir dal gibi...
Alaca karanlıkta ağır ağır dönüyordu...
50 dakika öyle kaldı...
02.15’te ipi kestiler...

**

Bitiriyoruz...
Can Yücel’in...
Deniz Gezmiş’in idamından sonra yazdığı şiirle...

Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun...
Acıyorsam sana anam avradım olsun...
Elbette Türkiye’de de en uzun koşuysa devrim...
O, onun en güzel 100 metresini koştu...
İlk o fırladı lüverden en sekmez mermisiynen...
En hızlısıydı hepimizin, ilk o göğüsledi ipi...
Açıyorsam sana anam avradım olsun...
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun...
Nokta...

Hamiş: Nihat Behram ve Bülent Baratalı katkılarıyla...

Sonsöz: “Nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne; beni göreceksin... / Deniz Gezmiş - Devrimci öğrenci lideri ve Siyasi aktivist...”