GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
17 Eylül 2022 Cumartesi

Anahtarsız kelepçeler

Müzik Önerisi : Alıştım Artık – Demir Demirkan

İnsan bu hayatta her şeye alışıyor.

Bir duruma, bir işe, bir komşuya, bir maddeye, bir davranışa alışıyorsun.  

Hor görülmeye, yok sayılmaya, itilip kakılmaya alışabildiğin gibi koltuğa, makama, iyiye, rahata, iltifata alışıyorsun.

Sigaraya, abur cubura, tatlıya, kahveye, sabah çayına, sakıza alışıyorsun.

Çok konuşmaya, sessiz kalmaya, mırıldanmaya, söylenmeye, atıştırmaya alışıyorsun.

Çikolataya, turşuya, patates kızartmasına, dondurmaya alışabildiğin gibi; yürümeye, koşmaya, yüzmeye, bisiklete binmeye, merdiven çıkmaya alışıyor insan.

Kalabalığa da yalnızlığa da alışıyorsun. Sessizliğe ve gürültüye alıştığın gibi. Korna seslerine, egzoz dumanına alışabiliyorsun. Toprak kokusunun yağmurun parfümün çöp kokusunun alışıklığı da olabiliyor.

Televizyon seyretmeye, kitap okumaya alışıyorsun. Gece hayatına, inzivaya, evliliğe, bekarlığa, çocuklu olmaya, evde oturmaya gezmelere alışıyorsun.

Azla da geçinmeye alışıyorsun çokla da.

Kendi iç sesine de alışıyor insan dışarıdan gelen binlerce çatlak sese de.

21 günlük bir zaman gerekiyormuş edinmek istediğin iyi bir huy varsa. Sporsa başlamak istediğin tam 21 gün arka arkaya yaptığın takdirde vücut kendiliğinden o rutine giriyor ve sen istemesen de yaptığın tekrarı arar oluyormuş.

Bir alışkanlıktan vazgeçmek bir başkasına yer açmak gibi. Sigara alışkanlığın varsa içmeme alışıklığını kazanmak için aynı şekilde mahrumiyete alışman gerekiyor. İlk 21 gün zorlu ancak krizleri atlatabilirsen o mahrumiyete de alışıyorsun bir süre sonra.

Alışkanlıklarımız ya hizmetçimiz ya da efendimiz olabiliyor. Sürekli yaptığımız her şey kendi alışkanlıklarımızı oluşturuyor, bir bakmışsın huyun olmuş farkında olmadan yapmaya devam ettiklerin. Ve devam ettiklerin yaşadığın hayat oluyor arkana baktığında.

Her şey bizim elimizde. Bazen korkularımız bizi vazgeçiriyor alışkanlıklarımızdan, bazen ise korkuyoruz alışkanlıklarımızdan vazgeçmekten. Sımsıkı sarıldığımızda oluyor, aldırmadığımızı sandığımızda.

İnsanız ve garibiz işte tutarsız davranıyoruz alışkanlıklarımız mevzu bahis olduğunda, bizi biz yapan unsurların kâh yabancısıyız kâh akrabası.

Ruhumuzu körelten alışkanlıkları bırakmak mümkün mü?

Ya da zaten tekrar tekrar yapageldiğimiz, yapmayı bildiğimiz şeylerin uyuşturuculuğuna kapılmadan hayatımızı değiştirebilmek?

Her bir alışkanlığımız anahtarı denize atılmış birer kelepçe gibi. Benliğimizin hapsine izin veriyoruz, hareket kabiliyetimizi sınırlıyoruz, giderek o kelepçelere karşı uysallaşıyoruz, uysallaştıkça güçsüzleşiyoruz.

Alışkanlıklar bağımlılığın ve bağlılığın en kötü haline dönüştüğünde düşünce sistemimiz de çöküyor, kendimize kurduğumuz bir tuzak gibi kapana kısılıyoruz. Halbuki yaşadıkça daha iyiyi bulmak değil mi istediğimiz?

İnsan doğruları bulmalı. Alışkanlıkları doğruyu bulmaya köstek değil destek olmalı.

Yanlışlarını fark edip doğruları hayata geçirebilmeli.

Hayatına geçirdiği bu doğruların gerektirdiği yeni alışkanlıkları edinmeli.

Eski alışıklıklarını törpülemeli belki de terk etmeli. Emekle sabırla kendini gözlemeli hep bir adım ileriye götürmeli.

Saplanıp kalmamalı ne alışkanlıklarına ne de bildiğini sandığı doğrulara.

Her şeye alışıyor insan. En kötüsü de kendisine alışması. Gaz sızıntısı gibi önceleri anlamıyor sonrasında kurtulamıyor kendinden.

Kendini kendine fazlaca kaptırıp uyuşuyor. Demirden bir gömlek giymiş gibi ağırlaşıyor.

Oysa özgürce hafifçe yaşamak istiyor gönül. Alışmadan, bağımlı olmadan yaşamak…

Yaşamaya alışmak, alışmaya çalışmak…

Alışmadan yaşamak