GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
1 Haziran 2015 Pazartesi

Alsancak HDP’yle yıkılıyor!

Yaklaşık altı ay önce, kapalı/dar bir gruba davet edilmiştik sevgili Ümit Yaldız ile birlikte. Farklı mesleklerden aydın insanların/beyaz Türkler’in oluşturduğu grubun misafir konuşmacılarıydık…Ve haftalık mutat toplantılarında günün gelişmeleri ve siyaseti konuklarıyla birlikte yorumlayan grubun o toplantısında konu, yaklaşan seçimlerdi.
Daha çok AKP’nin, CHP’nin ve MHP’nin ne yapacağı ile ilgili tahminlerde bulunan evsahibi gruba, bir konuk olarak ‘HDP’yi göz ardı etmemek gerektiği’ üzerine birkaç cümle sarf etmiş, ardından 7 Haziran seçimlerinin kilit isminin bu parti olacağını söyleyip ‘ben de sizlerin ne düşündüğünüzü merak ediyorum’ diye sormuştum.
‘Buz’ gibi olmasa da ‘serin’ bir hava esmişti doğrusu uzun masada…
Ümit’in de benzer şekilde HDP’nin bu seçime parti olarak katılmasının siyasette yaratacağı tablo üzerine ihtimalleri sıraladığı konuşmasından sonra, çoğunluk ‘teessüflerini bildiren’ bakışlarla görüşlerini sıralamış, masadaki az sayıdaki arkadaş da benim ve Ümit’in dikkat çektiği HDP konusu üzerinde düşünülmesi gerektiği üzerine birkaç laf söylemişti. Nihayetinde ‘yok sayınca yok olmayacak’ bir konuydu HDP ve en azından bu gerçeği kabul ediyordu bu az sayıdaki arkadaş. Ama masadaki çoğunluk, işaret ettiğimiz ihtimallerden hiç hoşlanmamış, dahası hissedilir biçimde rahatsız olmuştu…
*
O toplantının olduğu günlerde HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil, parti olarak gireceğini yeni açıklamış, Türkiye seçim sath-ı mailine henüz yeni adım atmış, ortam bugünkü gibi kızışmamıştı.
HDP’nin seçime parti olarak girme açıklamasının yurt sathında yarattığı heyecan ve karşı heyecan tartışmaları, daha ziyade bu partinin ‘AKP ile danışıklı dövüş içinde olduğu’ yolundaydı. HDP’nin asıl maksadının seçim barajına (gönüllü) takılıp AKP’ye fazladan 50-70 milletvekili kazandırmak olduğu, böylece barış görüşmelerindeki gizli pazarlıklarının sonucunu, 7 Haziran sonrasında ferah feza devşirebilecekleri, neredeyse herkes tarafından dillendirilen bir öngörüydü. Olaya daha ortadan/sağduyulu bakabilenler dahi, AKP ile HDP arasında bir gizli anlaşma olabileceği kuşkusu içindeydi.
Kısaca özetlemeye çalıştığım 6 ay evvelinin haleti ruhiyesi ile geldiğimiz bugünkü duruma bakınca…
Ne yalan söyleyeyim, doğrusu şaşırıyorum.
Elbet 10 güne yakın hastanede, bir o kadar zamanı da evde yaşla/yasla geçirince; dünyevi konulardan kendiliğinden uzaklaşıyor insan.
Televizyon nadiren göz ucuyla izleniyor, akıp giden haberler/gelişmeler göz ucuyla takip ediliyor, ana gündeminiz yaşlılık, hastalık ve ölüm olup çıkıyor doğal olarak…
Yine de bir ay gibi bir sürede oluşan değişiklik inanılmaz geliyor insana; belki de gündemden ‘ölüm’le uzaklaştığım için, sadece bana!
*
Birkaç gündür Alsancak sokaklarını turluyorum. Gördüğüm şu:
Daha 6 ay önce ‘HDP faktöründen bahsettiğimiz için’ belki de o gün konuk olarak bizi çağırdıklarına hafiften pişman olmuş masayı çevreleyenler halihazırda ne diyor, ne düşünüyor bilmiyorum ama sakini oldukları Alsancak semti, HDP’ye oy vereceklerle yıkılıyor!
Semtin göbeğindeki bir kuaförden, ‘hangi müşterime sorsam, HDP’ye oy atacağını söylüyor’dan tutun, butiğinden, kasabından, eczasından çıkın; hepsinde aynı muhabbet: “Müşterilerimizin çoğu HDP’ye oy vereceğini söylüyor, kalanı da CHP’ye…”
Öyle bir hal ki, CHP’nin ‘oy verin gitsinler’ sloganı, sanki HDP’ye mal olmuş durumda. Matematiksel olarak CHP’deki oy artışının AKP’nin iktidar oluşunu engellemeyeceğini, buna karşılık HDP’nin barajı aşmasının AKP’nin tek başına iktidar hayalini silebileceğini görenlerin kararı, ‘HDP’de buluşalım, AKP’yi gönderelim’ sloganında buluşmuş. Birebir görüştüğüm pek çok yerleşik Alsancaklı’nın kafasına, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ancak Selahattin Demirtaş’ın baş edebileceği’ algısı yerleşmiş.
*
Sevgili Ümit, ‘iki miting, iki can alıcı nokta’ başlıklı yazısında, “HDP seçim barajını geçer mi bilinmez. Ama İzmir’deki nefret barajını yıktığı kesin…” diyordu. Bir aydır sahalardan/seçim atmosferinden kısmen uzaklaşıp sahaya yeniden dönmüş biri olarak bir adım ileri gidip “HDP’nin beyaz Türkler’de seçim barajını da geçmiş olduğunu” söyleyeceğim.
HDP’nin İzmir’in çeperlerinde AKP’den, merkezlerinde ise CHP’den oy devşirdiğini, Demirtaş konuştukça sempati ve oyların arttığını… Düşüşe geçen AKP’nin en fazla irtifa kaybettiği illerin başını İzmir’in çekeceğini… Bu kentin bir kez daha seçim sonuçlarıyla ülke genelinde en fazla şaşırtacak sonuçlara gebe olduğunu da ekleyeceğim.
 
Gözleme/tahmine değil, ‘oylara’ dayalı sonucu görmek için şunun şurasında sadece altı gün kaldı. Umarım, sonuç ülkemiz için hayırlı olur, gerginlikle yorulan gönüllerimiz biraz olsun huzur bulur, dinlenir; geleceğe yönelik kaygı ve korkularımız geride kalır. Umarım…