GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
23 Şubat 2015 Pazartesi

Ak Parti muhafazakârlığı

Hiçbir şey eskisi gibi olmak zorunda değil; olamaz da. Çünkü eskiyi her defasında farklı bir yönüyle yaşayarak tükettik.

Geleneklere bağlılık denen “muhafazakârlık”, değişime karşı durularak başarılı olunacağı anlamına gelmez. Muhafazakârlık, bir yeniliği israf etmeden bütün olasılıklarıyla tükettikten sonra mutlaka yepyeniye devrimsiz, devirmesiz geçmektir.

Muhafazakârlığın lügatinde her zaman yenilik vardır ama devrim yoktur. Çünkü devrimde irade olsa da toplumsal bir rıza yoktur. Toplum kendini sindire sindire yenilemek ister. Oysa devrimcinin toplumsal sabrı yoktur; o, nasıl olsa toplum bunu eninde sonunda kabul eder savıyla şiddetin her türlüsünü dener. Sav olarak doğru bir iş yaptığını, toplumun mutlu geleceğini inşa ettiğini düşünür.

Her toplum, genlerinde muhafazakârlığın her tonunu barındırdığı gibi devrimciliği de bütün tonlarıyla barındırır. Her iki akım aynı toplumda bazen çatışma bazen de rekabet halindedir.

Osmanlı muhafazakârlığı, eski paradigmanın her versiyonunu yaşamış ve tüketmişti. Yeniye geçmeye karar verdiğinde, eskiyi koruyarak bir köşede yeniyi inşa etti. Cumhuriyete gelinceye kadar 150 yılda yapılan yenilikler ile eski, bir arada ve rekabet halindeydi. Dünyadaki gelişmeler ve toplumsal talepler ise yeniden yanaydı. O nedenle yeni çok şanslıydı. İlk dönemde Cumhuriyetle değişeni görebilmek ise çok az kişiye nasip oldu:

Oysa Cumhuriyet ile olanları anlamak çok basitti! Çünkü Cumhuriyet, Osmanlı’nın son 150’da başlattığı yenilikleri korudu, hızla önemsizleşmeye başlayan eskiyi ise tasfiye etti. 
Durum bundan ibaretti…

***

Ak Parti, muhafazakâr demokrat bir partidir
.

Ak Parti muhafazakâr bir parti ise bu hükümet
 toplumun sahiplendiği değerleri koruyarak yeniliklere devam etmesi gerekir. 

Yine Ak Parti muhafazakâr demokrat bir parti ise,
 hiç kimse tarafından dillendirilmemiş, gündeme getirilmemiş ve tartışılmamış bir konuyu da yasalaştırmaması gerekir. 

Gündeme defalarca gelmiş fakat icraata geçirilmesine cesaret edilememiş gerekli konular varsa bunları yasalaştırmak da muhafazakâr Ak Parti’nin görevi olmalıdır. Çünkü muhafazakâr siyaset toplumun geleceğini eskinin tekrarı üzerine inşa edemez. Bunun başarılı olması mümkün değildir.
Önemli olan şudur:
Ak Parti’nin gözetmesi gereken tepkilerden biri “direnen statüko” ise diğeri de toplumun “yenilik talepleri” olmalıdır.

Ak Parti’nin çok şaşırtan icraatı;

-Türk Lirasından 6 sıfırın atılması mı,
-Darbecilerin yargılanması mı,
-12 Eylül Anayasının tabu maddelerinin değiştirilmesi mi,
-Anayasının tamamının değiştirilmesini tartışmaya açması mı,
-Cumhurbaşkanını halkın seçmesi mi,
-Sağlık sisteminde önemli değişiklikler yapması mı,
-Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması mı,
-20.000 km duble yol yapması mı,
-Hızlı tren seferlerinin başlaması ve hatların uzatılması mı,
-İsrail’e meydan okuması mı,
-ABD taleplerini reddetmesi mi,
-AB’ye posta koyması mı,
-Kadını koruyan yasaların çıkması mı?
-Dullara, engellilere, yaşlılara, bakıma muhtaçlara mali destek sağlaması mı …
 
Her şey çok mu yolunda, sorun yok mu?
Elbette sorun var, elbette yolunda gitmeyenler de var!
Ama şunu da unutmayalım: Bir sıfırdan her zaman büyüktür, bu kadarlık bir insafa sahip olmak çok zor değil!

Bugünlerde;

Yukarıda saydıklarımızı çoğaltabiliriz.
Bunların hangisi yeni?
Yıllarca kendi aramızda tartışmadık mı?
Sonra Türkiye gündemine taşımadık mı?

Bir gün gelecek bu konular, bir bir yaşama geçecek, umudumuzu yitirmeyelim, demedik mi?

Bunları yaşama geçirmek için onlarca parti her seçimde vaatler listesiyle bizlerden oy istemediler mi, biz de oy vermedik mi?

Daha önemlisi.. O günlerde hep birlikte “Toplumun büyük çoğunluğu bu icraatların yapılması gerektiğine politikacıdan çok daha erken ikna oldu! demedik mi?

Ak Parti iktidar olduktan sonra da “Partiler bunu neden göremedi!

Değişime kulak tıkayanları kim tasfiye etti?
” deyip hayret etmedik mi?
Halk!

Değişimden yana olanı kim ödüllendirdi?
Halk!

Gelecekte son sözü kim söyleyecek?
Yine halk!