GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
26 Haziran 2021 Cumartesi

Ah o Türkan! Yine öptürmedi dudaktan...

Son 75 yıla tarafsız bakın…

Buğulu gözleriyle…

Türkiye’yi mest eden “tek kadın” odur!

Sinema salonlarının kendine has…

O loş karanlığında…

Simsiyah iri gözlerini süzerek…

Baygın baygın bakarkan beyaz perdeden size…

Gazoz şişesini düşürürsünüz elinizden…

Öylesine işler ciğerinize ok gibi o bakışlar yani…

***

Şu kaderin garip cilvesine bakın…

Henüz…

İstanbul Fatih Lisesi’nin ortaokul bölümünde öğrenci olacaksın…

Komşunun kızı Emel Yıldız (Panter Emel) senin elinden tutup…

Film setine götürecek…

Türker İnanoğlu seni görünce gözlerine inanamayacak…

Annesine haber verilecek…

Ve…

Buğulu gözlerin sahibi kız…

Henüz 15 yaşında iken…

“Köyde Bir Kız Sevdim” filmiyle…

Milyonların sevgilisi olacak…

O sırada takvimler, 1960 yılını gösteriyor…

***

Türkan Şoray…

Bir efsanedir…

Bir asrı geride bırakan Türk Sineması’nda…

O’ndan başka kimseye “Sultan” lakabı verilmemiştir…

55 yıl sinema yaptı…

Çevirdiği film sayısı (222) ile bir dünya rekortmeni…

Hollywood’u filan geçiniz…

Bu yaşlı dünyada 222 film çevirmiş başka aktris yok!

Dört kez “Yılın Kadın Oyuncusu” unvanı ile taçlandı…

Aynı zamanda senarist…

Ve yine aynı zamanda yönetmen…

***

Tam bir rekorlar zincirinin yıldızı…

Yeşilçam’ın yakışıklı aktörleri…

O’nunla oynamak için can attı yıllar boyu…

Rekoru…

Ediz Hun’la kırdı; birlikte 20 film çektiler…

Başarısının temelinde şu yatıyor…

O hep seyircinin kalbinde sevgi tomurcuğu oldu…

Bazen haşarı kız…

Kimi zaman çapkın – dolu dolu cilveli çalgıcı kız…

Arada bir Dağlar Kızı Reyhan…

Zengin fabrikatörün ele avuca sığmaz şımarık kızı…

Gecekondu mahallesinin gözleriyle konuşan güzeli…

Kalpsiz gazino sahibinin kemancıya aşık assolisti…

Çalgıcı Roman kızı rollerinin rakipsizi…

O rollerin hepsini kendisine yakıştırdı…

Bir tanecik rol bile O’nu garip göstermedi…

Bu yüzden…

Geçiniz o “Dört Yapraklı Yonca” hikayesini…

O hep masalların…

Sultan’ı olarak kaldı…

Hala muhteşem ötesi muhteşem…

***

Güzellik… Yetenek… Başarı… Zenginlik…

Sultan’ın…

En önemli özellikleri oldu…

Yarım asrı aşan meslek hayatında bi’tane skandalı yok…

Film yıldızı olarak Yeşilçam Endüstrisi’ne…

“Özel Kanunlar” silsilesi koyan tek oyuncu…

İstersen uyma…

Yapımcı olarak “Türkan’sız Filmler” ile avunursun artık…

***

Yıl; 1963…

Yeşilçam, hareketli ve gişe umudu yüksek bir filme başlıyor…

Kurdela’nın adı “Köroğlu Dağlar Kralı”

Başrolleri Fikret Hakan ve Türkan Şoray paylaşıyor…

Türkan…

O tarihte 18 yaşında…

Filmde bol bol öpüşme sahnesi var…

O filmden sonra…

Türkan Şoray’ın “öpüşme sahneleri” tarihe karışıyor…

Yerine ne geliyor?

18 maddeden oluşan “Türkan Şoray Kanunları” geliyor…

Şaka değil; gerçek…

İşte, efsunlu bakışlı yıldızın koşullarından bazıları:

***

Türkan Şoray, senaryoya çekimlerden bir ay önce karar verir...

Beğenmezse, yeni senaryo yazılır…

Filmin yönetmenini ve başroldeki aktörü Türkan Şoray seçer...

Adı afişte en üstte ve tek olarak yazılacaktır…

Filmde öpüşme ve açık sahneler kesinlikle olamaz…

Pazar günleri Türkan Şoray asla çalışmaz…

Türkan Hanım, mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez…

Filmdeki seslendirmeye ancak Türkan Şoray karar verir…

Şirket filmi kendi hesabına çeker, ortağı Türkan Şoray belirler…

Şartlara uymayan film şirketi 100 bin lira ödemek zorundadır…

***

Türkan Şoray Kanunları yürürlüğe girdiğinde…

Yeşilçam’ın ünlü yapımcılarının…

Adeta dünyaları karardı…

Efsane sanatçı o günleri kitabında şöyle anlatıyor:

“Prodüktörler bir araya gelerek toplantı yapıyorlar… Ben bu şartları kaldırmadığım sürece bana film teklif etmemeyi kararlaştırıyorlar... Bu karardan bir gün sonra çok sayıda prodüktör birbirinden habersiz ve gizlice bana sadece kendi firmasına film çekmem için sözleşme imzalatmaya geldi… Hatta iki tanesi istemeden birbiriyle karşılaşmıştı…”
 

***

İsmi lazım değil, ünlü bir yönetmen o günleri şöyle anlatıyor:

“Kendisinden senaryoya uygun oynamasını istedim… Her defasında tepkisi sert oldu… Devamlı bana (Türk Sineması’nın Sophia Loren’iyim… Öpüşmem!) diyordu… Sonra çekimlerde (Aman eteğimi kaldırmam, omzumdan geceliğim düşmesin) diyordu… Sonra restini çekiyordu: (İsterseniz benim yerime Ahu’yu, Banu’lu alın…) demeye başladı…”

***

Türkan Sultan da haksız değildi, aslında…

“Şoray Kanunları”nın üstüne yapıştığını söylüyordu…

“O yıllarda öpüşme, sevişme sahnelerinde seyirci rahatsız olur mu diye sınır koyuyordum… Tam öpüşme sahnesinde kamera çiçeğe dönerdi… (Seyircim ne der?) diye endişeleniyordum... Mine filmiyle tabularımı yıktım… O filmle, Türkan Şoray kanunları kalktı ama hâlâ varmış gibi üstüme kaldı… Yıllarca bıktım şu Türkan Şoray kanunlarından... Değiştirdim artık diyorum kimse inanmıyor…”

***

Sonra n’oldu, biliyor musunuz?

Türkan Şoray, “Öpüşmem…” filan deyince…

Yeşilçam…

Müjde Ar’ı yarattı…

“Ah Güzel İstanbul” filminde oynamayı…

Kabul etmeyince Türkan Şoray…

O cesur roller anında Müjde Ar’a gidiverdi…

(Önemli not: Türkan Şoray bu kanunlardan en dikkat çekeni olan (Filmde öpüşme ve açık sahne olmayacaktır…) kuralını 1983’te evlendiği ve birlikte aynı yıl çevirdiği Mine filmiyle kaldırdı…)

***

Bitiriyoruz…

Yaşımız tutmuyor ama…

Doğum günümüz, günü/saati ile cuk oturuyor…

Türkan Hanım ve bendeniz…

48 saat sonra…

28 Haziran Pazartesi sabahı…

Doğum günümüzü kutlayacağız; kısmetse…

Minik bir farkla…

Maşallah, o 75’i bitiriyor…

Ben, 68’e yelken açıyorum…

İkimize de iyi seneler…

Bu gönülden akıp gelen satırları okuyanlara ise…

Sonsuz mutluluklar…

Nokta…

Sonsöz: “Türkan’la ilk filmimi çekerken, (Sakın gözlerine bakma ölürsün) dediler… (Ölürsem öleyim) diye isyan ettim ve baktım gözlerine… Gözler göz değil, gözistandı… Memleket türküsüydıo… Birlikte çok büyük aşk filmleri çektik… / Cüneyt Arkın – Sinema Sanatçısı…”