GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ahmet Aydın AKANSU
YAZARLAR
27 Mayıs 2023 Cumartesi

Acilen harekete gecilmesi gerekiyor!

ilk satır konunun en çarpıcı tarafıdır. 

Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (World Wide Fund for Nature, WWF) Yaşayan Gezegen Raporu’na göre dünyanın farklı bölgelerinde biyoçeşitlilik kaybı, tahmin edilenden daha hızlı devam ediyor. 

Önce en anlaşılır haliyle biyoçeşitlilik nedir ona bakalım.

Biyolojik çeşitlilik, sürdürülebilir yaşamın en önemli üç ögesini oluşur.

Genetik Çeşitlilik;  Belli bir tür, popülasyon, çeşit, alt-tür ya da ırk içindeki gen farklılığıyla ölçülür. Bu tür farklılıkları, örneğin evcil hayvanların ve tarımsal ürünlerin üretilmesini ve yabanıl yaşamda değişen koşullara uyumu sağlar.

Tür Çeşitliliği; Bir grup organizma genetik olarak benzerlikler gösterir ve karşılıklı olarak ürer, bundan, türler olarak adlandırılan üretken canlılar ortaya çıkar. Tür çeşitliliği genellikle, belli coğrafi sınırlar içindeki türlerin toplam sayısıyla ölçülür.

Ekosistem Çeşitliliği; Bitkiler ve hayvanlar ile toprak, su, hava ve mineraller gibi cansız varlıklardan oluşur. Bunlar su dolaşımı, toprak oluşumu, enerji akışı gibi ana ekolojik süreçlerin de mekanizmasını oluşturur. Bu süreçler canlı toplulukları için gerekli olan destek sistemlerini sağlar ve böylece kritik bir karşılıklı bağımlılık oluşur. 

Yaşayan Gezegen Raporu’nun en çarpıcı tarafı, biyoçetlilik kaybındaki artışın başlıca sorumlusu İNSAN FAALİYETLERİ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ gösteriliyor.

Ormansızlaşma, kirlilik ve iklim değişikliği gibi etkenler, türlerin yok olmasına ve ekosistemlerin dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bu durum, çok çeşitli bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar başta olmak üzere türlerin doğal  yaşam dengesini tehdit etmekle beraber insanların yaşam kalitesini ve sağlığını da olumsuz etkiliyor.

YANİ İNSANOĞLU KENDİ KENDİNE ZARAR VERİYOR

Doğal Hayatı Koruma Vakfı, tehdit altında olan türlerin insan kaynaklı etkiler sebebiyle yok oluşunu durdurmak ve ekosistemleri iyileştirmek için acilen harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Raporda, konuyla ile ilgili çalışmanın baş yazarı Katherine Crichton “Sera gazı emisyonları hızlı bir şekilde azaltılmazsa, 50 yıl içinde alacakaranlık kuşağındaki yaşam büyük ölçüde yok olabilir” diyor.

İnsan kaynaklı iklim krizinin, dünyanın doğal yapısını değiştirirken kitlesel ölümlere ve bazı türlerin tamamen yok oluşuna neden oldu. 2022 verilerine göre 50 yıldan kısa sürede omurgalı türlerin popülasyonları yüzde 69 azaldı. Habitat (Bir canlının yaşadığı ve geliştiği yer) özelinde bakıldığında dünya genelinde en keskin popülasyon kaybı yüzde 83’lük keskin bir düşüşle tatlı su türlerinde yaşanıyor.

SÖZÜN ÖZÜ; Hükümetler, sivil toplum kuruluşları, büyük şirketler ve solumluluk hisseden her bir kişinin acilen harekete geçmesi gerekir.