GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
4 Ağustos 2021 Çarşamba

Acıklı türküyü yaratan cennet şimdi kapkara!

Kim bilir, belki de…

Ölümsüz bir aşkı anlattığı için…

Ağlatan “anıt bir türkü” olarak tarihe geçmişti…

Hayali değil…

Gerçek acıların türküsüydü adeta…

Yanıktı…

Sevenleri yaktı…

Şimdi de o türküyü yaratan topraklar yanıyor…

Ve bi’türlü sönmüyor…

Bir asırdan fazladır ayakta duran…

Yaşanmış bir hikayenin…

Acılarla örülmüş sazlı-sözlü hikayesine mekan olan…

Muğla’ya bağlı Bodrum’un Bitez Koyu da sizlere ömür…

Baştan aşağı kömür karası…

Yeniden “cennet olması” için 30 yıl gerekli…

Türküler o kadar bekler mi?

***

Taaa, bi’asırdan fazla oluyor…

Muğla’nın…

“Cennet” diye anılan ilçesi Bodrum’da…

Halil adında mert bir delikanlı yaşarmış…

Ekmek parasına muhtaç olmamak için…

Yakın arkadaşı İbrahim Çavuş’la birlikte…

Tütünü çiftçiden alır, Yunan adalarında satar…

Oradan aldığı rakı ve kahveyi de Bodrum’a getirirmiş…

Gün gelmiş, bizim Halil…

Bitez Yalısı'nda oturan…

Güzelliği dillere destan “Çakır Gülsüm”e sevdalanmış…

Meğer kız da O’na yanıp, tutuşuyormuş…

Alev alev aşk, karşılıksız değil yani…

Hikayenin bi’de kötü adamı var…

Astığı astık, kestiği kestik Bodrum Kaymakamı…

O’na yörede “Çerkes Kaymakam” adını takmışlar…

Attığını vuran, kara kalpli bir şehr-i emin…

Hikayeye bakar mısınız?

Halil gibi, kaymakam da Gülsüm’e aşık…

***

Gel zaman, git zaman derken…

Yiğit Halil ve can dostu İbrahim Çavuş, yine bi’gün…

Kaçak malları yükleyerek…

Bi’kez daha Yunan adalarına doğru yola çıkmışlar…

Vicdansız Kaymakam’ın…

Kendilerine pusu kuracağını bildikleri için…

Dönüşte Bitez Yalısı'na inecekleri haberini yaymışlar…

Aslında Aspat'a yanaşacaklarmış…

Gecenin zifiri karanlığında…

Yanlışlıkla…

Aspat yerine Bitez Yalısı'nın karanlık sularına girince...

Kaymakam’ın adamları…

Sandalı kurşun yağmuruna tutmuşlar…

Yiğit Halil’i…

Aslan gibi o delikanlıyı yaralamışlar…

Zindana attıktan sonra da boğup öldürmüşler…

Ve yine o vicdansız kaymakamın emriyle…

N’olduğunu kimse anlamasın diye…

Dağ gibi Halil’i elbiseleriyle gömmüşler!

Bu acı olaydan sonra…

Bir rivayete göre…

Yaşadıkları yüzünden…

Çakır Gülsüm’ün dili tutulmuş…

Daha sonra da…

Ağıt gibi “Çökertme Türküsü” yaratılmış…

Hatırlayacaksınız; sözleri şöyle…

“Çökertme’den çıktım da Halil’im, aman başım selâmet…

Bitez de Yalısına varmadan Halil’im, aman koptu kıyamet…

Burası da Aspat değil Halil’im, aman Bitez Yalısı…

Ciğerime ateş saldı, telli kurşun yarası…

Çakır da gözlü Gülsüm’ümü aman Çerkes Kaymakam aldı…

Gidelim gidelim Halil’im, Çökertme’ye varalım…

Kolcular gelirse Halil’im, nerelere kaçalım…

Teslim olmayalım Halil’im, aman kurşun sıkalım…”

***

Bitiriyoruz…

Acıklı türküye adını veren “Çökertme”nin son hali kahrediyor...

Dünyaca ünlü Bodrum’dan sonra…

Muğla'nın Milas ilçesinde başlayan Cehennem Alevleri…

Çökertme Koyu’nu tamamen sardı…

Asırlık türküye adını veren o topraklar…

Bi’daha yeşerir mi?

Sevda masalı gibi başlayıp…

Acıklı sona eren o türkü yaşamaya devam eder mi?

Kömürleşen anılar…

Katran karası rüyalar…

İzin verir mi bi’daha…

Yeni Çökertmeler’de…

Yeni Bodrumlar’da…

Yeni Milaslar’da…

Bu millete rüya gibi günler, aylar, yıllar yaşatmaya…

Ve…

Hepsinden önemlisi…

Acaba…

Bi’daha…

Siz, biz, hepimiz…

Dudaklarımızda o türkü…

“Çökertme’den çıktım, aman başım selâmet…” diye…

Mırıldanabilecek miyiz?

Nokta…

Sonsöz: “Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun; kusuru örtmeyi marifet edin kendine… İşte o zaman kusursuz olursun… / Hz. Mevlana…”