GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Ocak 2018 Salı

7 Ocak’ın tek ve en büyük kazanımı!

İzmir medyasının yetiştirdiği, yerel politikaya son derece hâkim, değerli meslektaşım Nihal Aşkın, CHP İzmir İl Kongresi üzerine kaleme aldığı Ege’de Sonsöz’deki yazısında önemli bir hususun altını çiziyor. Kendisi için sandıktan Deniz Yücel’in çıkması kadar kongrede yumrukların konuşmasının da sürpriz olmadığını vurguluyor tecrübeli kalem…
Kongre sürecindeki CHP bildiğiniz gibi işte.
İzmir’de açılan bir pankartın ardından ilk yumruğu bizzat bir genel başkan yardımcısı atıyor. Bir vekil de ona eşlik ediyor. Genel başkan yardımcıları, milletvekilleri kongreleri yönetmek için gelirler. Karıştırmak için değil… Ama burası CHP…
Ve sadece İzmir de değil.
Hafta sonu kongresi yapılan Aydın’da da Afyon’da da yumruklar, tekmeler, gırtlak gırtlağa gelmeler…
Esasen mesele bugünün meselesi de değil.
Hep böyleydi CHP kongreleri… Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.
*
Kanal D Ana haberlerinde üç kongreden aksiyonu bol görüntüler eşliğinde soruyor Gazeteci Ahmet Hakan… Beyler! Bu neyin kavgası… Ve devam ediyor.
Sonra soruyorsunuz AK Parti nasıl kazandı, bizi nasıl yendi diye… 
Siz böyle kavga ettiğiniz sürece AK Parti sizi daha çok yener…
Ahmet Hakan haklı değil mi?
Bunca çirkinlik, bunca rezalet parti içinde bir koltuğa, makama sahip olmak için değil mi? Parti içindeki tüm koltuklar sizin olsun beyler!
Siz dövüşmeye devam edin…
Atı alan Üsküdar’ı geçti nasılsa…
Yiyin birbirinizi… Siyasi iktidara söyleyemediklerinizi birbirinize söyleyin… Rahatlayın!
16 senedir her seçimde sizi minderin bir ucundan öteki ucuna savuran, adeta tuş manyağı yapan Erdoğan’a karşı elde edemediğiniz ne kadar zafer varsa birbirine karşı yaşayın… Gevşeyin!
Oysaki CHP kongreleri böyle mi olmalıydı?
OHAL ve KHK kıskacında kalan, hukukun can çekiştiği, demokrasinin uzaktan el sallamaya başladığı, bırakın gazeteciyi, sıradan vatandaşı, bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapan birinin bile ifade, iki satır tweet özgürlüğünün olmadığı, kutuplaşma, silahlanma hatta iç savaş tehdidinin ufukta göründüğü bir ortamda CHP’lilerin yapması gereken birbirlerinin kafasını gözünü kırmak mıdır?
Peki, seçmen bu görüntüler karşısında ne hissetmiştir?
Neden yüzde 25’i geçemediğinizi hiç düşünüyor musunuz?
Böyle devam edin! Yüzde 25’i de ararsınız yakında…

Hep söylüyorum ya… Bu ülkede tabi ki iktidar sorunu var. Ama iktidar sorunu kadar da muhalefet sorunu var. İktidara alternatif olması gereken, daha güzel, daha müreffeh ve huzur içinde bir ülke vaat etmesi gereken ana muhalefetin hali pürmelali ortada…
En basitinden söyleyeyim. Kavgalı eve kız vermezler…  
Kusura bakmayın ama bu parti Atatürk’ün partisi falan olamaz.
Bırakın Atatürk’ü sizler henüz yaz sıcağında Adalet adına Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile almayabilmiş değilsiniz bence…

Şimdi gelelim kuru fasulyenin faydalarına… Yani bu kavgaların asıl sebebine…
7 Ocak’ta CHP İzmir İl Başkanı’nı seçti sanıyoruz çoğumuz. Resmiyette öyle… Ama birileri için seçilen sadece il başkanı değildi, olmayacaktı.
*
Birileri için 7 Ocak kongresi, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yolundaki en keskin virajdı. Utku Gümrükçü’nün yanında yöresinde en az 7-8 potansiyel büyükşehir adayı vardı.
Kamil Sındır’dan, Hasan Karabağ’a, Tacettin Bayır’dan, Erdal Aksünger’e kadar…
Birçok vekil ve vekil adayı için de bu kongre Ankara yolundaki en keskin virajdı.
Ve birileri viraja çok hızlı girdi. Haliyle kamyonu şarampole yuvarladılar.  
*
Aziz Başkan’a gelince…
O artık hangi viraja nasıl gireceğini iyi bilen usta bir şoför. Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Süreç içinde yaptığı en akıllı hamle ‘belediye başkanlarının kurultay delegesi’ yazılmaması kararıydı.  
Böylelikle listede 23 kişilik bir boşluk yarattı. Kongrede bu denli rahat ve uzak ara sonuca gitmesinin en büyük sebebi de bence bu 23 kişilik boşluktu.
*
7 Ocak öncesi sevindiğim husus ise kongrede iki gencin yarışacak olmasıydı.
Utku Gümrükçü 37, Deniz Yücel 40 yaşındaydı çünkü.  
Yarışı 40 yaşındaki Deniz Yücel kazandı.
Bunun olmasında Aziz Başkan’ın emeği yadsınamaz.
Deniz Yücel’in adaylık haberini duyduğumda ilk düşündüğüm ‘Aziz Başkan belediye bürokrasisinde başlattığı ‘gençlik aşısını’ partiye taşımaya çalışıyor’ olmuştu.
Aslında 2014’te desteklediği adaylara bakarsanız ortada da benzer bir niyeti görürsünüz.
İzmir’in genç başkanları Olgun Atila, Levent Piriştina, Sibel Uyar, seçimi kaybeden Aliağa Adayı Serkan Eroğlu, Kınık Adayı Mehmet Çetinkaya vb…
30’lu, 40’lı yaşlardaki adayların bir bölümü ‘tecrübeli ağabeylerinin ihanetine’ kurban gitse de kazananlar enerjileriyle göz dolduruyor.
Diyeceksiniz ki bu kadar gencin arasında Aziz Başkan’ın işi ne?
Tabi ki ortada bu kadar genç varsa bir de ağabey ihtiyacı var demektir. Gençliğin enerjisine kılavuzluk edecek bir ağabey…
*
Sonuç itibariyle… CHP İzmir’in kaptan köşkünde bugün 40 yaşında bir akranımın oturuyor olmasını 7 Ocak’ın en büyük ve tek kazanımı olarak görüyorum.
Kiminle konuşsam “İyi bir insan, iyi bir hukukçu, iyi bir sosyal demokrat” diye tanımladığı Deniz Yücel’in kongre sonrası açıklamalarını da çok beğendim. Sadece Deniz Yücel’in değil Utku Gümrükçü’nün mesajı da yerindeydi.
Zaten mesele gençlere bırakılsa bu kongre çok daha renkli, çok daha keyifli, centilmence geçebilirdi.
Ama olmadı. Umarım bu son olur.
Deniz Yücel’in işi tabi ki kolay değil.
Ama kendi adıma Yücel’in kendisine verilen bu şansı iyi kullanacağına ve başaracağına inanıyorum.
Yolu açık olsun.