GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türkiye yabancılar için parlayan bir yıldız
Mustafa ÖZKARA
4 Eylül 2012 Salı 00:00

Türkiye yabancılar için parlayan bir yıldız

Türkiye'nin en önemli ihracat pazarlarından biri olan Avrupa Birliği (AB)'nde yaşanan sıkıntıları ve Türkiye'nin son dönemde uyguladığı ekonomi stratejileri 'EGEDESONSÖZ' okuyucuları için değerlendiren Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu (ESİDEF) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Özkara, yurtdışında Türkiye'nin algılanma şeklinin değiştiğini söyledi.
Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - İzmir'in EXPO 2020 adaylığına ve Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (VOB)'ndaki gelişmelere de dikkat çeken Özkara, yaşanan süreç hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu Üyesi olan ve Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Özkara, ekonominin geleceğe ilişkin ise olumlu mesajlar verdi.
 
Avrupa'da yine kriz tartışması yapılıyor. Bununla ilgili düşünceleriniz nedir?
Bir çok ülkede ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Bana göre 2008 yılında başlayan global kriz henüz aşılmış değil. Ekonomide iniş ve çıkışlar yaşanıyor. Kimi zaman yaşanan gelişmeler olumlu bir seyir izliyor fakat buna rağmen ekonomide çırpınma da devam ediyor. Bu noktada özellikle Avrupa'nın durumunu çok iç açıca görmüyorum. Bu artık bilinen bir gerçek. Yunanistan'ın durumu zaten ortada, İtalya ve İspanya'nın ise sırada olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği ekonomisinin son dönemde yaşadığı sıkıntıdan kurtulması daha da zor olacak. Türkiye ise bu krizden daha az yara alarak kapattı.
 
Olumlu gidişattan bahsettiniz ama bazı kredi kuruluşları Türkiye'nin notunu kırık veriyor.
Türkiye'nin uluslararası anlamda reytingi ve popülerliği, ciddi oranda arttı. Ben Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulunan kredi kuruluşlarının söylediklerine bakmıyorum. Çünkü benim için önemli olan piyasanın kredisidir. Bir de Türkiye'nin algılanma şekli değişti. Şöyle ki, benim de dahil olduğum Avrupa'daki bir organizasyonda, bir meslektaşım bana Türkiye ile ilgili olarak 'Herhalde ülkenizle gurur duyuyorsunuzdur. Bunda haklısınız da. Türkiye parlayan bir yıldız gibi görünüyor' diye konuştu. Bu ifadeler bize umut veriyor.
 
Türkiye'nin çevre ülkelerdeki kriz ve Avrupa pazarlarındaki daralmaya karşı aldığı önlemler yeterli oldu mu?
Aslında son birkaç aylık dönem içinde, ülke ekonomisini soğutmaya yönelik alınan tedbirlerin başarılı olduğunu düşünüyorum. Fakat buna da bir ara vermemiz lazım. Şu anda karşılıksız çek oranlarında bir artış yaşanıyor. Kredi ödemelerinde ise bir daralma söz konusu. Dolayısıyla piyasalarda bir yavaşlama var. Son dönemde ithalatı küçültmeye ve tüketimi azaltmaya yönelik bir takım tedbirler alınmıştı. Bunlar doğru uygulamalardı fakat bundan daha fazlası bir takım sıkıntılara sebep olabilir. Çünkü bu tedbirler de hissedilir hale geldi. Bundan daha fazlası ekonomiye zarar verir. Dolayısıyla ekonomiyi daha fazla soğutup dondurmaya gerek yok.
 


Ekonomideki soğuk havaya karşın İzmir'in EXPO 2020 çalışmalarıyla ilgili son gelişmeleri nelerdir?
Şu anda aktif karar üreten bir icra kurulumuz var ve ciddi bir çalışma yürütüyor. Ayda ikiden fazla toplantı düzenleniyor ve bu toplantıların gün boyu devam ediyor. Dolayısıyla sekreterya da dahil olmak üzere çalışan herkes, EXPO için ciddi bir emek sarf ediyor. Bu nedenle EXPO'nun İzmir'e kazandırılması konusunda son derece ümitliyim. Çünkü Türkiye'nin lehine olan bir seçim sistemi bulunuyor. Buna göre seçim, eleme usulüyle yapılacak. Bizim mantığımız ise ilk turu geçersek EXPO'yu kazanacağımız yönünde. Sizin de bildiğiniz gibi bir dönem fikir ayrılığı nedeniyle bazı arkadaşlarımız görevlerinden ayrıldılar. Bu onların kişisel taktiriydi. Böyle bir sıkıntının olmamasını isterdik. Yine de o dönem son derece uyumlu bir çalışma yürütüldü.
 
Fikir ayrılıkları çalışma temposunu etkiledi mi?
Fikir ayrılıkları hiçbir şekilde çalışma temposuna yansımadı. Hatta boşalan koltuklara uzun süre atama yapılmamasına rağmen bu açığı kapatabilmek amacıyla bütün arkadaşlar daha fedakarca çalıştılar. Gelinen noktada, yönlendirme ve yürütme kurulu başkanlığının sayın valimizde toplanmasını, bugünün şartlarına göre olumlu buluyorum. Bir ara, hukuki durumdan ötürü yürütme ve yönlendirme kurulları arasında yetki sıkıntısı ihtimali vardı. Şimdi bu olasılıkta bulunmuyor. Dolayısıyla çok hızlı kararlar üretiliyor. Ben şahsen, ülkemizin üçüncü büyük kentinin valisinin bu işe çok vakit ayırabileceğine ihtimal vermiyordum. Fakat sayın valimiz bu düşüncemin de ötesinde bir mesai vererek çalıştı ve çalışmayı sürdürüyor.
 
Bu tempoya karşın, İzmir'in daha önceki adaylığından çıkardığı dersler oldu mu?
Aslında EXPO 2020 konusunda çok detay konuşmak istemiyorum. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle, adaylığımızla ilgili bazı tespitlerde bulunulmuştu. Şöyle ki, Milano Belediyesi eski Başkanı Bayan Letizia Moratti, "O dönemde yürüttüğünüz çalışmalarla ilgili bilgiyi sizin basınınızdan takip ettik. Türk heyetinin hangi tarihte nereye gideceğini basınınızdan öğrendik. Biz de bir iki gün önce ya da sonra, oraya giderek son hamleyi yaptık" diyerek bir değerlendirmede bulunmuştu. Buradan yola çıkarak, özellikle lobicilik faaliyetleri konusunda daha dikkatli davranmaya başladık. Çünkü rakip ülkeler birbirlerini çok iyi takip ediyorlar. Dolayısıyla bu tür faaliyetlerimiz konusunda detay paylaşmamak gibi bir prensip kararı aldık.
 
Bu süreçte ESİDEF olarak nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Ege Bölgesi'ndeki her sivil toplum örgütü ve kuruluş, bu sürece katkıda bulunmak için iyi niyetli olarak çaba sarf ediyor. Fakat bütün bu çalışmaların bir ahenk içinde olması çok önemli. Çünkü her sivil toplum örgütü kendisine göre farklı usul ve enstrümanla bu sürece girerse oradaki iyi niyet olumsuz sonuçlar da doğurabiliyor. Biz ESİDEF olarak bu uyumu bozmadan; yaptığımız her işi EXPO sekretaryası ve lobi faaliyetleriyle uyumlu bir şekilde koordine etmek için çabalıyoruz. Federasyon olarak, önümüzdeki günlerde 35 ülkeye gezi düzenleyeceğiz. Böylece dünyanın birçok noktasına heyetler aracılığı ile ulaşmış olacağız.
 
Federasyonunuzun bu çalışmaları üye sayınızı etkiliyor mu?
Üye derneklerimize bağlı işadamları itibariyle ESİDEF'in 9 bin 500'e üyesi bulunuyor. Burada şöyle bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum: son 16 ay içinde üye sayımızı yüzde 65 oranında artırdık. Öyle ki, üye kuruluşlarımızın yönetiminde bulunan arkadaşların "Başvuru özgeçmişlerini incelemek ciddi zamanımızı alıyor" şeklinde ifadeleri de var. Bu artışın en önemli nedeni ise hem üye derneklerimizin hem de ESİDEF ile TUSKON'un başarılı ve istikrarlı çalışmaları.
 
Aynı zamanda TUSKON yönetiminde de bulunuyorsunuz. buradaki çalışmalarla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Çatı örgütümüz TUSKON, her hafta İstanbul'da bir devlet başkanını ağırlıyor dersem abartmış olmam. O kadar yoğun bir çalışma içindeyiz ki, gelen bakan ve bürokratlar konusundaki elektronik posta trafiğini takip etmekte bile zorlanıyoruz. Dolayısıyla güzel faaliyetlerin, ciddi sonuçları alınıyor. Bu noktada bir bilgi daha vermek istiyorum. TUSKON'un EXPO adaylığı konusunda net bir tavrı var. TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral'de, gittiği bütün uluslararası platformlarda EXPO ile ilgili bir parantezi mutlaka açıyor. Ayrıca konfederasyonumuz dünyada çapındaki 145 partner dernek ile bilgilendirme çalışmaları yapıyor. Her noktada gidilip görüşülüyor.
 
Son olarak tekrar İzmir'e dönersek, Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (Vob) ile ilgili son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim de İzmir konusunda bir hassasiyetimiz var. VOB bu kentin bir markası ve gitmemesi gerekiyor. Fakat şöyle bir önyargı da var: "Firmalar İzmir'de doğar, büyür. Sonra bir yere gelince İzmir'in değerlerini İzmir koruyamaz olur." Bu bir tespit haline geldi. Bir işadamı olarak ve İzmir'de yaşayan bir insan olarak, VOB'un bir yere gitmesini istemem. Camia olarak da bunu istemeyiz. Çünkü VOB burada doğup büyümüş bir değer ve burada kalması lazım. Fakat, VOB'un ulusal anlamda tanıtımının da yapılması gerekiyor. Biz üzerimize düşeni yaparak VOB'u daha bilinir bir kurum haline getirmemiz lazım. Bu yönüyle yapılan tartışmaları bir noktada olumsuz değerlendirmiyorum. Çünkü bize yeni ufuklar açabilir. VOB'un daha iyi bir noktaya getireceğiz.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Diğer Röportajlar