GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kalkınma Ankara'dan olmaz
Ender YORGANCILAR
16 Ekim 2014 Perşembe 00:00

Kalkınma Ankara'dan olmaz

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar Egedesonsöz’e özel bir röportaj verdi. Gündeme ilişkin pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundan Yorgancılar “Yerelde kalkınmayı yerelde yaşayanlar bilir. Kalkınma ajanslarının sisteminin değişmesi lazım” dedi.
Sinan DOĞAN/EGEDESONSÖZ - Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, hükümetin sanayinin önünü açacak eylem planlarını acilen hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin yüzde 3.5 büyüme ile işsizliği çözüp kalkınmayı sağlayamayacağını ifade eden Yorgancılar, "Türkiye'nin her yıl üst üste yüzde 6 büyümesi gerekiyor" dedi. Türkiye'nin sıcak bir savaş içinde olacağını aklının ucundan bile geçirmediğini vurgulayan Yorgancılar, aksi takdirde ülkenin bütün gelecek planlarının alt üst olacağı uyarısında bulundu.

İZKA Yönetim Kurulu Üyesi olan Yorgancılar, "Yerelde kalkınmayı yerelde yaşayanlar bilir. Halbuki biz bugün burada Ankara’daki bürokratların olurları ile bir projeyi destekleyebiliyoruz. Sistemin değişmesi lazım" diye konuştu.

-Geçtiğimiz hafta Türkiye oldukça sıkıntılı günler yaşadı. Yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de insanların sağduyu ile hareket etmesi gerektiği bir sürecin içindeyiz. Dünyada ekonomik savaşlar olurken, biz bu savaşlarla uğraşmak mecburiyetindeyiz. Ülkenin belirli bir bölümünde meydana gelen son olaylarla ilgili toplumda tedirginlik söz konusu oldu. Bu durum tabi ekonomiye de yansıdı. Ama şimdi bu olaylar duruldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Bu işler kavga ile, yakıp yıkmak ile olmaz. Bayrak yakmayı, Atatürk’ün büstüne saldırı düzenlemeyi bırakın kabullenmeyi, bunu yapanların bir şekilde cezalandırılmaları gerekiyor. Bu olayların örnekleri başka ülkelerde de görüldü. İşte Suriye, Mısır, işte Libya...Çeşitli ülkelerde bunların sıkıntıları hala yaşanıyor. Parçalanma ile çözüm süreçleri sonuçlanmıyor.



'TÜRKİYE KAYBETMESİN'
-Ortadoğu'da IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyonda Türkiye'nin de yer alacağı ifade ediliyor. Bu durum ülke ekonomisini nasıl etkiler?
Dünyada bugün ekonomi savaşları yapılıyor. Ekonomisi güçlü olan ülkeler ayakta kalıyor. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti de Türk iş alemi de geçmişteki yapmış olduğu yatırımlarla kendini ispat etti. Bugün ülkemiz 160 milyar dolara yakın ihracat yapan bir ülke konumuna geldiyse, bu Türk iş alemi sayesinde oldu. Bunu kaybetmek çok kolay. Ama Türkiye’nin hedefleri kaybetmek değil, tam tersine ihracatı 500 milyar dolar rakamına çıkarmak. Bu da ancak iç huzur ve istikrar ile olur. Bir sıcak savaşı aklımın ucundan dahi geçirmek istemem. Herşey alt üst olur. Ne kurlar belli olur ne insanlar önünü görebilir. Bir savaşın içine girmiş ülkenin kısmen dahi olsa ne yaşayacağının örneklerini geçmişte gördük.

-Sanayi üretimi bir azalıyor bir artıyor. Bu büyüme rakamları ile hedefler yakalanır mı?
Sanayi üretimi düşüyor, sanayide elektrik kullanımı azalıyor, işsizlik artıyor. Bunun çözümü ancak üretimle, yatırımla, istikrarla olur. Bizim hep vurguladığımız konu bu. Türkiye’nin yüzde 3.5 büyümesi Avrupa Birliği ülkelerinin büyümesi ile karşılaştırıldığında başarılı. Ama gelişmekte olan ülkelerin büyümesiyle karşılaştırdığımız zaman bu rakam başarısız bir sonuçtur. Dolayısıyla bizdeki yüzde 9.7’lik işsizliğin aşağı çekilmesi için Türkiye’nin üst üste her yıl yüzde 6’nın üzerinde büyümeyi gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman ancak ihracat hedeflerini yakalayabiliriz, işsizlik rakamlarını aşağıya çekebiliriz. Aksi takdirde hedefleri gerçekleştirmemiz zor olur.



'TÜM PLANLAR ACİL'
-Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Programı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın açıkladığı Orta Vadeli Program son derece gerçekçi bir program. Sanayinin, üretiminin önemini Sayın Babacan vurguladı. Bizim yıllardır söylediğimiz Türkiye’deki sanayisizleşme tehlikesine dikkat çekildi. Hükümetin takip altına aldığı 1200 eylem planı ile sanayinin önünü açacağını ümit ediyorum.

-Hangi planlar daha acil?
Her şey acil. Üretim dediğiniz zaman her şey acil. Ben meclis toplantılarında reform programları konusunda açıklama yaptım. Örneğin siyasal reformlar, bürokrasi reformu, ekonomi ile ilgili vergi reformu, ar-ge ve inovasyon adımları, üretime dayalı büyüme modeli, yatırım ortamının iyileştirilmesi, teşviklerle ekonominin desteklenmesi, tasarrufu artırmaya yönelik adımlar, tarım reformu, istihdamı artırıcı reformlar, serbest ticaret anlaşmalarının yapılması, kayıtdışı ekonominin önlenmesi gibi. Bunlar yapıldığı zaman üretime, istihdama yansıyacak.

'İNŞAAT GERİYE ATILAMAZ'
-'Sanayici AVM’ci oldu' söyleminiz iş dünyası tarafından dile getirilmeye başlandı.
Ben bunları bugün söylemiyorum. 4 yıldır söylüyorum. Benim söylediklerim doğru çıkınca herkesin gündemine girmeye başladı. Belki o tarihte gündeme alınsaydı, bugün bu sorunlar çözülmüş olacaktı.

-Sanayinin önünü açmak derken inşaat sektörü ağırlıklı büyümeyi de eleştirdiniz. İnşaat geri plana mı atılmalı?
Orada bir yanlış anlaşılma var. Ben 'Müteahhitliği, inşaat sektörünü kapatalım, çalıştırmayalım' diye bir şey söylemedim. Böyle bir şey benim ağzımdan çıkmadı. İnşaat sektörü Türkiye’nin lokomotif sektörüdür. İnşaatta en az 3 bin çeşit sanayi ürünü kullanılıyor. Bunları üreten de sanayiciler. Ben inşaatın ikinci plana atılması gerektiğini söyleyebilir miyim?



'TOKİ MODELİ'
-TOKİ'nin fabrika yapma önerisini getirdiniz. Bu önerinize karşı çıkanlar oldu. Fabrikaları TOKİ mi yapmalı?
Bazı kurumlar konuyu anlamadan farklı bir bakış açısına girdi. Sanayici üretim, yatırım yapmaya karar verdiği zaman gidiyor bir arsa alıyor. 10 bin metrekarelik kapalı bina yapacaksa 20 bin metrekarelik arsa almanız lazım. Bunun maliyeti metrekaresi 40 dolar olsa, 8 milyon lira eder. 5 milyon lira da binaya vereceksin. 13 milyon lira ile sadece arsa ile binaya para yatırıyorsun. Hani makinelerin, hani işletme sermayen, hani yardımcı malzemelerin? Fabrika TOKİ veya bir benzeri yapı içinde yapılsın. Bunun adı TOKİ değil Toptan Fabrika olur. Önemli olan model. Sanayici fabrika parasını 120 ay içinde öderse, arsa ile binaya yatıracağı parayı makineye ve işletme sermayesine yatırır. Fabrikasını çalıştırır, kar eder. O karla arsa ve binasının parasını 10 yılda öder. Türkiye’nin en büyük sıkıntısı olan sanayicinin tasarruf edememesi ve işletme sermayesi bulamaması sorunu çözülmüş olur. Hedef sanayicinin uygun şartlarda yatırım yapmasını sağlamak.

-'TOKİ devreye girerse İzmirli müteahhitler iş alamaz' şeklinde bir endişe de var. Bu düşünce ne ölçüde doğru?
Karşıyaka Mavişehir'de, Gaziemir’de Emlak Kredi Bankası Konutları'nı yine müteahhitler yaptı. Çok sayıda müteahhit bu projelerde çalıştı. O dönemde Yaşar Holding’in, Özdemir Arnas’ın, Murat Demirer’in firmaları TOKİ’nin inşaatlarını yaptı. Bunlar İzmirli firmalardı. Benim herhangi bir sektörü ikinci plana atmam mümkün olabilir mi? Benim inşaat sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda üyem, meclis üyem, yönetim kurulu üyem bile var.

'ANKARA'DAN KALKINMA OLMAZ'

-İzmir'in gelişme çizgisini nasıl görüyorsunuz?
Bizim istediğimiz yerelde kalkınma. Ülkenin her tarafının kalkınması için yatırımların her yere yayılması gerekiyor. Doğu illeri kalkınmadığı için mecburen batının vergileri ile orası kalkınıyor. Sadece İzmir değil İstanbul, Kocaeli gibi daha fazla üretim yapan illerin vergileri oralara gidiyor. Bu çok doğal. Ama bu demek değil ki İzmir yatırımlarda az pay alsın. Örneğin Çandarlı Limanı’nın hayata geçirilmesi gerekiyor. Limanın bir defa değil de ikiye, üçe bölerek ihale yapılması gerekiyor. Bu öneriyi dile getirdim. Daha sonra AK Parti de buna sahip çıktı. İnşallah öyle yaparlar. Liman açıldığı zaman hemen dolacak hali yok. Ama en azından liman bölüm bölüm yapılıp bir an önce devreye girer.

-İZKA yönetimindeki iş dünyası temsilcileri İZKA'yı eleştiriyor. Sizde İZKA yönetimindesiniz. Sizin düşünceniz nedir?
Ben de eleştiriyorum. Kalkınma ajanslarının bu şekilde çalıştığı müddetçe başarılı olması mümkün değil. Yerelde kalkınmayı yerelde yaşayanlar bilir. Desteklenecek olan konuyu, projeyi, sektörü o ilde yaşayanlar bilir. Halbuki biz bugün burada Ankara’daki bürokratların olurları ile bir projeyi destekleyebiliyoruz. Sistemin değişmesi lazım. Kalkınma Bakanlığı İzmir’e gereken kaynağı vermiyor. Kim veriyor? Belediyeler, biz veriyoruz.

'ODALARIN SAYISI AZALTILAMAZ'
-Hükümetin TOBB'u yeniden yapılandıracağı ve odaların büyük bölümü kapatılacağı söyleniyor. Bu doğru mu?
Öyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Olmaz, olmamalı. Türkiye’de sivil toplum örgütleri ne kadar yaygın olursa o kadar iyi olur. Avrupa’daki başarıda sivil toplum örgütlerinin çok olmasının rolü var. Yereldeki kalkınmayı en iyi tahlil edip hükümetimize, devletimize iletecek olan kurumlar odalardır. Örneğin Aliağa’yı sanayi, demir-çelik, petro-kimya, plastik merkezi yapalım diyorsak, o ilçedeki işadamlarının sorunlarını dile getirecek bir yapıya ihtiyaç var. O ilçedeki işadamları sorun ve isteklerini TOBB’a getiriyor. Biz de yetkili kurumlara iletiyoruz. Odaların sayısının azaltılması doğru değil. Ben böyle bir düzenleme olacağını tahmin etmiyorum.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 daha profosyonel olunuz sayın...lar
 5 Kasım 2014 Çarşamba 23:49
İzmirin kalkınması için siz kendi ticaretini düşünen krem şanti tabakanın daha büyük düşünmesi,İstanbul iş dünyası gibi daha profosyonel olması gerekir sayın yorgancı bey,üretim müdürü ve pazarlama müdürüne tam maaş,diğerlerini oraya buraya ittir,kaktırla iş dünyası dönmez...
 
 3 Kasım 2014 Pazartesi 09:21
O halde yerinde yönetim yerel yönetim ve bölgeler yönetimi ile kalkınma modeli olur
 Ali demir
 16 Ekim 2014 Perşembe 14:35
İzmirin gelişmesi ancak inciraltı ile olur.ancak biz moloz dökeriz oralara,kurban getirir satarız.
Diğer Röportajlar