GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ege'de yatırım yok!
Feyyaz ÜNAL
30 Aralık 2014 Salı 00:00

Ege'de yatırım yok!

Batıçim Genel Müdür Yardımcısı Feyyaz Ünal, Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin en az çimento satılan bölgesi haline geldiğini belirterek, son 20 yılda bölgenin ekonomik aktivitesinin gerilediğini belirtiyor. Ünal, “Sabuncubeli Tüneli durdu. İzmir-İstanbul Otoyolu, İstanbul tarafından daha hızlı ilerliyor. Çandarlı Limanı’nda herhangi bir aktivite yok” diyor.
Sinan DOĞAN/EGEDESONSÖZ - Son yıllarda İzmir’in yeterince yatırım çekemediğini herkes vurguluyor. Başlayan önemli kamu yatırımları ise durma noktasında. 

Batıçim Genel Müdür Yardımcısı Feyyaz Ünal, 1990’lı yıllarda Ege’yi dönüştüren büyük kamu yatırımlarından eser olmadığını belirtiyor. “Bölgenin ekonomik aktivitesinde gerileme var” diyen Ünal, bunun en büyük göstergesinin Ege’deki çimento satışları olduğunu ifade ediyor.

 
--Türkiye’de inşaat sektörünün hızı azalsa bile sektör büyüyor. Çimentoda durum nedir?
 
Ege Bölgesi’nde çimento sektöründe yüzde 14 civarında bir daralma var. Türkiye genelinde 50 milyon ton çimento satılırken, Ege’de satış 3 milyon 700 bin ton oldu. Bu yıl seçimler satışları olumlu etkiledi. İlk 6 ayda yoğun bir talep artışı oldu. Bu da fiyat artışını getirdi. Yılın ikinci yarısında ise satışlar yerini durgunluğa bıraktı. Bizi üzen bir tabloyu da paylaşmak istiyorum. 1980’den bu yana Ege’de çimento satışları düşüyor. Şu an bölgemiz çimento satışlarının en düşük olduğu bölge. 1990’lı yıllarda olduğu gibi bir büyüme trendi içinde değiliz. Yatırımlar azalıyor. Bölgenin ekonomik aktivitesinde gerileme var. Bu tabloda farklı bölgelerden Ege’ye çimento satışlarının da etkisi oldu.
 
‘ÖDENEKLER KISILDI’
 
--İzmir’de yatırım yok mu?
 
Şu an doğru düzgün bir yatırım yok. Sabuncubeli Tüneli durdu. İzmir-İstanbul Otoyolu, İstanbul tarafından daha hızlı ilerliyor. Çandarlı Limanı’nda herhangi bir aktivite yok. Büyük projeler dediğimiz Folkart, Mistral, İş GYO’nun yatırımları satışları biraz hareketlendiriyor. Özellikle ikinci 6 ayda ödeneklerde kısıntı oldu. Bakın bizim firmamız 1990’lı yıllarda Türkiye’nin en büyük 50 sanayi kuruluşu arasında yer alırdı.  2000’li yıllarda ilk 250’deyiz. Çimento sektöründeki diğer oyuncular yerlerini korumuş. Çünkü 90’lı yıllarda Aydın-İzmir, İzmir-Çeşme Otoyolu, İzmir Çevre Yolu, metro projeleri önemli bir hareket yaratmıştı.
 
--İç pazar daralınca ihracata mı yöneliyorsunuz?
 
İhracat zaman zaman artıyor. Bizim toplam satışlardaki ihracatın payı yüzde 30. Örneğin Dünya Kupası’ndan dolayı Brezilya’ya, Soçi Olimpiyatları’ndan dolayı Rusya’ya ihracatın arttığı zamanlar oluyor. Rusya’da bir yatırım hamlesi oluyor, orada satışlar artıyor. Mısır’a ihracat yeniden başladı. Bazen Libya’ya satış yapıyoruz. Türkiye, dünyanın ikinci büyük ihracatçısı konumunda.
 
 
‘SEKTÖRÜN İTİBARI ÖNEMLİ’
 
--Rekabet Kurulu’nun çimento sektörüne yönelik soruşturma yaptığını biliyoruz. Sektörün sicili neden bozuk?
 
Bizim sektöre yönelik pozitif olmayan bir algı var. Rüzgar kötü esiyor. Bugün de bir soruşturma yürüyor. Şikayet kültürü bunu körüklüyor. Özellikle büyük müteahhitlerden çok büyük şikayet geliyor. Büyük bir ihale yapılıyor. Firma gidip düşük fiyatla alıyor. Çok küçük kar marjlarıyla oynuyor. Hammaddesindeki küçük bir değişiklik onun karını etkiliyor. Oysa bir binanın maliyetinin sadece yüzde 3’ü çimento. Fiyat ne kadar artarsa artsın maliyete çok az etki ediyor. Batıçim, Batı Söke halka açık şirketler. Ortaklarımız var. Bizim için itibar çok önemli. Oysa çimento sektöründe rekabet var. Çok sayıda oyuncu var. 540 beton şirketi var. Tesis sayısı binin üzerinde. Bu fiyatta da kendini gösteriyor. Türkiye’de bir çok ülkeye göre fiyatlar düşük.
 
--Kimileri Türkiye’de inşaat yerine üretimin desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?
 
Türkiye’de eskiden lokomotif sektör tarımdı, sonra tekstil oldu. Şimdi ise ekonominin lokomotifi inşaat. Önemli bir istihdam kaynağı. Bunu şu aşamada tersine döndüremezsiniz. Türkiye büyüyen, genç bir ülke. Konut ihtiyacımız var. İzmir’e baktığımızda binaların çoğu 1970’li, 1980’li yıllarda yapıldı. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Türkiye’nin kentsel dönüşüme ihtiyacı var. 10 yıl önce Almanya’da bir süre kalmıştım, bir araba kiralamıştım. Üstü toz bile olmadı. Çünkü yeni inşaat yoktu. Oysa bizim yeni binalara ihtiyacımız var. 


 
SEÇİMLER PİYASAYI HAREKETLENDİRİR
 
--Ekonomide bir sıkıntı bekliyor musunuz?
 
Ben ekonomist değilim. Ama öngörülerimi söyleyebilirim. Türkiye’nin en büyük ithalat kalemi petroldü. Yüksek petrol fiyatları cari açığı da tetikliyordu. Biz 42 derecede ateşle dolaştık. Şimdi petrol fiyatı düşmeye başladı. Yani ateşimiz düşüyor. Herkes hesabını kitabını iyi yapmalı. Biz ne yapıyoruz? Nakitte bir daralma var. Euro-dolar borcumuz var. Bunun karşılığında döviz tutmaya çalışıyoruz. Burası 1966 yılında kuruldu. Öyle merdivenleri üçer, beşer çıkmak yok. Büyümeyi hazmederek ilerlemek lazım.
 
--Genel seçimler piyasayı nasıl etkiler?
 
Seçimler her zaman için inşaat sektörünü olumlu etkiler. Hem kamu hem vatandaş hem projeler hızlanır. İmarlar rahatlar. Belediyeler daha rahat davranır. Herkese bir heyecan geliyor. Gelecek yılın ilk 6 ayında herkeste bir hareket olur.
 
‘TAŞINMA GÜNDEMDE YOK’
 
--Yatırımlarınız hangi aşamada?
 
Biz çevre yatırımlarına odaklandık.  Hem Batıçim hem Batısöke’de torbalı filtre teknolojisine geçtik. Toz diye bir şey kalmadı. Çevrede oturanlardan da teyit edebilirsiniz. Kapalı klinker stok holü devreye girdi. Yüklemeden boşaltmadan kaynaklanan tozun tamamı kapalı. Atık ısıdan elektrik üretimleri devrede. Bornova’daki fabrikamızda diktiğimiz ağaçlar 3 katına çıktı. Batısöke ağaçlarla beraber Türkiye’nin en güzel çimento fabrikası oldu.
 
--İzmir’de bir şehir efsanesi gibi Batıçim’in taşınacağı, fabrika bölgesinin imara açılacağı konuşuluyor…
 
Böyle bir çalışma şu an için yok. Ne biz belediye ile konuştuk ne belediye böyle bir şey söyledi. Ama bunun bir gün olacağını söylemek için vizyoner olmaya gerek yok. Atatürk de şehir dışında bir yere Zincirlikuyu Mezarlığı yapılırken ‘şehrin göbeğine neden mezarlık yaptınız’ demiş. İzmir’in büyüme ivmesine göre ‘burası taşınmaz’ demek mümkün değil. Bu bir gün olacak. Bu olana kadar yaptığımız faaliyeti her anlamda minimum sıkıntıyla yapacağız. Şunu unutmamak lazım Fabrikamızın yan tarafı sanayi, diğer taraf Naldöken. Bu bölge Mavişehir, İnciraltı, Narlıdere gibi bir cazibe alanı değil. 

 
GÜNEŞ’E VE RÜZGARA YATIRIM
 
--Geçtiğimiz günlerde Denizli Çimento el değiştirdi. Sizin fabrika satın alma planınız var mı?
 
Bizim heyecanımız 2006’da başladı. TMSF’nin satışa çıkardığı Edirne Lalapaşa ve Eskişehir Çimento ile ilgilendik. Olmadı. İkinci raunt Yibitaş Lafarge’nin Sivas, Çorum, Yozgat fabrikalarıydı. İlgilendik ama olmadı. Üçüncü raunt Set İtalcementi’nin fabrikalarıydı. Olmadı. Artık dördüncü rauntta bir tane alacağız. Duyumlar var. Henüz satışa çıkan birileri yok. Olursa ilgileneceğiz.
 
--Siz enerji sektöründe de varsınız. Enda Enerji’ye ilginiz devam ediyor mu?

Enda Enerji bizim için cazibesini kaybetti. Şu an 5 rüzgar, 5 güneş projemiz var. Isparta, Burdur, Kayseri, Denizli’de 60 megawattlık güneş yatırımı yapacağız. Güneş kullanmak için cazip ama satmak için değil. Kırklareli, Çanakkale, Manisa, Balıkesir ve İzmir’de rüzgar santrali kurmak istiyoruz.  Ayrıca enerji satışımız devam ediyor. 150 liranın üzerinde faturası olanlara elektrik satıyoruz. Bine yakın müşterimiz var.
 
‘TURİZM İÇİN MÜZE ŞART’
 
--Batıçim olarak Söke’de Magnesia Antik Kenti’ndeki kazıları destekliyorsunuz. İzmir’in, Ege’nin turizm potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
 
İzmir’de turizmin, özellikle kruvaziyer turizminin canlanması için cazibe alanları lazım. Efes bir cazibe, Meryem Ana cazibe merkezi. Agora, Kemeraltı bir cazibe merkezi. Ama buna müzeler eklemeniz lazım ki cazibe artsın. İzmir’de bildiğim bir Arkas’ın Sanat Müzesi var. Oysa İzmir Arkeoloji Müzesi’nin ambarlarında binlerce eser yatıyor.
 
--Ege’de Magnesia yeni bir rota olabilir mi?
 
Biz 1996’dan beri kazılara destek veriyoruz. 300 Spartalı filminin ana karakteri olan ve Maraton Savaşı’nı kazanan Themistokles, Magnesia Valisi olarak ölüyor. Orada 30 bin kişilik stadyum var. Kombine bilet sözkonusu. Bir türbin Efeslilere, bir tribün yağcılara, bir tribün baharatçılara ayrılmış, Tartan pist var. Bildiğim kadarıyla tek kabartmalı stadyum. Mermerlerin üzerine o zaman doping olarak kullanılan adamotu kazınmış. Magnesia’yı da Efes’in içine katarsak çok güzel olur.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 naldökenli
 31 Aralık 2014 Çarşamba 10:17
sayın genel müdür bornovadaki fabrikanın yanı naldöken cazibe ve çekim merkezi degil diyorsunuz peki size sorum sizin o devasal fabrikanız oradayken nasil olmasını bekliyorsunuz ayrıca etrafa toz vermediginizi söylüyorsunuz siz hiç naldökendeki evlerin çatısına baktınızmı evi yeni yaparsınız kiremit kırmızı 3aysonra çimento grisi sudi arabistanda bile çimento fabrikası en yakın yerleşime 60km uzakta ya siz evimize sıfır batı kentmi kurarsınız başka yeremi gidersiniz yeter artık bu insanlara verdiginiz eziyet
 Ragıp Arsan
 31 Aralık 2014 Çarşamba 00:48
İzmirde çimentonun diğer lokasyonlara göre( Ankara İstanbul) fiyat endeksi nedir acaba
 
 30 Aralık 2014 Salı 23:55
eğer belediyeler prefabrik yapılara ruhsat verseler benim ne işim olur çimentoyla tuğlayla depreme dayanıklı ısı kaybı olmayan bi ev yaptırırdım ama amerikada ruhsat verilen prefabrik yapılara nedense türkiyede zorluk çıkarılıyor
 Mustafa Y
 30 Aralık 2014 Salı 15:40
turizm konusundaki açıklamalarına katılıyorum.müze konusunda kültür bakanlığı çok yavaş hareket ediyor.efes müzesibile 2 yıl kapalıydı düşünebiliyormusunuz.cazibe merkezi yaratmada başarılı değiliz. aslında kültürparkta bir cazibe merkezi haline geririlebilir,sn.ünal bergamayı atlamış.tabi birde sanat müzesi gerekir.izmir meydanları, yeşil alanları ,trafiğe kapalı bölgeleri sanatsal görüntü yoksunu, kent estetiği düşünülmüyor.kentin özgünlük eskiği var geçmişini pek yansıtmıyor.
Diğer Röportajlar