GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
7 Ağustos 2020 Cuma 15:59

Yaldız'dan 'Muharrem İnce' yorumu: Bölmenin ötesinde CHP'yi parçalar gider!

Yeni bir parti kurması halinde Muharrem İnce'nin halktan destek alabileceğini, ancak milletvekili, belediye başkanı gibi profesyonel siyasetçileri yanında bulamayacağını öne süren Yaldız, "Muharrem İnce, bölmez parçalar, gider. Tabandan, halktan ideolojik olarak veyahut başka sebeplerle 'bizim bu partide yerimiz yok' diye düşünen bir kitle varsa, bunlar soluğu Muharrem İnce'nin yanında alırlar. Benim mutlaka Muharrem İnce'nin peşinden gider diyebileceğim İzmir'de biri yok ama Muharrem İnce eğer bir iki tur atarsa, trene binmek için koşturacak çok kişi olacağını da biliyorum" ifadesini kullandı

EGEDESONSÖZ - İntegral Araştırma Koordinatörü Ümit Yaldız, Sonsöz TV'de gündemi değerlendirdi. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Yaldız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, son 10 yılda, birkaç isim dışında yerli İzmirli birini MYK'ya taşımadığını öne sürdü. İşte Ümit Yaldız'ın yorumları:

"Ben İzmir konusunda, İzmirlilik konusunda bir parça hassasım, siyasetteki İzmir konusunda. Cumhuriyet Halk Parti'si iktidar üst başlığıyla kurultay gerçekleştirdi ama aslında, yapılan değerlendirmelerden de anladığımız kadarıyla, daha çok partililerin iktidar aşamasının ötesine çok da geçmeyen, parti içi iktidarın ötesine geçemeyen bir tablo var ortada. Bun rağmen İzmir aleyhine şöyle bir gerçek de söz konusu. Son 10 yılda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dönemi için bunu söyleyebilirim; en baştaki birkaç ismi saymazsak genelde yerli İzmirli MYK üyesi taşımadı, hatta MYK'da bir dönem İzmirli yoktu. Gönül ister ki 5 kişi olsun, teknik olarak mümkün değil ama bir kez en az bir kişi, mümkünse iki kişi olmalı. Bu söylediklerimden kastım, Selin Sayek Böke değil. Sayın Selin Sayek Böke İzmirli değildir, İzmir Milletvekilidir. İyi bir akademisyendir, köklü bir aile ve gelenekten gelmektedir. Annesinin özellikle tabip odası başkanlığı sürecinden öyle bir mirası da taşımaktadır. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun Selin Sayek Böke'ye ihtiyacı varsa, onu zaten Parti Meclisi'ne, MYK'ya, başka kurullara alır. Selin Sayek Böke'yi İzmir parantezinin dışında çok rahatlıkla Hataylı da sayılabilir, Ankaralı da sayılabilir ki Ankaralı daha çok sayılmalıdır. Yani orada yaşıyor. Öğretim görevlisi. Tuncay Özkan da bana göre öyleydi. Tuncay Özkan da şu an Türkiye Milletvekilidir. Parti genel başkanlığı var, Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı parti kurmuş bir adamdır. Rıfat Nalbantoğlu bana göre şu an en güçlü aday pozisyonunda. Çünkü Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de net bir şekilde istiyordur diye düşünüyorum."

ÜÇ İZMİRLİ ARKADAŞ DA MYK'YA YAKIŞIR
"Parti  Meclisi'nde Selin Hanım dışında üç İzmirli var. Ednan Arslan da olur, Devrim Barış Çelik de olur, Rıfat Nalbantoğlu da olur. Rıfat Nalbantoğlu Parti Meclisi'nde daha önce Deniz Baykal döneminde görev yapmış bir isim. Türkiye'nin çok yakından tanıdığı, sevdiği İsmail Cem'le politika yapmış biri. Bülent Ecevit'le politika yapmış. Uzun yıllar Kemal Kılıçdaroğlu'yla da yakın politika yapmış bir isim. Dolayısıyla Rıfat Nalbantoğlu tecrübesiyle en popüler, en yakın aday görünümünde. Onun dışında bana göre diğer iki genç arkadaşın da MYK'ya alınması mümkün. Bana göre orayı taşırlar, çok rahat taşırlar, o görevleri, sorumlulukları ve yükleri... Her üçü ya da biri alınırsa da ben şaşırmam. Bu dar bölge milliyetçiliği olarak algılanmasın. İzmir'in uzun yıllardır siyaseten bir geri planda bırakılmışlığı var. Yani çantada keklik görülmüşlüğü var. Şöyle bir istatistik var benim elimde. 1999 Genel seçimlerinden itibaren son 24 Haziran seçimlerine kadar Milliyetçi Hareket Partisi'nin buradaki birinci sıra adayları değişmemişti. Oktay Vural, Kenan Tanrıkulu... Her ikisinin de İzmir'de ikametgahı ve evi yoktu. Buradan bakanlık yaptılar. Bu kente gelip otellerde, misafirhanelerde kalan siyasetçiler bu kenti ne kadar anlatabilirler? sadece MHP açısından söylemiyorum diğer partiler için de geçerli. İzmir'in hassasiyetini, İzmir'in sorunlarını, İzmir seçmeninin önceliklerini Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel merkezi'ndeki genel politikalara ulaştıramıyorlar. Basit bir örnek, geçtiğimiz günlerde Ayasofya'da bir hutbe okundu, Atatürk'le ilgili... Sanki Atatürk'ü de kapsıyormuş gibi bir ifade kullanıldı, bir lanet cümlesi kullanıldı. Şimdi bu cümleye Cumhuriyet Halk Parti'si, İYİ Parti'den sonra tepki verdi veya daha yumuşak bir tepki verdi. İYİ Parti Genel başkanı dedi ki, dünya'da Atatürk'e dost Türk'e düşman kimse bulunmamıştır. Hatta bu veciz olarak tarihe geçti şimdi bu cümle aslında... Biz anketler yapıyoruz İzmir'de.. Kendinizi nasıl tanımlarsınız, diye... Atatürkçü yüzde 35 net, Cumhuriyetçi, laik, vs. dediğin zaman yüzde 60... Biz Atatürkçüyüz diyor İzmir'in yüzde 35'i. Şimdi buradaki politikayı hemen siyasete dönüştüremezseniz sizin politik anlamda manevra kabiliyetiniz sorgulanır ve sorgulanıyor da... Bunun için Cumhuriyet Halk Partisi'nin merkezinde, merkez kararında Kemal Kılıçdaroğlu'nun hemen dibinde o İzmir hassasiyetinde her an gündeme getirebilecek politik birikimde isimlerin olmasının fayda getireceği kanaatindeyim."

BİR BÖLEN, CHP'LİLERİN EN BÜYÜK KORKUSUDUR
"Muharrem İnce'nin de parti kuracağı konuşuluyor. Bu çok taze bir olay… Muharrem İnce de şu anda net bir irade beyan etmiş değil. Üçüncü şahıslar üzerinden konuşuyor, küçük kinayeli açıklamaları var biraz tartışılsın istiyor. Aslında belki o da bu süreçteki reaksiyona göre durum belirleyecek, tavır alacak. Yani kur mu diyorlar kurma mı diyorlar bölücü mü diyorlar, başka bir şey mi. Bir bölen CHP'lilerin en büyük korkusudur. Bu, bir bölen olmak ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihi bir bölen olmuş parti büyükleriyle doludur. Reklamın iyisi kötüsü olmaz prensibi üzerinden ne kadar tartışılırsa Muharrem İnce meselesi de o kadar büyür çünkü, yangına dönüşür. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi de bu iktidar kurultayından sonra bu yangını söndürmeyi başaramayabilir. Bir kere soru bir, yeni bir siyasi partiye gerçekten ihtiyaç var mı? Buna ben elimdeki rakamlar ölçüsünde cevap verebilirim. Yaklaşık 5 yıldır bir Araştırma Şirketinin Genel Koordinatörlüğünü yürütüyorum İzmir ve Ege bölgesi çapında bu sorunun hep yanıtını arıyorum. Yıl 2016'da bu ihtiyaç İzmir'de 53.5 idi. İki İzmirliden biri yeni bir siyasi parti gerekli diyordu. Bu evet cevabını verenlere dedik ki, kim olsun o zaman? Kim kursun bu partiyi? O zaman Muharrem İnce o listenin 6. veya 7. sırasındaydı, yüzde 1'ler seviyesinde. Cumhuriyet Halk Partisi'nde liderlik sorunu var mı dediğimizde çoğunluk evet demişti. Kim olsun CHP'nin başkanı dediğimizde Muharrem İnce yüzde 25 ile ilk sırada çıkmıştı. Şimdi burada enteresan bir tablo var. Yeni partiyi Meral Akşener kursun diyenlerle CHP'nin başına Muharrem İnce geçsin diyenler arasında böyle yüzde 50-60'lık bir örtüşme yaşandı. Bu ihtiyaç 2018 yılında yani iki sene sonra İzmir'de yüzde 49'lara düştü. Çünkü o arada İYİ Parti kuruldu. 2019 Mayıs ayında, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında İzmir'de yaptığımız başka bir çalışmada yüzde 46 seviyelerine düştü. Hala İzmir'de bu seviyelerde yeni parti kurulmalı diyen bir seçmen tabakası var. 2020 yılında AK Parti seçmeninin yüzde 40'ı yeni parti kurulmalı diyor, Cumhuriyet Halk Partisi'nin de yüzde 55'i yeni parti gerekli diyor. Bu, kurulsun da oy vereyim anlamına gelmiyor. Bu grubun yeni parti gerekli tezini ortaya atan, destekleyen seçmenin çok önemli bölümünün eğer kafalarındaki modelde bir parti kurulursa oy vereceğinden eminim çünkü seçmenimiz mutsuz. Hem iktidar partisi seçmeni mutsuz ve  arayışta, hem de Millet İttifakı cephesindeki seçmenimiz de mutsuz arayışta. Bunu destekleyecek tez ne? İYİ Parti daha 3 günlük parti, çiçeği burnunda, 2 defa seçime girmiş sadece İYİ Parti seçmeninin yüzde 50'si yüzde 60'ı halen şu anda yeni bir parti getirilmesi gerekli mi sorusuna evet diyor. Şimdi ortada siyaset kurumundan umut kesmiş, mevcut siyasi tablodan ondan da bir şey olmaz bundan da bir şey olmaz, keşke bir yol açılsa diye bekleyen çok önemli bir kitle var. İşte o kitle bize yeni parti gerekli diyor. Bazı uyanık seçmenler var kurulsun, Ahmet Davutoğlu kursun, Ali Babacan kursun o taraf bölünsün diyor. Bu taraf diyor ki, Muharrem İnce kursun, o taraf bölünsün. Ama birisi çıkıp da Türkiye siyasetini hapseden o kutuplaşmanın da ötesinde daha geniş bir şemsiye açarak insanları topladığı anda inanın bana barajın kapakları yıkılırmışcasına seçmen ilk seçimde tıpkı 2001'de AK Parti'ye koştuğu gibi koşacaktır, bundan eminim. Böyle biri var mı onu da bilmiyorum ama Türk siyaseti yeni aktörler kazanıyor."

MUHARREM İNCE, YÜZDE 3.5 ÇIKTI
"2020 Ocak ayında yani geçtiğimiz Ocak ayında İzmir'de gerçekleştirdiğimizde yeni parti ihtiyacı yüzde 46'dır dediğimiz araştırmada bu yeni partiyi kim kursun diye sorduk. Yüzde 35 Ekrem İmamoğlu çıktı, Muharrem İnce 3.5 civarında çıktı. Türkiye'yi yönetsin diye ortaya çıkan bir siyasi profili ortadan kaldırmak için çok yoğun bir çaba sarf edildiğini gördük. Şimdi Muharrem İnce bu anlamda yani seçmenin gönlündeki yerini başka aktörlere kaptırmış görünüyor. Bizim elimizdeki 6 ay önceki veriler bunu gösteriyor. Ekrem İmamoğlu parti kuramayacağına göre ve bazı siyasi profillerin, Muharrem İnce'nin güçlü tarafları var, zaaflarını biliyoruz. Güçlü taraflarından biri şu sokağın dilini konuşuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ulaştığı bazı mahallelere, muhafazakar mahallelere de ulaşabilme durumu var. Örneğin cuma namazında fotoğraf verebiliyor, onlar Ayasofya'yı açarken Sultan Ahmet Camii'nde namaz kılabiliyor. Şimdi bunlar farklı referanslar anlamında kendini yenileyebilme gücü varsa eğer bir kaç sene önceki rüzgarı alabilir, Muharrem İnce, boş bir siyasetçi değil. Cumhuriyet Halk Partisi'nin mutsuz, yorgun, umutsuz, 60 yıllık iktidar hasretinin bir an önce giderilmesini isteyen yapıları, seçmen tabakası için söylüyorum, profesyonel kesimden destek bulamaz. Belediye Başkanı, Milletvekili, bu düzeyde bir destek bulacağını düşünmüyorum çünkü bunun bir nedeni Cumhuriyet Halk Partisi bir rotaya girmiş, iktidara yürüyoruz sloganı ile belli bir hızla yürürken bu trenden kimse inmez. Zaten her an bir erken seçim olur söylentileri var. Cumhuriyet Halk Partisinin aktörleri, delegeleri, üyeleri genel merkezle ters düşmek istemezler. Eğer böyle bir şey olsaydı 24 Haziran sonrası olurdu zaten. O zaman 650 imza değil de 950 imza çıkardı. Muharrem İnce eğer Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni profesyonellerinden bir destek bekliyorsa burada bence yanılıyordur, beklemiyordur da zaten. Desteği halk nezdinde bulabilir. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel merkezi de  bence biliyor, seçmen mutsuz, seçmen yorgun,seçmen kendini yönetenlere öfkeli. Neden çünkü hedefe ulaşamıyorsun, her maça çıktığında yeniliyorsun, son yerel seçimde bir toparlanma var ama 18 yıllık AK Parti iktidarı her anlamda en zayıf dönemlerini yaşarken, kendi içinde çatırdıyor. O mahalleden 2-3 parti kurulmuş, ekonomi deseniz biz burada konuşurken bile belki Altın, Dolar, Euro başka bir noktaya doğru fırladı gitti, Türk lirası  yerlerde. Ekonomi böyle, zaten siyaset deseniz Erdoğan'ın kendisi söylemişti, bir metal yorgunluğu var diye. Böyle bir ortamda da iktidara gelinemiyorsa, ne zaman gelinecek diyen seçmen bu soruların cevabını arıyor. CHP Genel merkez biz iktidara yürüyoruz sloganının dışında artık bir şeyler yapmalı. Bir şeyler söyleme döneminin ötesinde bir şeyler yapmalı. Onlara biz işini öğretecek değiliz ama şu ana kadar yaptıklarının seçmeni yeterince tatmin etmediği ortada. Şimdi Cumhurbaşkanı adayı 15.5 milyon almış, sen onu salonun en arkasına atıyorsun. Adam da gemileri yakar elbette. Bölme konusuna gelirsek... Muharrem İnce, bölmez parçalar, gider. Tabandan, halktan destek bulur. Fakat belediye başkanı, milletvekili gibi profesyonel siyasetçilerden yeterince destek bulması zor görünüyor. Yani başka insanlar da gidebilir. Cumhuriyet Halk Partisi son 3-5 yılda ne kadar kucaklayıcı olduğunun özeleştirisini yapmalıdır. Biz ideolojik olarak veyahut başka sebeplerle bizim bu partide yerimiz yok, diye düşünen bir kitle varsa, bunlar soluğu Muharrem İnce'nin yanında alırlar. Benim mutlaka Muharrem İnce'nin peşinden gider diyebileceğim İzmir'de biri yok ama Muharrem İnce eğer bir iki tur atarsa, trene binmek için koşturacak çok kişi olacağını da biliyorum."

“NORMAL ŞARTLARDE GÖRDÜKLERİ YERDE BİRBİRİLERİNİ BOĞMALARI GEREKİR AMA…”
Arjantin’de yakalanan ve cezaevine konulan suç örgütü lideri Serkan Kurutuluş’un bazı yayın organlarında çıkan konuşmalarını değerlendiren Yaldız, “Arjantin'de hapisteyken, bu nasıl bir hapis  o da farklı bir durum, gazetecilere her gün boy boy röportajlar veren bir suç örgütü var karşımızda. İzmir merkezli bir suç örgütü lideri… Orada Arjantin'in yerel gazetelerine konuşuyor. Bir gün birine, bir gün başka birine konuşuyor. Devleti komple suçluyor çok büyük Milli Güvenlik adına konuşuyor. FETÖ’nün en önde gelen şövalyesi, Kanada'ya kaçan, ismini de sonradan Said Sefa olarak değiştiren, en militan, en azılı fetöcü olan Fuat Avni karakterine hayat veren kişi ekranda… Her türlü adam yaralamak, adam öldürmek, tehdit ve bir sürü şeyden aranan, FETÖ borsası davasından aranan ve İnterpol tarafından Arjantin'deki hapishaneye konulan kişiyle röportaj yapıyor. Şu anda bu halimle bile ben Arjantin'de hapis yatan bir mafya örgütü liderine ulaşmakta zorlanırım, o ikili birbirini nasıl buluyorlar? Bu kadar kör göze çomak sokarcasına FETÖ’cü iş adamlarından zorla para almaktan aranan kişinin FETÖ’nün en önde giden azılı şövalyesiyle röportaj yapması kadar manidar bir durum olamaz. Normal şartlar altında bu Said Sefa'nın Serkan Kurtuluş'u gördüğü yerde boğması gerekli, örgütsel intikam alması gerekli. Bunu yapmıyorsa, onu temize çıkaracak röportajlar yapma noktasındaysa bu benim nazarımda şu anlama geliyor, FETÖ’nün örgütsel çıkarı örgütsel kininden büyük bu operasyonda” dedi.