GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
19 Mart 2024 Salı 11:14

Üçüncü raunt... İzmir'de 6 bin işçi yine iş bıraktı!

6 bin belediye işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanması üzerine Belediye-İş Sendikası, üçüncü kez eyleme çıktı. Sendika üyeleri, Başkan Soyer’in makamının bulunduğu Egemenlik Evi önünde oturma eylemi düzenledi.

Büşra ÇETİNKAYA/EGEDESONSÖZ-  İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan kadrolu işçilerle, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde çalışan işçilerin üyesi olduğu Türk-İş’e bağlı Belediye İş Sendikası İzmir Şubeleri ile SODEM-SEN ve büyükşehir bürokratları arasında Ocak ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmeleri tıkanmıştı.

Yaklaşık 6 bin belediye işçisini ilgilendiren TİS görüşmelerinde arabulucu süreci başlarken Belediye-İş Sendikası İzmir Şubeleri bir kez daha iş bıraktı. Daha önce iki defa iş bırakan işçiler bugün Konak Pier önünde toplanarak Egemenlik Evi’nin önüne yürüyüşe geçti. İşçiler, Egemenlik Evi önünde oturma eylemi gerçekleştirdi.

250 OTOBÜS HİZMET VERMEDİ
Öte yandan eylem sürecinde İZULAŞ şoförleri de eylem bitene kadar kontak kapattı. Eylem sırasında sahada bulunan yaklaşık bin 500 otobüsün 250 tanesi hizmet vermedi.

SENDİKADAN AÇIKLAMA: ARTIK ZAMAN DARALIYOR, GREV ÇANLARI ÇALIYOR
Egemenlik Evi önünde sendikadan yapılan açıklamada İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi uyarıldı.

Belediye İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Savaş Atalay tarafından yapılan açıklamada şunlara yer verildi:

"Bizler, hizmetlerin bir gün dahi aksamaması için, görev ve sorumluluğun bilinciyle yedi gün 24 saat var gücüyle çalışan emekçileriz.

İzmir’in  her evinde, her sokağında, her caddesinde emekçilerin alın teri ve emeği var. Emekçiler, ülkemizin, belediyemizin her sıkıntılı döneminde kurumların daha verimli çalışması için var gücümüzle çaba harcayan, fedakârlık yapanlardır. Ancak bu kadar önemli ve vazgeçilmez olan bu hizmetleri yapan bizler, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve enflasyon altında eziliyoruz. Belediye yönetimi sesimizi duymuyor, yaşadığımız yoksulluğu geçim sıkıntısını görmüyor. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur İçinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz.

İzmir halkına hizmet veren belediye emekçilerinin alın terlerinin karşılığını vermek, geçim sıkıntısını  hafifletmek  zor bir iş mi?

Hayır..

Toplu iş sözleşme masasında emekten yana tavır sergilemek zor iş mi?

Hayır…

O zaman soruyoruz;

Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz? Kim, neyi tatmin etmeye çalışıyor?

Buradan bir kez daha haykırıyoruz..

Yaşanan siyasi çekişmelerin, kavgaların parçası, tarafı sorumlusu biz emekçiler değiliz. Olmayacağız.

Bizim amacımız, alın terimizin karşılığını alarak, toplu sözleşmemizi halaylarla coşkuyla tamamlamak.

Biz insanca bir yaşam için, enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz.

İzmir büyükşehir belediyesi, İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ işyerlerince çalışan emekçiler, alın terinin karşılığını almak için iki ayı aşkın süredir belediye yönetimi ile görüşüyor. Ancak emekçinin yaşadığı geçim sıkıntısını görmüyorlar. Yüksek enflasyon ortamında, erken kalkanın ilk zammı yaptığı, kimsenin de hesap sormadığı ekonomik koşullarda yaşıyoruz. Belediye emekçileri esnaf gibi her maliyet artışında ürettiği ürün veya verdiği hizmete zam yapamaz. Çünkü, emekçinin tek  geçim kaynağı, alınteri olan ücretidir.

Emekçinin iki yıl boyunca alacağı ücret, toplu sözleşmeyle belirleniyor. İğneden ipliğe her ürüne zam geliyor. Geçinemiyoruz. Biz insanca bir yaşam için enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret istiyoruz. Enflasyonun sebebi emekçiler değil… Belediyenin bütçesini de emekçiler yapmıyor.. Biz seçim derdinde değiliz. Biz geçim derdindeyiz. Hiç kimse, emekçilere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye kalkmasın.

Uyarıyoruz. Artık zaman daralıyor, grev çanları çalıyor.

Buradan belediye yönetimine sesleniyorum.

Yangında hayatını ortaya koyan itfaiye emekçisinin, yazın 40 derece sıcağında çalışan İZBETON emekçisinin, kışın soğuğunda suyun içinde çalışan su arıza emekçisinin,  kanalizasyonda lağımın içinde çalışan kanal emekçisinin, atıksu arıtma ve atıksu pompalarda koku gaz ve lağımın içinde çalışan arıtma İZSU ve İZDOĞA emekçisinin, sabah-akşam, yağmur-sıcak demeden sabahın dördünde yola çıkıp her türlü riski alan ve can taşıyan İZULAŞ emekçisinin, kenti güzelleştirmek için ter döken kent ustaları emekçisinin sesine kulak verin.

Bu sesi duyun, emekçiye kulak verin. Çünkü bu ses emeğin emekçinin sesidir. Bu ses  alın teriyle, özverisiyle başka hayatlara dokunan, umut olan isimsiz kahramanların sesidir. Bu sesi duymazsanız, hayat durur. Bu sesi duymaz, emekçinin çocuğunu açlığa, yoksulluğa mahkûm eder, emekçinin dünyasını karartırsanız. Bu karanlık sizi de içine çeker"