GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
29 Mart 2016 Salı 11:26

Türk Eğitim-Sen’den o kanuna sert tepki!

İzmir’de, Türk Eğitim- Sen, 1 Temmuz'dan itibaren yürürlüğe girecek İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kanunla birlikte okul müdürlerinin sorumluluklarının artmasına tepki gösterdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2012 yılında hazırlayıp yasalaştırdığı, 6 bin 331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kanunu 1 Temmuz 2016 tarihinden itibaren özel sektörle birlikte tüm kamu ve kamu kuruluşlarını kapsam içine alacak. Bu durumda kamu kurumlarının yöneticileri de, karşılaşılan olumsuzluklardan birinci derece sorumlu hale gelecek. Okul müdürlerinin de okullarındaki aksaklıklardan sorumlu olacağını ve cezai yaptırımla karşı karışa kalacağını söyleyen Türk Eğitim Sen 1 No'lu Şube Başkanı Merih Eyyup Demir, uygulamaya tepki gösterdi.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın, başta müdürler olmak üzere, kurumların kucağına bomba bıraktığını vurgulayan Demir, şöyle dedi: "Yeni kanuna göre, kurum müdürleri başta olmak üzere kurum yöneticilerinin teknik olarak hiçbir şekilde işveren veya işveren vekili olma durumu yoktur. Kurumlarımızdaki işveren devletimiz dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığıdır. Kanunda yer alan 'Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır' ifadesi, risk değerlendirme analizini yapmak uzmanlık gerektiren, belli bir eğitimden geçen, saha tecrübesi olan personelin uygulayabileceği bir durumdur. İş Güvenliği Uzmanı olabilmek için mühendislik ve teknik eğitim fakültelerinin ilgili alanlarından mezun olmak, akabinde bir dizi teorik eğitim, uygulamalı eğitim, nihayetinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yapmış olduğu sınavlara girerek başarılı olmak gibi birçok merhaleden geçmek gerekir."

Kanundaki işlemleri, kurumların yöneticilerine yaptırmanın ve tek sorumluluğu onlara vermenin, akıl ile izahı olmayan bir durum oluşturduğunu anlatan Merih Eyyup Demir, şöyle devam etti: "Kasaplık yapan bir esnafa açık kalp ameliyatı yaptırmak ne kadar yanlış ise, kurumlarımızın müdür ve yöneticilerine 'Risk Değerlendirme Analizi' yaptırmakta o derece yanlıştır. Bu arada kuvvetle muhtemel oluşabilecek olumsuz durumlardan söz etmek bile istemiyorum. Olumsuz durumlarda kurum müdürlerimizin karşılaşabileceği hukuki sorumlulukların altından kalkması mümkün değildir. Bu gibi olumsuz durumlarda bakanlığımız, müdür ve yöneticilerimizin arkasında ne derece durabileceklerdir? Dipsiz bir muamma. Çözüm için, her kuruma iş güvenliği belgesine sahip öğretmenlerimizden oluşacak norm kadrolar açılması düşünülebilir. Bakanlık bünyesinde bulunan tüm kurumlarımızın sınıflandırılarak, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz bünyesinde kurulacak birimler tarafından iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesi bir başka alternatif olarak görülebilir. Bu işlemlerin kurum yöneticilerinin üstünden alınması personeli rahatlatacaktır. Zaten eğitim öğretim dışında birçok angaryaya maruz kalan yöneticilerimiz de enerjilerini asıl işlerine aktarabileceklerdir. Zira bu iş ve işlemlerin kurum yöneticilerinin üstünde kalması durumunda özellikle Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde, bakanlığımızın yönetici bulması neredeyse imkansız olacaktır." (dha)