Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Türkiye’de tarımsal üretimin önemli bir parçası olan pamuk yine kuraklık riski ile karşı karşıya. Bu yıl yağış almayan tarım arazileri önümüzdeki günler için de tehlike oluşturuyor. Nisan aylarında ekimi yapılacak pamuğun diğer ürünler gibi istediği suya kavuşamaması anlamına geliyor. Tekstil sektörünün en önemli kaynağı olan pamukta yaşanan kuraklık Türk pamuğunu etkileyerek ithal alıma mecbur bırakıyor.
Öte yandan su sorunu yaşayan üreticiler çareyi pamuk ekiminden vazgeçmekte görüyorlar.
YOLA İTHAL PAMUKLARLA DEVAM EDECEĞİZ
Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul ise pamuk üretiminde yaşanan sıkıntılar dolayısıyla Türk pamuğu yerine ithal pamuk kullanılacağını ifade ederek, “Pamuk üretim sırasında oldukça fazla su isteyen bir bitki. Dolayısıyla yaşanan kuraklık, üretimimizi etkileyecektir. Bu durumda yolumuza ithal pamuklarla devam etmek zorunda kalacağız. İthalat pamuk, içerideki dengeyi de değiştirecektir. Türk pamuğu dünyada eşi benzeri olmayan bir pamuk. Dışarıdan, ithal gelen pamuk kaliteyi mutlaka düşürecektir. Kalitesiz, istenmeyen şekilde dokuma yaparsak bu da sektörümüz için eksi anlamına geliyor. Suyu mutlaka tasarruflu kullanmalıyız. Sadece tekstil sektörü için değil tüm sektörler için gerekli. Bunun yanı sıra, biz de, tasarruf amacıyla geri dönüşüm çalışmaları yapıyoruz. Üretimde de susuz üretim gibi alternatiflere yönelinmeli” diyerek sözlerini tamamladı.
VAHŞİ SULAMADAN VAZGEÇİLMELİ
Pamuktaki kuraklığın etkilerini ve yaratacağı sonuçları, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı, su tasarrufu için bir an önce vahşi sulamadan vazgeçilmesi gerektiğini kaydederek, “Türkiye’de özelikle Ege’de Pamuk ekimi yıldan yıla değişiklik gösteriyor. Bunun en önemli sebebi; fiyat dengesizliği. Çiftçi emeğinin ve masrafının karşılığını alamayınca pamuk ekiminden vazgeçiyor. Son yıllarda ise su ve sulama ile ilgili sorunlar çok arttı. Pamuk bitkisi üretimde çok fazla su gerektiren bir ürün. Sulamanın maliyeti bir yana bırakırsak. Sulama kanallarından su alan çiftçilere DSİ tarafından yeterli su veremeyince kuyulara yükleniliyor. Kuyularda da seviye çok düştü. Maalesef modern sulama sistemi de çok yaygın değil. Su tasarrufu yapılamıyor. Hala karık ve tava usulü dediğimiz “vahşi sulama” diye nitelenen klasik sulama şekli uygulanıyor. Tarımda vahşi sulama ile topakta tuz oranı ve su israfı artıyor. Devlet, modern sulamaya geçiş için çiftçiyi desteklemeli. Devlet eli ile baraj gölet ve sulama kanallarından oluşan yüzey sulama yatırımları yapılmalı. Yeraltı suyu rezerv su olarak değerlendirilmeli. Burada da, yüzey ve yeraltı sularının kirlenmesi karşımıza çıkıyor. Artık çoğu havzamızda pamuk gibi su gerektiren ürünleri ekmek zorlaşıyor. Havzalara ve ovalara göre yeni ürün desenleri üzerinde çalışmalıyız. Kuru tarımı seçeneklerini düşünmeli. Hatta kuraklığa dayanıklı çeşitleri geliştirmeliyiz. Bu konuda bakanlıklar ve üniversiteler birlikte çalışma yapmalı. Susuzluğa karşı üretici kendi önlemini alıyor. Ege’de daha az su isteyen ayçiçeğinin ekilmeye başlaması bunun bir örneği. Ancak suya bağlı ürün desenleri konusunda devlet teşviklerle yönlendirici olmalı” ifadelerine yer verdi.
MENEMEN’DE EKİN ALANLARI 20-25 BİN DÖNÜME GERİLEYEBİLİR
Menemen Ziraat Odası Başkanı Yücel Altıntaş, üreticilerin Menemen Ovası’nda pamuk üretmekten vazgeçtiğini vurgulayarak, “Bu yıl, en kötü pamuk sezonunu yaşadık. 2022 yılında kuraklığa rağmen hasat daha verimliydi. Pamuğun fiyatı 15 TL ve borsada işlem görmüyor. Menemen’de 220 bin dönüm ovanın 110 bin dekarında kuraklık yaşanıyor. Pamuk para etmediği için bu yıl kuru tarıma geçilerek buğday tercih edildi. Çiftçi kararsız. Kuraklık sürerse ekim alanları 20-25 bin dönümlere geriler. Nisan ayından sonra ekimi yapılması beklenen pamuk üretiminde Menemen’de vazgeçildi” şeklinde konuştu.