GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
24 Ocak 2018 Çarşamba 10:59

TARİŞ’in ‘efsane başkanı’ndan siyaset çıkışı: Milletvekili olmak isterdim!

Cahit Çetin, “Hiçbir zaman TARİŞ’i basamak olarak düşünmedim. Ama kariyerimde bir milletvekilliği olsun isterdim. MHP’den teklif gelmişti. Ben CHP’liyim, sosyal demokratım. Doğrusu kendi partimden bana teklif gelsin istedim, arzu ettim, umdum. Ama benim partimin ihtiyacı yok” dedi.

EGEDESONSÖZ- TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu eski Başkanı ve Edremit Ziraat Odası Meclis Başkanı Cahit Çetin, Sonsöz TV’de yayınlanan ‘Günaydın Ege’ programına konuk oldu ve Aslı Eren’in sorularını yanıtladı.

33 yıl birlik başkanlığı yapan ve kamuoyunda ‘efsane başkan’ olarak bilinen Başkan Çetin, görevi bırakmasının altında yatan sebeplere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Sektöre ilişkin bilgi veren Çetin uluslararası ölçekte pazar oluşturmak için yapılması gerekenleri sıraladı. Çetin ayrıca siyasete girip girmeyeceğiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.

BAŞKANLIĞI NİYE BIRAKTI?
Görevi bırakması için, “Perde arkasında bir şey yoktu” diyen Çetin, “Ben duygusal karar vermeyi aştım. Kurumun gidişatına duygusallık katmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Dişimi sıkarım duygusalı aşarım. Veda mesajlarında da bunu paylaştım. 33 senelik başkanlık yaptım. Bu bir sevgi ve gönül işidir. Hayatımın 33 senesini sadece amatörce, hiçbir şey beklemeden verdim. Yerden göğe kadar helal olsun. İstifa ederek ayrılmayı ilkelerime uygun bulmam. Seçimle gelmişim, seçimle gideriz. Aday olmam falan… Birliğin kurulduğu 1950’den bu yana geçen sürenin yarısı benim başkanlığımda geçti. Görevde olsaydım 2 sene daha sürem vardı. Niçin bıraktım? 33 sene görev yapmış insanların mahsurları olabileceğini düşündüm. Demokrasi için biraz daha zamanımız olduğunu düşünüyorum. Aday değilim dediğim zaman kaos olabileceğini, 3-4 aday çıkıp birbiriyle çarpışabileceğini düşündüm. Bunun kuruma zarar vereceğini düşündüm. Ani ayrılıkların zarar verebileceğini düşündüm. Benden sonraki durum için zamana ihtiyaç duyacaklarını düşündüm. Kendilerini hazırlamaları gerektiğini iyi niyetle düşündüm. İnsanlar benim yerimi doldurmak için yarışacaklardı. Bu sağlıklı bir süreç olmayabilirdi. Yoksa ben görevden ne kaçarım, ne davadan çekilirim. İşimi doğru yaptığım sürece hiçbir şeyden de korkum yoktur. İzmirli beni bilir. İşimize delikanlı gibi gelir, gideriz” dedi.  

SEÇİM KAYBETMEDİM, YİNE DE KAYBETMEZDİM
“Ben hayatımda kooperatiflerde seçim kaybetmeyen adam görmedim” diyen Çetin, “Hayatımda hiç seçim kaybetmedim. Yine de kaybetmezdim. Ben arkadaşlarım zaman kazansın diye düşündüm. Bana akıllı geldi bu düşünce. Herhalde arkadaşlar çalışıyordur. Çalışmıyorlarsa günahları boyunlarına… Müdahale edersiniz ‘arkadaş niye bıraktın gittin?’ derler. Demezler, arkadaşlarım bugüne kadar hiç saygısızlık yapmadı. Demezler ama derler mi? Belli olmaz. Ya derlerse. Ben haddimi bilirim. Tabi ki takip ediyorum ama onların işine karışmadan gözlüyorum, inceliyorum. Bana ihtiyaç olursa ‘alo’ derlerse iki elim kanda olsa gelirim. Bunu arkadaşlarıma söyledim. Ben kendime söylemem ama bana duayen diyorlar” yorumunu yaptı.

500 YAŞINDAKİ ZEYTİN AĞACININ YAĞINI TÜKETMEK O ÖMÜRDEN PAY ALMAK DEMEKTİR
Sektöre ilişkin konuşan Çetin, “Önceki bakanımız Mehdi Eker ile aynı dünya görüşünü paylaşmıyorum ama her platformda kendisini savundum. Doğru yaptığı şeyler vardı. Eksiklikler olduğunu her zaman söylüyordum.  Ayrıldığım gün aradı. ‘Hayrola ne oluyor?’ dedi. Ben de,  ‘Hocam yeter’ dedim. Sonra kendisine, ‘Mehdi Bey aradığın için teşekkür ederim ama bir alo kadar yakınım. Sizin zeytincilik için yaptığınız katkıya her zaman olumlu yaklaşırım. Ben de sizi ararım, siz de beni ararsınız’ dedim. Tunus’ta, İtalya’da bizi aşan rekolte olmasaydı biz bu yıl dünya birinciliğine oturmuştuk. Rekolte çalışmalarını yapmak demek piyasadaki malın tespitini yapmak demek. Herkese benim şu kadar malım var hazır oldun demek. Bundan daha realist bir yaklaşım olamaz. Söylemeyeceksen niye bu işi yapıyorsun? İthalata yapacaksın, Türkiye’de yağ yok diyeceksin! Türkiye’nin önüne her zaman İspanya geçiyor. Çok ciddi rakamlar dönüyor. 1 milyon 700 bin ton gibi rakamlarla dünya lideri İspanya. Bunlara bizim ulaşmamız arazi olarak mümkün ama adamlar zeytinciliği ilke yapmışlar.  Üretirsin dünya ikincisi olursun ama bunun sürdürebilir yapısı, markalaşma, hedef pazar olma, kalıcı olma, yerleşme için devamlılık şarttır. Uluslararası evrensel kurallar göre üretim yapmanız lazım. Mut bizim önderliğimizde kendi zeytinyağlarına işaret, patent aldı. Hadiseye geleceği temin etme açısından bakalım.  500 yaşındaki zeytin ağacının yağını tüketmek o ömürden pay almak demektir. Asırlık zeytinleri bulmak kolay olmuyor. Sonra, ürettin ikinci sıraya yerleştin, iş orada bitmiyor. Pazarlayacaksın. Etiket bir ürünün nüfus kağıdıdır. Bunu eğer tüketiciye sunamazsınız, muğlak halde bırakırsanız olmaz. Yazlık, kışlık yağ diye bir şey yok. Zeytinyağı bitti. Nerenin zeytinyağı yazacaksın bitti. İnsanlar nerenin yağını tükettiğini bilecek. Bunlar hoş şeyler değil. Sektörün kendine gelmesi lazım. Bunun adını ve değerlerini koyacaksın. Neresi olduğunu, coğrafi işaretini açıkça yazacaksın. O zaman dünya pazarlarındaki yerin pekişir” diye konuştu.

TÜKETİCİNİN SAPLANTISI YOKTUR
“İşi doğru yapmak zorundayız” diyerek konuşmasını sürdüren Çetin, “Biz hala rekolteyi niye açıklamadığımızı açıklamış değiliz. 287 bin rekolte çalışması olduğu bu ülkede. Beni dövsünler. Rekordur bu. Bu rekoru hem bu ülkenin insanına yedireceksin hem de ihracatta pazarlar yakalayacaksın. Ama uluslararası kriterlere uymazsan, yok böyle bir şey. Türkiye’nin her şeyi tamam. Sadece düşünsel noktada eksiklikleri var. Bunların niye böyle olduğu benim işim değil.  Ben hep uluslararasından bahsederim. Otobanda koşuyoruz İtalya’nın yanından geçiyoruz. Bize omuz atarsa kulvar dışına çıkarız. İlk günden itibaren söyledim. Uluslararası politikaları belirleyip ırz ve namusumuz gibi korumalıyız. Çok değerli markalarımız var. Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı var. Oturur, konuşuruz. Dahili ve harici bedhahlar da var. Yıllarca uğraştık. Yunanistan aynı yağı sunabiliyorsa bizim iş becerimiz eksiktir. Batı onlara daha sıcak bakabilir ama sen malını onlardan daha iyi sunarsan sana niye gelmesin? Tüketicinin saplantısı yoktur. Adamlar medeni. Kimin malı iyiyse ona gider. Kural ve proje olarak eksikliğimize bağlıyorum. İtalya’da gurme turizmi var. Biz de var mı?” açıklamasında bulundu.

HİLMİ ÇOK YENİ DAHA, HOŞGÖRÜN!
‘Zeytinyağı pahalı mı?’ sorusunu “Hayır, değerledir” diyerek yanıtlayan Çetin, kendisinden sonra göreve gelen Hilmi Sürek’in, ‘Millet bu yağı yiyemez’ şeklinde yaptığı açıklamayı değerlendirdi. Çetin, “İnsana ve hastalığa katkılarına baktığımızda zeytinyağı ucuzdur bile. En fazla tüketildiği yerler eğitim seviyesi yüksek yerlerdir. Japonya ya Amerika gibi yerlerde zeytinyağı fiyatı tavan yapmıştır. Hilmi çok yeni daha… Hoşgörün. Bu lafın nereye gittiği onun demek istediği gibi değil. Bu fiyatlarla vatandaş bunu nasıl yiyecek? diye söyledi. Çiftçiden daha düşük fiyata alalım diye söylemedi. Çiftçi hem üretecek, hem dünya ikincisi olacak, hem kaliteli zeytinyağını ambalaja koyacak hem de düşük fiyata satacak. Bunu çiftçiden beklemek insafsızlıktır. Hilmi Bey bunu söylemek istedi ama daha yeni olduğu için yanlış anlaşıldı. Biraz müsaade edin Hilmi’ye” dedi.

SÜPERMARKETLER YASASI YENİDEN YAZILMALI
Çetin ayrıca, “Süpermarketler yasası yeniden yazılmalı. Bugün hiçbir yerde rafında tağşiş ve kötü madde bulunan bir market olmamalı. Bunu o getirmiş bu getirmiş demek yok. Yok öyle bir şey. Devamlı tağşişli mal yapan firma devamlı orada duruyor. Birader koyma artık. Geçen hafta duydun koyma” ifadelerini kullandı.

CHP’DEN TEKLİF BEKLEDİM AMA…
Siyasete girip girmeyeceğinin sorulması üzerine konuşan Çetin net açıklamalarda bulundu. Çetin, “Hiçbir zaman TARİŞ’i basamak olarak düşünmedim. Siyaset düşünmüyorum. Ama kariyerimde bir milletvekilliği olsun isterdim. Ama kimsenin kapısını çalmadım. Ben çok değerli bir insan olduğumu da söylemek istemiyorum. Bunu başkaları takdir eder. MHP’den teklif gelmişti. O dönemki MHP’li yöneticilere şükranlarımız sunarım. Ben CHP’liyim, sosyal demokratım. O zamanki il başkanı Dervişoğlu teklif etti. Sağ olsun, kapılara kadar karşıladı, uğurladı. ‘Eğer siyasete geçeceksem ilk defa size gelirim’ dedim. Hiçbir siyaset talebim olmadı, istemedim. Doğrusu kendi partimden bana teklif gelsin istedim, arzu ettim, umdum. Ama benim partimin ihtiyacı yok. Çok kaliteli yöneticileri var. Samimiyetle söylüyorum Türkiye’yi yönetecek kadroları var. Ben 33 yılımı amatör bir sevda için verdim. Görevden sonra da sevilip, sayılıyorsanız doğru iş yapmışsınızdır” dedi.